Yeni Şafak yazarı ve AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Bu yıl sonuna kadar il teşkilatlarımız, ilçe teşkilatlarımız, belde teşkilatlarımızın tamamını güncelleyeceğiz. Yeniden gözden geçireceğiz; çünkü ortada bir metal yorgunluğu var" ifadesini değerlendirdi.
"2019’a giderken, AK Parti’nin başetmesi gereken potansiyel sorun ve risk alanları belli. 'Metal yorgunluğu', ekonomi, FETÖ ile mücadele, dış politika, AK Partili gibi ya da 'Reisçi' gibi görünenlerin kurdukları tuzaklar, içerden ve dışardan yapılacak saldırılar, algı operasyonları, AK Parti’nin önümüzdeki dönemde aşması gereken potansiyel sorun ve risk alanları" diyen Ünal, sözlerinin devamında şunları kaydetti:
"AK Parti’nin karşı karşıya kaldığı potansiyel sorun ve risklerin bir kısmı da bizzat AK Parti’nin kendi içinden filizlenebilir."
Aydın Ünal'ın "AK Parti ve gelecek - 1" başlığıyla yayımlanan (17 Ağustos 2017) yazısı şöyle:
AK Parti, kuruluşunun 16. yıldönümünü Ankara’da coşkulu bir törenle kutladı.
Tekrarda fayda var: AK Parti, uzun soluklu bir hareketin, 14 Ağustos 2001 tarihinde zuhur eden yeni yüzüdür. Kökü eskiye dayanan sabırlı ve kararlı bir mücadele, bir direniş, 2001 yılında AK Parti olarak tezahür etti. AK Parti’nin taşıdığı misyon 2001 öncesinde de vardı, Türkiye var oldukça, bu misyon da var olacak.
AK Parti’nin bugün temsil ettiği hareketin “siyasi tabanı” 1990’lı yıllarda sadece yüzde 6-7 oranındaydı. Merhum Necmettin Erbakan’ın mücadelesi, ardından da Recep Tayyip Erdoğan’ın çabası, direnişi, kavgası ve cesareti, bu hareketin “doğal siyasi tabanını” yüzde 40’lara kadar çıkardı.
Recep Tayyip Erdoğan, asırlardır devam eden bu hareketin sorumluluğunu üstlendi ve bu sorumluluğun hakkını ziyadesiyle verdi, veriyor.
27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında, merhum Menderes’in akıbeti, Türkiye’deki tüm siyasetçiler üzerinde bir tehdit aracı olarak kullanılmıştı. Vesayet odakları, “istediklerimizi yapmazsanız sonunuz Menderes gibi olur” diyerek siyaseti dizayn etmişlerdi.
Bundan sonra ise, belki asırlar boyunca, Recep Tayyip Erdoğan, dik duruşu, kararlılığı, samimiyeti, milletle kurduğu muhabbeti ve elbette cesaretiyle, Türkiye siyasetinin belirleyici rol modeli olacak. Belki asırlar sonra bile, siyasetçiler, Menderes’in akıbetine bakarak değil, Erdoğan’ın mücadelesine bakarak kendilerine istikamet belirleyecekler.
Ülke içinde ve dışında, AK Parti’den ve Recep Tayyip Erdoğan’dan “kurtulmak” isteyenler, bunun için de her türlü gayri meşru yola başvuranlar var. Anlamadıkları şu: AK Parti olsun ya da olmasın, Recep Tayyip Erdoğan olsun ya da olmasın, bu ülkede bu hareket her zaman var olacak, bu hareketin her zaman doğal bir tabanı olacak ve bu ülkede her zaman, bu hareketin siyasi tezahürü bir parti mutlaka olacak.
Meselemiz şu: Oy versin ya da vermesin, doğal tabanı içinde olsun ya da olmasın, büyük çoğunluğun değerlerini, inançlarını, kutsallarını muhafaza etmek için mücadele eden bu siyasi hareket ne kadar güçlü olabilecek?
Recep Tayyip Erdoğan’la zirveye taşınan bu hareket, zirvede ne kadar kalabilecek, nasıl kalabilecek?
Bu soruların cevabı, tamamen, AK Parti yönetiminin, AK Parti teşkilatlarının performansına bağlı. Bu soruların cevabı, AK Parti’nin yeni şartlar karşısında yeni çözümler üretebilme kabiliyetine bağlı. Bu soruların cevabı, AK Parti hükümetlerinin dinamizmine ve heyecanına bağlı.
AK Parti, 16 yıl boyunca tüm bu faktörleri diri tuttu ve bu sayede büyük zaferler elde etti, bugünlere ulaştı.
2019 seçimleri yaklaşırken, AK Parti, önündeki tüm engelleri, sorunları, riskleri en iyi şekilde analiz ederek yine köklü bir değişim gerçekleştiriyor.
AK Parti, sorunları da, riskleri de çok iyi görüyor; bunlar karşısında ne yapması gerektiğini biliyor ve dinamizmiyle bu sorun ve riskleri de aşma kabiliyetini koruyor.
2019’a giderken, AK Parti’nin başetmesi gereken potansiyel sorun ve risk alanları belli.
“Metal yorgunluğu”, ekonomi, FETÖ ile mücadele, dış politika, AK Partili gibi ya da “Reisçi” gibi görünenlerin kurdukları tuzaklar, içerden ve dışardan yapılacak saldırılar, algı operasyonları, AK Parti’nin önümüzdeki dönemde aşması gereken potansiyel sorun ve risk alanları.
AK Parti, başından itibaren kendisiyle yarışan, kendi rekorlarını aşmak için gayret gösteren bir parti oldu.
Dolayısıyla, AK Parti’nin karşı karşıya kaldığı potansiyel sorun ve risklerin bir kısmı da bizzat AK Parti’nin kendi içinden filizlenebilir.
Hata yapma marjımızın çok ama çok daraldığı bir sürece giriyoruz. Asırlardır süre gelen ve asırlarca devam edecek bir hareketin en kritik dönemeçlerinden birindeyiz.
Sorunun farkına geç olmadan varmak, neredeyse o sorunu çözmüş olmak demektir.
Bu sütunda, kelamım ve kalemim döndüğünce, birkaç yazıda sorun ve risk alanlarını ele almak, geç olmadan sorun ve risk alanlarını ortaya koymak niyetindeyim.
Pazartesi günü, “metal yorgunluğu” ile başlıyoruz inşallah…