Gündem

AKP'li Aydın Ünal: Kırgınlar, küskünler uzakta tutulmamalı, mücadeleyi uzaktan seyretmemeli

"Ben yoksam dava da yoktur' diyen ziyandadır, imtihanı da kaybetmiştir.

24 Ağustos 2017 12:20

Yeni Şafak yazarı ve AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, parti kademelerinde ve bürokraside atamalarda liyakatın önemli olduğuna vurgu yaparak "FETÖ başta olmak üzere, teröre, yolsuzluğa bulaşanlar, başı dönenler, tökezleyenler, davayı satanlar, fırsatçılar, imtihanı kaybedenler elbette halka dışında kalmalı, mevcutlar varsa onlar da halkanın dışına alınmalı" dedi. Ünal, sözlerinin devamında "Ancak, teşkilatın her kademesinde, sandık müşahitlerinden Genel Merkez yöneticilerine kadar, kırgınlar, küskünler, kalbi kırıklar artık uzakta tutulmamalı, mücadeleyi uzaktan seyretmemeli" ifadesini kullandı.

Aydın Ünal'ın "AK Parti ve gelecek – 3" başlığıyla yayımlanan (24 Ağustos 2017) yazısı şöyle:

Eskiler ve Yeniler

Recep Tayyip Erdoğan vefalı bir liderdir; vefasından olsa gerek, çokça da hayal kırıklığı yaşamış bir liderdir.

Erdoğan, sık sık “yola çıktıklarımızı yolda bulduklarımıza değişmeyiz” diyerek de bu vefasını dile getirmiştir.

Ne var ki, dünya bir imtihandr ve bu imtihanların en çetini de “makamla imtihan”dır. 16 yıl önce yola birlikte çıkılanların bir kısmı, imtihanı kaybetmiş, ayağı tökezlemiş, başı dönmüş ve yolda kaybolup gitmiştir.

AK Parti’nin parti kademelerinde ve bürokrasideki atamalarında kuşkusuz liyakat önemlidir, ama tek başına yeterli olmaz. Liyakat kadar, ülkesine, milletine sadakat, dürüstlük, uyum ve benzeri bir çok kriter de sorumluluk yüklenebilmek için gerekli şartlardır.

Çoğu “yol arkadaşı”, kritik görevlere getirildiklerinde, bunu “kendilerinden menkul” zannederler. “Dünyada o işi yapabilecek yegane kişinin kendileri olduğunu” düşünürler, “o işi yapmak için yaratıldıklarını, bu misyon için doğduklarını” zannederler, o görevde olmasalar “devletin veya partinin çökeceğine”, kendilerinin “vazgeçilemez” olduğuna, “küçük dağları kendilerinin yarattığına”, oturdukları koltuklara “kendi mücadeleleri, kendi başarıları” neticesinde geldiklerine inanırlar.

Oysa tarih, “vazgeçilemez” olduğunu zannedenlerin çöplüğüdür.

Birçok “yol arkadaşı”, getirildikleri görevlerde başları döndüğü için, toprakla irtibatları kopup ayakları yerden kesildiği için imtihanı kaybetmiş, değişmiş, başkalaşmış ve yolda tökezleyip halkadan kopmuştur.

Öte yandan, “kendini bilenler” için AK Parti 16 yıl boyunca bir okul olmuştur. Hem teşkilat kademelerinde, hem bürokraside binlerce insan yetişmiş, Türkiye siyaseti, geleceği de şekillendirecek binlerce tecrübeli, vasıflı isme sahip olmuştur.

AK Parti’nin geleceğine bakarken, bu eşsiz insan kaynağından, bu eşsiz tecrübeden azami derecede istifadeyi dikkate almak gerekiyor.

FETÖ başta olmak üzere, teröre, yolsuzluğa bulaşanlar, başı dönenler, tökezleyenler, davayı satanlar, fırsatçılar, imtihanı kaybedenler elbette halka dışında kalmalı, mevcutlar varsa onlar da halkanın dışına alınmalı. Ancak, teşkilatın her kademesinde, sandık müşahitlerinden Genel Merkez yöneticilerine kadar, kırgınlar, küskünler, kalbi kırıklar artık uzakta tutulmamalı, mücadeleyi uzaktan seyretmemeli.

AK Parti’nin kapıları gençlere her zaman sonuna kadar açık oldu; AK Parti her zaman değişen, yeniliklere uyum sağlayan bir parti oldu. Gençleşirken ve her dem değişirken AK Parti, tıpkı lideri gibi hep vefalı oldu.

14 Ağustos’taki 16. Kuruluş Yıldönümü, bir yönüyle de vefa buluşmasıydı. Gençler de oradaydı, tecrübeliler de. Yeniler kadar eskimeyen eskiler de kuruluş yıldönümünü coşkuyla kutluyorlardı.

Trene sonraki istasyonlarda binenler için, özellikle liyakat ve sadakat olduğu müddetçe, her zaman boş koltuk olacaktır. Ama, seferin mehabetine uygun davranmayanlara, en küçük sıkıntıda trenden iniverenlere,  trene asılarak, “racon keserek” makinisti, kondüktörü, yolcuları rahatsız edenlere, “dağdan gelip bağcıyı kovmak isteyenlere” AK Parti müsamaha göstermez, göstermiyor ve göstermeyecektir.

2019’da 2 seçime giderken de, sonrasında da, AK Parti’nin en geniş mutabakat, en geniş tabanla yolculuğunu sürdüreceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

Küçük hesapları görme zamanında değiliz. Küçük meseleler nedeniyle hiç kimsenin kırılma, küsme lüksü yok.

Hiç kuşku yok ki, 16. Kuruluş Yıldönümü kutlamalarındaki birlik görüntüsü daha da güçlendirilecek; en geniş tabanlı birlik, AK Parti’nin geleceğine ışık tutacak, istikbalini aydınlatacaktır.

“Ben yoksam dava da yoktur” diyen ziyandadır, imtihanı da kaybetmiştir.

Öte yandan, 16 yıl boyunca olduğu gibi, bugün ve yarın da, Ebu Müslim Horasani’nin şu muhteşem uyarısı AK Parti’nin rehberi, vefanın da ilham kaynağı olmayı sürdürecektir:

“Onlar, şerrinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakın tuttular. Yakın tuttukları düşmanları dost olmadı; ama uzak tuttukları dostları düşman oldu. Herkes düşman safından toplanınca, yıkılmaları mukadder oldu.”