Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) bünyesinde faaliyet gösteren Siyaset Akademisi'nde bu dönem 'Kürt açılım' konusu tartışılacak.Siyasetçi, gazeteci, akademisyen ve sanatçıların katılımıyla gerçekleştirilecek programa davet edilen isimlerden biri de İsmail Beşikçi. Kürt sorununa ilişkin görüşlerinden dolayı hayatının 17 yılını cezaevinde geçiren sosyolog Beşikçi, halen, 2007 yılında Genelkurmay Başkanlığı'nın şikâyeti üzerine açılan davada TCK'nın 301. maddesi uyarınca yargılanıyor.
AKP'nin Beşikçi'yi davet etmesini önemli ve ilginç bulan Yeni Şafak gazetesi yazarlarından Kürşat Bumin, bu konudaki yazısında (19.09.2009) şu yorumu yaptı:
Ak Parti'nin "Siyaset Akademisi" adı verilen bir "parti okulu" var.
Önümdeki haber, hükümetin Kürt sorununu çözmek ve terörü sonlandırmak için başlattığı "Açılım" çalışmaları çerçevesinde "Siyaset Akademesi"nin de bir dizi etkinlik gerçekleştireceğini söylüyor.
Bu yeni etkinlik, özetle, 140 kişilik geniş bir katılımla "demokratik açılım"ın tartışılacağı seminerlerin-derslerin düzenlenmesi şeklindeymiş.
Önümdeki haber, söz konusu dersleri vermek için çağrı yapılacak kişiler arasında her telden insanın (ülkücü, komünist, muhafazakar, liberal, "Kürt aydın") yer alacağını bildiriyor. Yani özetle, kimi ararsanız var bu listede.
Hariçten kimseye tavsiyede-öneride bulunmak bana düşmez ama bu "hoca kompozisyonu" epeyce problemli değil mi?
Tek bir örnekle söyleyecek olursam şöyle bir durum aşağı yukarı: Nabi Yağcı'yı dinleyen kursiyerler ikinci okurumda karşılarında (mesela) Sadi Somuncuoğlu'nu bulduklarında açılması istenen "Açılım" projesi onlar için ne ifade edecek?
Neyse uzatmayalım, dileriz yararlı olur.
Ancak, "hoca listesi"nde karşılaştığım bir isim beni çok düşündürdü doğrusu. Belki inanmayacaksınız ama, "Siyaset Akademesi"nde ders vermesi için davet edilecekler listesinde İsmail Beşikçi de var.
İsmail Beşikçi ismiyle karşılaşmam bende ikircikli diyeceğim duygu ve düşünceler uyandırdı.
Önce (basit olarak) şöyle düşündüm: Ne güzel, her ülke gibi Türkiye'de hızla değişiyor. Sadece yazdıklarından dolayı akademik hayatına son verilen ve 17 yılını hapishanede geçiren Beşikçi gibi bir isim bile bugün hükümet eden siyasi partinin "Akademisi"nde ders verecek, bravo doğrusu…
Sonra da şöyle düşündüm: Bu "değişim"in altı dolduruldu mu, niçin dün öyle bugün böyle olduğumuz araya çok gerekli bir "özür" filan sokularak bu "değişim"e inandırıcılık kazandırıldı mı?
Bilenler vardır mutlaka aranızda: İsmail Beşikçi, 2007 yılında (yani daha dün!) Genelkurmay'ın şikayeti sonucu hâlâ yürürlükte bulunan ve "Açılım"ın adını anmadığı 301. Madde çerçevesinde 4.5 yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyordu.
Ama sonuç olarak iyi olur doğrusu. Beşikçi –bence- bu daveti kabul etsin ve gidip "Akademi"de sadece kendi hikayesini anlatsın. Anlayanlar çıkacaktır herhalde…