Türk vatandaşlarına vize serbestisi sağlanması için gerekli olan 72 kriterden 65’ini yerine getiren Ankara 1 yılı aşkın süredir beklettiği 7 maddelik yol haritasını sundu. Türkiye’nin sunduğu yol haritası ile uzun süredir tutukluluklara ve mahkumiyetlere neden olan doğrudan gazetecilik faaliyeti ile ilgili düzenlemeler yapılması hedefleniyor. Terörle Mücadele Kanunu’na “Habercilik sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla dile getirilen düşüncelerin suç oluşturmayacağı” hükmünü ekleyebileceğini belirten Ankara, AB ile 2013 Aralık’ta imzalanan Vize Serbestisi karşılığı Geri Kabul Anlaşması’nı hayata geçireceğini resmen iletti.
Cumhuriyet'ten Duygu Güvenç'in haberine göre, Türk vatandaşlarına vize serbestisi sağlanması için gerekli olan 72 kriterden 65’ini yerine getiren ve kalan 7 kriter konusunda uzun süredir bekleyen Ankara, atabileceği adımları bir ‘çalışma kağıdı’ olarak sundu. Türkiye’nin atabileceğini belirttiği 7 kritik adımıyla ilgili tutumunu AB Daimi Temsilcisi Faruk Kaymakçı, Strazburg’da AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’a iletti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Varna’da 26 Mart’ta AB konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ve Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile bir araya gelecek.
Ankara’nın atacağını belirttiği 7 adım:
1- TCK’de, yani aslında Türkiye’nin kanunlarında olan fakat TMK’de uygulanmayan hüküm şimdi terör yasasına da eklenecek. Yapılacak düzenlemeyle “habercilik sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla dile getirilen düşüncelerin suç oluşturmayacağı”, Türkiye’nin Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alacak.
2- Türkiye, Geri Kabul Anlaşması’nın tüm maddeleriyle uygulanması hükmünü en son aşamada, yani karşılıklı olarak vize serbestisi sağlandığı zaman uygulanacağını kayda geçirdi. Türkiye’nin 18 Mart 2016’dan bu yana Yunanistan ile yapılan anlaşma çerçevesinde fiilen Geri Kabul Anlaşması’nı uyguladığına işaret edildi
3- Türkiye, biyometrik pasaportları 2 Nisan’dan itdibaren peyder pey vermeye başlayacağını duyuracak
4- GRECO’ya uyum kapsamında adımlar atılacak. Bu çerçevede Meclis’te bekleyen siyasi partiler yasasında etik düzenlemelerin yapılacağı kayda geçirildi. GRECO çerçevesinde Türkiye’nin yolsuzlukla mücadele ve rüşvete yönelik de düzenleme yapması gerekiyor.
5- Türkiye, EUROPOL ile işbirliği yapmak üzere müzakerelere başlamaya hazır olduğunu resmen iletti. Türkiye, eğer bu yol haritasını 1 Mayıs 2017’den önce sunsaydı, EUROPOL ile işbirliği anlaşması çok daha kolay çözülebilecekti. Ancak AB tüzüğünü değiştirdi ve artık bürokratların imzasıyla çözülemeyecek, tüm AB üyelerinin de bu anlaşmayı onaylaması gerekecek. Bu müzakerelerin 1 yıldan uzun sürmesi bekleniyor.
6- Türkiye’nin, vize serbestisi için 2016’da kişisel verilerin korunması kanunu çıkartmış ancak bu AB tarafından yeterli bulunmamıştı. Kanunda yeniden düzenleme yapmayı taahhüt eden Türkiye, kanunun 6, 19 ve 28’nci maddelerindeki istisnai düzenlemeleri yeniden ele alacağını belirtirken, kurumun bağımsızlığını da yasasında yapılacak düzenlemeyle güçlendireceğini taahhüt etti.
7- Türkiye, Rum Kesimi’ni tanımadığını kayda geçirdi. Ankara, AB üyeleriyle adli konularda işbirliğine hazır olduğunu belirtirken, Rum Kesimi konusunda formül bulma sürecini komisyona bıraktı. Almanya, daha önce, Rumlar adına devrede olabileceğini iletmişti.
AB Bakanı Çelik: Çalışma tamam
TBMM AB Uyum Komisyonu üyeleriyle bir araya gelen AB Bakanı Ömer Çelik vize ile ilgili çalışmaları tamamladıklarını açıkladı. Çelik, “Vize ile ilgili çalışmayı tamamladık. Bugün yarın komisyona bu çalışma teslim edilecek. Türkiye üzerine düşen bütün mükellefiyetleri yerine getirmiştir. Bize göre 72 kriterin hepsi yerine getirilmişti de” dedi. Türkiye AB ilişkilerine ilişkin Çelik, “26 Mart tarihinde Türkiye ile AB arasında Varna’da Bulgaristan’ın dönem başkanlığının girişimi çerçevesinde bir zirve olacaktır. Türkiye -AB meselelerinin ele alındığı bundan sonra nasıl ilerleyebileceğimiz konusunda bir zirve olacaktır” bilgisini verdi.
Washington’dan Ankara’ya tepki: OHAL sonlansın
ABD yönetimi, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın yeniden tutuklanmasından ‘derin rahatsızlık’ duyduğunu belirtti. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert önceki gün basın toplantısında yaptığı açıklamada, Kılıç’ın Haziran’dan bu yana yargılanmadan gözaltında olduğuna işaret etti. Nauert, Kılıç ve diğer tutuklu insan hakları savunucuları, gazeteciler, sivil toplum liderleri ve muhalif politikacıların durumunu yakından takip ettiklerini söyledi. Bu kişiler hakkında OHAL altında devam eden kovuşturmaların ifade özgürlüğüne darbe vurduğunu ve Türk Anayasası’nda yer alan yargı bağımsızlığı ve adil yargılama güvenceleri hakkında ciddi kaygılar uyandırdığını belirtti. ABD’li sözcü Ankara’yı “Uzayan OHAL’i sona erdirmeye, OHAL yetkililerince keyfi gözaltına alınanları serbest bırakmaya ve Türkiye’nin kendi iç ve uluslararası yükümlülükleriyle uyumlu olarak hukukun üstünlüğünü koruma altına almaya çağırdıklarını” vurguladı.
AP’de Afrin eleştirisi
Avrupa Parlementosu (AP) Genel Kurulu’nda, “Türkiye’de İnsan Hakları” ve “Afrin’de Durum” konulu ortak bir oturum düzenlendi.
DW Türkçe’nin haberine göre; oturumda söz alan AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, “Yeni cepheler açmak çözüm değildir ve korkarım Türkiye’yi daha güvenli kılmayacaktır. Gerçek güvenlik ancak müzakere edilmiş siyasi çözümden gelebilir. Biz askeri operasyonların sadece Birleşmiş Milletler’in terörist listesinde olan örgütlere odaklanması gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu. Mogherini, Anayasa Mahkemesi’nin Mehmet Altan ve Şahin Alpay’la ilgili kararının uygulanmamasının yargının bağımsızlığı konusunda soru işaretleri uyandırdığını, OHAL uygulamasına devam edilmesinin de “kaygı verici bir konu olmaya devam ettiğini” söyledi.
Türkiye raportörlüğü görevini yürüten Hollandalı parlamenter Kati Piri ise hapiste olan Osman Kavala, Ahmet Şık ve Selahattin Demirtaş’a “Sizleri unutmadık” diye seslendi.
Bugün öğle saatlerinde parlamentoda bir karar tasarısının oylamaya sunulması bekleniyor. Türkiye’deki temel hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü için “çok kaygı verici” ifadelerinin kullanıldığı taslak metinde, ‘keyfi tutuklamalar’ kınanıyor