T24- Radikal gazetesinin Ankara Temsilcisi yazar Murat Yetkin, WikiLeaks'in yayımladığı ABD Dışişleri yazışmaları için AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in "Anlattıklarımın büyükelçilik raporlarında nasıl yer aldığını merak ediyorum" dediğini yazdı.
Murat Yetkin'in Radikal gazetesindeki köşesinde yayımlanan (7 Aralık 2010) yazısı şöyle:
AK Parti'de WikiLeaks'i merak ediyor
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik “Bir keresinde” diyor, “Bir Amerikan büyükelçisi bana da geldi. 1 Mart 2003 Irak tezkeresinde hükümet üyesi olduğum halde neden ‘hatır’ oyu kullandığımı sordu. ‘Yanlış anlamayın, kararınız beni ilgilendirmez, nedenini merak ediyorum’ dedi. Ben de ona ‘Diplomatik cevap mı istersin, samimi cevap mı?’ diye sordum. ‘Diplomatik cevap işime yaramaz’ deyince de uzun uzun anlattım. Şimdi merak ediyorum, WikiLeaks’te çıkarsa o anlattıklarımın büyükelçinin raporunda nasıl yer aldığını…”
Çelik, “Endişe etmiyorum ama” diyor, “Merak ediyorum. Herkes merak ediyor.”
Dün telefonda bir Amerikalı diplomatla konuşuyordum. WikiLeaks’in ortaya saçtığı son belgelerde ülkelerin ABD’ye göre stratejik önemdeki varlıkları sıralanıyordu. Kimi ülkede grip aşısı tesisi, kimi ülkede denizaltı haberleşme hattı Amerika açısından kritik önemdeydi. Türkiye’de belki her lise son sınıf öğrencisinin sayabileceği Boğazlar ve Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı dışında Durma, Baykal ve Ermaksan adında üç şirket sayılmıştı. Ortak noktaları lazer ve plazma teknolojisine sahip makine tezgâhları yapımıydı. Bunu neden listeye aldıklarını sormak için aradığımda, yarı şaka, yarı ciddi ama yılgın bir sesle “WikiLeaks yayınlarını ne zaman bitireceksiniz?” diye sordu. “New York Times bitirmeden önce olmaz herhalde” dedim. Ama sorduğumda, bu sızıntılar bazı Amerikalı görevlilerin hayatını tehlikeye atıyor olsa dahi, o diplomat da başka ne çıkacağını merak ettiğini söyledi.
AK Parti komisyonu ne bulacak?
Merak etmemek mümkün mü? Mesela AK Parti’deki meraklardan birisi, WikiLeaks belgelerinde 2004’teki Büyükelçi Eric Edelman imzasıyla yer alan yer alan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İsviçre bankalarında hesabı olduğu iddiası karşısında dava açılıp açılamayacağı.
Bu amaçla oluşturulan komisyona başkanlık eden kişi, o belgelerde hakkında nahoş yakıştırmalar bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu. Komisyon üyeleri Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Hüseyin Çelik ve aynı zamanda Başbakan Erdoğan’ın avukatlarından olan Gençlik Kolları’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Fatih Şahin. Harvard hukuk kökenli ve ABD’de avukatlık da yapmış olan Mardin Milletvekili Cüneyd Yüksel de araştırmanın okyanus ötesi ayağına bakıyor.
Çok güçlü bir ekip… Eğer bir şey bulmak isteniyorsa, bugünün Türkiyesi’nde onu bulabilecek kapasitede bir ekip. Diplomatik dokunulmazlık konusu aşılabilecek gibi görünmüyor, ama Başbakan talimatı vermiş, araştırıyorlar.
Cadı avı yok ama…
CNN Türk programımızda Fikret Bila, bu komisyonun, partiden, hükümetten Amerikan elçiliğine bilgi aktaran ve XXX harfleriyle ismi saklanan kişileri de araştırıp araştırmayacağını sorunca, Çelik rahatsız oldu; “Cadı avı başlatmayacağız” dedi.
Ancak, sızan belgelerde yer alan bazı şahıs ve şirket isimlerinin sonuna kadar araştırılmasından yana Çelik. “Kimse şaibe altında kalmamalı, tek tek araştırmalı. Bu araştırmanın muhatabı Dışişleri Bakanlığı” dedi Çelik. Bu yanıtı da 2009 yılından kalma ve “İran anlaşmalarından Başbakan Erdoğan’ın arkadaşları faydalanıyor” başlıklı bir ABD Büyükelçiliği raporunu sorunca verdi.
O belgede, Başbakan’ın arkadaşı olarak tanımlanan Sıtkı Ayan’a ait SOM petrol şirketinin İran’da aldığı gaz sahalarından, bu konunun Başbakan’ın kardeşi Mustafa Erdoğan, arkadaşı Cihan Kamer ve danışmanı Mücahit Arslan ile ilgili olduğu öne sürülüyordu. Ardından Ayan’a ait bir elektrik şirketine, daha önce İran ile anlaşma imzalamış bir başka Türk şirketinden esirgenen EPDK ruhsatının verildiği yazılıyordu. Çelik, “Kimse şaibe altında kalmamalı, tek tek araştırılmalı” derken haklıydı.
‘Yazılmamış farzedemeyiz’
Çelik, “Belgelerde henüz Türk-Amerikan ilişkilerini derinden sarsacak bir şey açıklanmadı. Ancak olup bitenleri olmamış, yazılanları yazılmamış farz edemeyiz” derken de haklı.
İşin aslında şakaya gelir yanı yok. 11 Eylül 2001’de El Kaide nasıl savaşın doğasını değiştirdiyse, 29 Kasım 2010 WikiLeaks de uluslar- arası ilişkilerin doğasını değiştirdi.
Merak etmek hepimizin hakkı.