AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, "Tayyip Erdoğan olmak sözünün eri olmayı gerektirir, samimi olmayı, dürüst olmayı, cesur olmayı, erdemli olmayı gerektirir. Tayyip Erdoğan olmak öyle kolay değildir" dedi.
Ünal, merkez Dulkadiroğlu Seçim Koordinasyon Merkezi'ne ziyaretinde parti olarak kişisel hesapların ve kişisel hırsların peşinde değil, milletin talimatları doğrultusunda iş yaptıklarını belirtti.
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin çıkışlarını eleştiren Ünal, "Kendisi (Kemal Kılıçdaroğlu) ana muhalefet partisinin genel başkanı yeni sistemde iktidar iddiasının temsilcisi olarak cumhurbaşkanı adayı olması gerekirdi. Niye? Çünkü yeni sistemde hükümeti cumhurbaşkanı kuruyor. Eğer ana muhalefet partisi genel başkanının iktidar iddiası varsa, bunun cumhurbaşkanı adayı olması gerekirdi, ama bir iktidar iddiası olmadığı için parti içi muhalefetin başını çeken Muharrem İnce'yi, cumhurbaşkanı adayı göstererek bir rakipten kendisini kurtardı." diye konuştu.
Ünal, Muharrem İnce'nin 15 Temmuz darbe girişiminin 1 numaralı firari sanığı Fetullah Gülen'in iadesine ilişkin açıklamalarını da eleştirdi.
Sahada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a güçlü bir destek bulunduğunu aktaran Mahir Ünal, "Vakit Türkiye'nin vakti" diyerek, 16 yıldır devam eden mücadelenin sonunda Türkiye'nin, 1950 ve 1960 soğuk savaş yıllarının şartlarına göre şekillendirilmiş idare sistemini bir kenara bırakarak, 2018 model çok yeni bir idari sistemle, bir hükümet sistemiyle yoluna devam edeceğini vurguladı.
"Taklitler aslını yaşatır"
Muharrem İnce'nin, katıldığı bir televizyon programında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile aralarında geçen diyaloğa atıfta bulunarak, "Dedem beni imam hatipe gönderseydi, sizin yerinizde ben olacaktım." sözlerinin hatırlatılması üzerine Ünal, şöyle konuştu:
"Bu millet samimiyeti anında anlar. Dürüst olacaksın, samimi olacaksın, tutarlı olacaksın. Bir gün öyle bir gün böyle olmayacaksın. Bir adamın duruşu olacak, rüzgara göre yön değiştirmeyecek. Dün irtica primi yapıyordu dine irtica diyeceksin, dindarlarla uğraşacaksın, küçücük dinini öğrenen çocukların, dinin öğrenmesinden rahatsız olacaksın. Bir gazeteci vardı cumaya giden çocukları haber yapan, baktım o gün o da elini açmış dua ediyor. Yeri geldiğinde 'irtica' diyeceksin, yeri geldiğinde 'dindarlık' diyeceksin. Bu millet samimiyeti bilir. 'Ben İmam Hatip'e gitseydim Tayyip Erdoğan olurdum' demek, 'Ben Tayyip Erdoğan olmak istiyorum' demektir. Tayyip Erdoğan olmak kolay değil. Tayyip Erdoğan olmak sözünün eri olmayı gerektirir, samimi olmayı gerektirir, dürüst olmayı, cesur olmayı, erdemli olmayı gerektirir. Tayyip Erdoğan olmak milletin önünde fırtınalar eserken öyle 'elif' gibi dimdik durmak demektir. Tayyip Erdoğan olmak öyle kolay bir şey değil."