Gündem

AKP Sözcüsü Ömer Çelik: Trump'ın saygı sınırlarını aşan mektubu bizim için 'yok' hükmündedir

24 Ekim 2019 13:27

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, ABD Başkanı Donald Trump'ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a geçen hafta gönderdiği mektup hakkında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önceliğinin Barış Pınarı Harekâtı'nın askeri ve diplomatik stratejisi olduğunu söyleyen Çelik, "Biz Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı'na yönelik saygı sınırlarını aşan her mesajı 'yok hükmünde' sayarız" dedi.

Çelik bir basın toplantısı düzenleyerek Türkiye'nin Suriye'deki harekâtına ilişkin gelişmeleri aktardı. Soçi mutabakatının ardından TSK'nin bölgedeki konuşlandırılmasında herhangi bir değişiklik olmadığını söyleyen Çelik, mutabakattan "Tel Abyad ve Resulayn'ı içine alan 32 km derinliğindeki yerleşik statüko devam edecektir" maddesini hatırlattı. 

Ömer Çelik'in açıklamalarından satırbaşları şu şekilde: 

"Türkiye'nin yaptığı şey Orta Doğu halklarını terörün pençesinden kurtarmaktır. YPG'li terörist harekat boyunca sivillere yönelik bin kadar havan saldırısı düzenledi. 

"Bir kere daha hatırlatıyoruz, siyasi namusun en temel ilkesi, terör örgütlerine karşı olmaktır. 'YPG terör örgütü değildir' diyen CHP Genel Başkanı'nı siyasi namusu kavramı ve bu sözle baş başa bırakıyoruz."

"AB'den gelen Arap Birliği'nden çıkan eleştirilerin ne kadar yanlış olduğu görülmüştür. Bulgaristan Başbakanı dedi ki Brüksel Türkiye'ye karşı bu saldırgan tavrını bıraksın. Bu söze sonuna kadar katılıyoruz. Doğu Avrupa ülkelerinde bile AB gerçekten ne işe yarıyor sorusu en yüksek şekilde sorulurken Türkiye'ye karşı bu tavrını sürdürmesi yanlıştır. Göçle ilgili olarak henüz sınırlarına dayanmışken mülteciler AB'de ilk defa aşırı sağcılar çeşitli meclislere girdiler. Birçok Avrupa ülkesinde ikinci parti haline geldiler. Bizim karşılaştığımız gibi göçle karşılaşsalardı Avrupa demokrasilerinde sonuçları olacaktı.

"Türkiye'nin sınır ötesinde verdiği mücadele Avrupa ülkelerinde güvenliği sağlayan şeydir. Arap Birliği her açıklamada Arap toprağına yabancı güç girmemesinden bahsediyor. Terörle mücadele konusunda en güçlü desteği vermesi gereken Arap Birliği. Arap Birliği meseleye sadece Arap toprağı üzerinden bakıyorsa ki çok sağlıklı bir yaklaşım değil, o zaman bu toprağın birtakım terör örgütleri tarafından işgal edilmesi karşısında fiziki mücadeleye vermesi gereken kendileri değil mi? Dolayısıyla bugün eğer oradaki Arapların korunması konusunda hassasiyetten bahsediyorlarsa herkesin bilmesi gereken bütün oradaki halkları koruyan Türkiye Cumhuriyeti Devletidir."

"Kendi çıkarları için Kürt kardeşlerimizi robot terörist haline getirenler"

"Terör örgütlerine etnik şemsiye biçmeye çalışanlar Kürt kardeşlerimizi PKK PYD örgütleriyle özdeşleştirmiş olur. Birileri bunu diyorsa o zaman DAEŞ'le ilgili konuşurken 'Araplar' demek gibi yanlışa düşer. Biz oraya baktığımız zaman kardeşlerimizi görüyoruz, çaresiz bırakılmış kadınları çocukları görüyoruz. Birileri oraya baktığı zaman insan olarak görmek yerine kendi çıkarları için robot terörist haline getirecekleri gruplar görüyor. Kürt kardeşlerimizin en büyük düşmanı bu tabirleri kullananlardır. Onlar kendi çıkarları için Kürt kardeşlerimizi robot terörist haline getirenlerdir. PYD/YPG'nin bu katliamlarından Kürtler kesinlikle sorumlu değildir. Birilerinin bölgeye soktuğu lejyoner projelerin parçası sorumludur. Kürt kardeşlerimiz PYD PKK ile bağlantılı olan herhangi bir etiketle etiketlenemez. Bu çocukların soylu geleceğini Türkiye temin edecektir."

Açıklamaların ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Çelik'in yanıtları şöyle: 

"Bu harekâtın sebebi PYD YPG terör örgütüdür. Bugün gelinen nokta 'sizin kaygılarınızı anlıyoruz, bu unsurların 32 km derinliğin dışına çıkarılması gerekiyor'. Bir teröristin ülkemizde vatandaşlarımıza karşı eylem gerçekleştirmiş bir kişinin bu şekilde mesajlaşılması insan hakları açısından bir kırılma noktasıdır. Daha trajiği söz konusu kişinin bu örgüt lideri olarak anılan kişinin kod ismi ileri demokrasilerin liderlerin liderleri tarafından kullanılarak bu şahsa hitap edilmektedir. Bu geçmişte Afganistan'da yapılan hataların tekrar ettiğini gösterir. Terör örgütleriyle müzakere olmaz, mücadele olur bunu başından beri söylüyoruz. Çok kötü bir örnek teşkil edecek bu ve bundan sonra kimse bir başka terör örgütüyle işbirliği yapan bir devleti suçlayamayacak. Biz kafamıza göre kimin terör örgütü olduğuna karar veriyor diyor bazı ülkeler. Dolayısıyla bu tutumların tamamen yanlış olduğunu değerlendiriyoruz. Bir gün birinin DAEŞ'le iş tutması durumunda kimsenin söyleyecek bir şeyi kalmayacaktır." 

"DAEŞ unsurlarını her ülkenin kendi vatandaşlarını alması gerekir. Trump tarafından da söyleniyor. Özellikle AB ülkeleri sorumluluklarından kaçıyorlar. Türkiye diplomatik girişimlere devam edecek. Suriye'de kalan DAEŞ unsurlarını vatandaşlıktan çıkararak kurtulmaya çalışıyorlar, bu bir yöntem değildir. Böyle mücadele edemezsiniz. Herkes aynı çekimser tutumu ortaya koyarsa başka yerlerdeki operasyonlar sıkıntıya uğrar."

"Tel Abyad ve Resulayn'ı içine alan 32 km derinliğindeki yerleşik statüko devam edecektir. ABD'nin bize gönderdiği yazılı teyidi kabul ediyoruz fakat TSK unsurları herhangi bir şekilde burada bir terör örgütü unsuru gördüğü zaman anında ona karşı gerekeni yapacaktır. Bu alanda TSK unsurları kendi mevcut durumunu muhafaza edecektir. Batısı ve doğusundaki bölgedeki Rusya tarafından çıkarılacak. 10 km'lik derinlikte de Türkiye ve Rusya beraber gezecek. Konuşlanmamızla ilgili yeni bir değerlendirme söz konusu değildir."

"Suriye Milli Ordusu, Suriye halkının bir parçasıdır. O insanlar kendi topraklarında bir direniş sergilediler. DAEŞ'le mücadelede herkes onu olumlu sıfatlarla anıyordu fakat PYD YPG ile mücadele ederken batıdaki birtakım kimselerin oryantalist zihin yapısına uygun bir şekilde 'cihatçı' gruplar diye etiketlenmeye çalışıyor. Suriye Milli Ordusu'nun bahsedilen olumsuz etiketlerle ilgisi yoktur. Suriye halkının önemli bir kesimini temsil etmekteler son derece de meşru bir organizasyondur."

"Trump'ın mektubu yok hükmündedir"

"Trump'ın mektubuna Sayın Cumhurbaşkanımıza tabii ki bilgi verilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti gelenekleri açısından içindeki mesaj kabul edilmeyecek bir meseledir. Cumhurbaşkanımız önceliğini askeri harekat ve ona paralel olarak yürüyen diplomatik süreçle koymuştur. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı'na yönelik saygı sınırlarını aşan her mesajı 'yok hükmünde' sayarız"

"Sınırlarını kapatanlar dönüşler gönüllü olmalı diye akıl vermeye kalkıyor"

"Suriyelilerin dönüşü belli garantiler çerçevesinde gönüllü olacaktır. Garip olan AB'nin yaklaşımı. Sınırlarını kapatanlar dönüşler gönüllü olmalı diye akıl vermeye kalkıyor. Tabii ki gönüllü olacak. Herhangi bir zorlayıcı durumla karşı karşıya kalmayacaklar. Cumhurbaşkanı'nın teklifi bir donörler toplantısı yapılması, bu insanların herhangi bir tacizle karşı karşıya kalmayacağı garantilerin çıkması şeklinde."

"Barış Pınarı Harekat bölgesinde TSK sağlık hizmeti vermeye başladı, hayat normale dönmeye başladı. Daha önceki bölgelerde biliyorsunuz oradaki yerel dinamikler üzerinden istikrarın sağlanmasını temin etmeye çalıştık. Aynı çalışmaların burada Rusya'nın kolaylaştırıcılığı çerçevesinde bunu sağlamaya çalışıyoruz. Esas çözüm Cumhurbaşkanı'mızın başından beri bahsettiği güvenli bölge alanlarında bu insanlara yerleşim yerleri oluşturulmasıdır. Bu çok yönlü bir müzakere gerektiriyor. Cumhurbaşkanımız BM Genel Kurulu'nda bu planı paylaştı. Önümüzdeki günlerde yürütülecek müzakerelerin temel konularından biri bu olacak. Keşke Cumhurbaşkanımız yıllar önce bunu ifade ettiğinde bu önlemler alınsaydı. Gelinen noktada umarız gecikmiş olsa da hayata geçer."

Bölgedeki ağır silahlar 

"Ağır silahların ABD tarafından geri alınması gerekiyor. ABD çıkarken geride bıraktı. Ağır silahların teröristlerle herhangi bir bağı olmaması TSK tarafından sağlanacaktır. Mutabakat bu cephaneliklerin de yok edilmesini içeriyor. TSK, ABD ağır silahları almadığı takdirde erişimi engelleyecektir."