AKP Sözcüsü Ömer Çelik, AKP Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Belçika'nın başkenti Brüksel'de IŞİD'in yaptığı canlı bomba saldırılarına değinen Çelik, "DAEŞ denen terör örgütü insanlık tarihinin en büyük katliamına imza atmaktadır" dedi. IŞİD'e karşı gösterilen hassasiyetin PKK'ya karşı gösterilmemesini eleştiren Çelik, 'çifte standart' yorumu yaptı. Independent gazetesinin dün (23 Mart 2016) Zarrab'la ilgili "Erdoğan'ın uykularını kaçıracak tutuklama" değerlendirmesine dair görüşlerini açıklayan AKP Sözcüsü, "Bu olaylarla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın ve AK Parti’nin yan yana anılması mümkün olamaz."
Cemevlerine statü verilmesi konusunda çalışmaların yürütüldüğüne de değinen Çelik, "Cemevlerine hukuki statü verilmesi konusunda son adıma gelindi. Zamanı geldiği zaman bu reform şeklinde adımlar atıyoruz" ifadelerini kullandı.
Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda da konuşan Çelik, "Prensip olarak da parlamento her şeyin konuşulabildiği bir alandır fakat nefret suçu savunulamaz, insanlık suçu olan teröre destek verilemez." dedi. Çelik, siyasetin daha fazla dokunulmazlık tartışmasının yükünün kaldırılmaması gerektiğini vurgulayarak "Fezlekelerinizden çekiniyorsunuz dediler. Herhangi bir arkadaşımızın çekincesi olmadığını söyledi Başbakan’ımız. Siyasetin daha fazla bu yükü taşımasına gerek yok." ifadelerini kullandı.
Çelik'in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"DAEŞ denen terör örgütü insanlık tarihinin en büyük katliamına imza atmaktadır. YPG, PYD, PKK gibi terör örgütleri Türkiye’yi kuşatmaya çalışmaktadır. İstikrarsızlık yaratmak ve Türkiye’nin kazanımlarını kaybetmesine yönelik çok yönlü bir hedef paketi yaptıklarını görüyoruz. Türkiye’yi içine kapatmak için terör örgütü eylemleri söz konusu olabiliyor."
"Terör eylemine karşı Belçika'nın acısını paylaştığımızı bir kere daha ifade ediyoruz. İnsanlığın ortak acısıdır. Terör örgütlerine karşı topyekün tavır almalıyız. DAEŞ'e gösterilen hassasiyetin PKK'ya gösterilmemesi açık bir çifte standarttır."
"Bahsettiğimiz Alevi vatandaşlarımızla alakalı Başbakanlık birçok kez bir araya geldi. Bir koordinasyon toplantısı da yapıldı. Cemevlerine hukuki statü verilmesi konusunda son adıma gelindi. Zamanı geldiği zaman bu reform şeklinde adımlar atıyoruz."
"Dokunulmazlıklar parlamentolara verilmiş bir haktır. Uzun zamandır Meclis’te fezlekeler var. Açık ve aleni bir şekilde terör örgütüne destek verilmesi şeklinde durumlar siyasetin merkezine yerleşmiştir. Prensip olarak da parlamento her şeyin konuşulabildiği bir alandır fakat nefret suçu savunulamaz, insanlık suçu olan teröre destek verilemez. Ortaya çıktığı andan itibaren, kürsü dokunulmazlığının dışında da gündeme geliyorsa parlamentonun onurunun kirletilmemesine dair bir adım atılması lazım."
"PKK yönetiminin hesaplarının bir parçası olarak teröristler bir hiç uğruna yok olacaklardır. Bu şekilde ulaşılacak bir siyasi amaç yoktur. Siyasi katılım yollarının kapalı olduğu dönemde bu belli bir etki alanı bulabiliyordu. Ama bugün bu yol açıktır. Terör dünyanın her yerinde insanlığa karşı işlenen suçtur."
"Kırım'ın ilhakının ikinci yıldönümü. Türkiye Kırım'ın ilhakını tanımamıştır. Kırım Tatarlarının haklarının korunması için hassasiyetimiz devam ediyor.Hükümetin vaatlerinin yüzde 100'e yakını gerçekleşti. Takvimde bir aksama olmaksızın vaatler yerine getiriliyor. AK Parti hükümetleri her zaman reform hükümetleri oldu. En son taşeronlarla ilgili bir karar alındı. Bundan yarar görecek bütün vatandaşlarımızı da tebrik ediyoruz."
"Fezlekelerinizden çekiniyorsunuz dediler. Herhangi bir arkadaşımızın çekincesi olmadığını söyledi Başbakan’ımız. Sizin fezlekeler gündeme geldiğinde zorda kalıyorsunuz diyorlardı. Siyasetin daha fazla bu yükü taşımasına gerek yok."
"Yeni teklifler geldi. Bunlar tabii ki arkadaşlarımız değerlendirecekler. Burada her seferinde bir takım yeni talep paketleri gündeme getirerek işi yokuşa sürmeye gerek yok. Tek tek fezlekelerin görüşülmesi Meclis’in vaktini alacağı için topluca bunun önünü açalım diyoruz. Herkes hesap verme konusunda bir problem olmasın. Sürekli olarak geçmişteki şeyler gündeme getiriliyor. AK Partili ya da olmayanların fezlekeleri gündeme getiriliyor. Herhangi biri süreç başlatma talebi içindeyse AK Parti’ye karşı bunun tehdit olarak kullanması saçma bir şey. Ortaya çıkan bu tablo, fezlekelerin kaldırılması zaten şu ana kadar siyasi partilerin koydukları taleplerinin hepsini kanıtlayan bir meseledir."
"Cumhurbaşkanımızın dün açıkladığı ifade resmi bilgiydi. Onlar şöyle diyorlar, bu saldırganın bizdeki kayıtlarında herhangi bir terör eylemine bulaştığına dair bilgi yoktu. Burada net bir şekilde görülüyor ki birincisi biz bunu DAEŞ adına terör eylemini gerçekleştiren kişiyi yakalamışız, Suriye’ye geçmesine engel olmuşuz ve iade etmişiz ve uyarmışız Belçika ve Hollanda’yı. Bu herkese gösteriyor ki hem Türkiye’nin içinde dışında DAEŞ saldırganlarını koruyor şeklindeki ifadeleri boşa çıkarıyor. İstihbari bilgiler doğrultusunda DAEŞ denen örgütle nasıl mücadele ettiğimizi gösteren bir şeydir. Hükümet DAEŞ mensuplarını himaye ediyormuş gibi, özellikle HDP’ye söylüyorum, utanması gerekir. Bir kere daha gördük ki iade edilmiş. Öbür tarafından bu gerekçenin dikkate alınması gerekirdi."
"ABD’deki tasarrufla alakalı değerlendirme yapacak değilim. ABD’deki bir tasarruf üzerinden bir iç siyasetin nasıl dizayn edebileceğine dair hastalıklı bir faaliyet var. Dünden itibaren Türkiye’deki yorum yapılma biçimlerine bakıldığında oradaki açıklamalarla oradaki bir savcının tasarrufu olarak değerlendirmesi gereken bir olay Türkiye’nin iç siyasetini dizayn edecek bir tasarrufmuş gibi yansıtıyorlar. Söyleyeceğim şudur: Maalesef herhangi bir olayı değerlendirirken nedensellik bağı olmayan, hastalık muhalif çabalara haber ve yorumlar yapılıyor. Savcıyla ilgili yapacağım bir değerlendirme yok. Independent gazetesinin yazdığı şeyin gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. Bu olaylarla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın ve AK Parti’nin yan yana anılması mümkün olamaz."