"AK Parti Doğu ve Güneydoğu için, çözüm süreci eksenli ikinci bir kampanya daha yapmalıydı" diyen AA eski Genel Müdürü ve Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, "20 gün kaldı seçime. AK Parti Doğu ve Güneydoğu'ya özel, ciddi bir atılım yaparsa durumu belki değiştirebilir. Aksi takdirde, Refah Partisi'nin ilk yıllarındaki azim ve hırsla çalışan HDP, buradan ciddi bir zaferle çıkabilir" ifadesini kullandı.
AKP'den aday adayı olan ancak tercihler açıklandığında liste dışı kalan Kemal Öztürk, "AK Parti oylarının çözüm süreci nedeniyle düştüğü söyleniyor, bunu gördüm. Erzurum'da AK Parti çözüm sürecinde Kürtlere çok yakın olduğu için milliyetçi oyları kaybediyor, Ağrı'da ise çözüm sürecinde bir şey yapmadığı ve Kürtlere uzak olduğu için, Kürt oylarını kaybediyor" dedi.
Öztürk'ün Yeni Şafak'ta "Batıda demokrat, doğuda tehdit" başlığıyla yayımlanan (20 Mayıs 2015) yazısı şöyle:
Erzurum'dan Ağrı'ya giderken duble yolların bölgede seyahati çok rahatlattığını görüyorum. Neredeyse ilçelere kadar yayılmış duble yolların hizmet siyasetinin en önemli göstergesi olduğu kesin. Ancak bu seçimde hizmet siyaseti Ağrı'da ve diğer doğu illerinde geçerli olacak mı emin değilim.
Çocukluğumun şehri
1970'li yıllarda, henüz çocukken, Ağrı'da bir kaç tane sinema salonu olduğunu, kültür, spor, sanat ve eğitim hayatının çok canlı ve zengin olduğunu iyi hatırlıyorum. Kürtler ve Türklerin bu zenginliğin bir parçası olduğunu yine aile yaşantımızdan bilirim.
Yıllar ilerledikçe bu zenginliğin tükendiğine, ekonomik durumun bozulmasıyla yoğun göçler yaşandığına şahit oldum. Benim ailem de 1979 yılında, bir kamyonun kasasına yüklediği döşek, yorgan, kap, kacak ve 6 çocukla Sakarya'nın yolunu tuttu. Bizim gibi yüzlerce, binlerce ailenin Türkiye'nin çeşitli yerlerine göçtüğünü sonradan anladık.
Ağrı ülkenin en fakir ve geri kalmış illerinden biri olarak her zaman sıkıntılı hayatların şehri oldu. Ancak 1990'larda özellikle güvenlik politikası gereği, köy boşaltmaları sanırım şehrin tüm zenginliğini, demografik yapısını, kültürel dokusunu perişan etti. Şimdi şehir o dönemde uygulanan inkar, zor kullanma ve baskıların etkisini hala yaşıyor.
Seçim AK Parti ve HDP arasında, HDP önde
Şehrin sokaklarını dolaştıkça, neredeyse 36 yıl önce ayrıldığım şehirden, çok farklı bir Ağrı'da dolaştığımı görüyorum. Temizlikten, sinemaya, kültürel zenginlikten, demografik yapıya, insanların giyim kuşamından, çalınan müziğe kadar, her şeyin değiştiğine ve geri gittiğine şahit oluyorum.
Rastgele bir kahvede girdim. AK Parti'ye oy verecekler ve AK Partili olup HDP'ye oy verecekler arasında hararetli tartışma yakaladım. Dalıyorum aralarına. Sanırım tüm şehir bu tartışmayı yapıyor şuanda. Seçim de AK Parti ve HDP arasında geçecek zaten. CHP ve MHP izliyor sadece.
Konuştuğum, gittiğim siyasi parti bürolarında görüştüğüm herkesten hep şunu öğrenmek istedim, neden HDP'ye oy verecekler, neden AK Parti'den vazgeçtiler. HDP'nin Ağrı merkezde bulunan seçim irtibat bürosundaki partililer beni şüpheyle karşılasalar da, Ağrılı olduğumu öğrenince rahatlıyor ve görüşlerini açıklıyorlar.
HDP'ye oy vermenin iki nedeni var:
1. Çözüm süreci devam etsin2
2. Mecliste bir Kürt partisi olsun
Aslında HDP'nin bundan başka da siyasi argümanlarının olmadığını gördüm. Batıdaki demokrat ve herkesi kuşatan, Demirtaş profilini burada göremezsiniz. Dikkatimi çeken şey, HDP'nin çok büyük bir hırs, kızgınlık, şartlanmışlık ve şevkle seçimlere asıldığı oldu. Milletvekili adayları, başta Leyla Zana olmak üzere, çok yoğun bir çalışma içinde.
Zaten HDP/KCK kurmaylarının, Ağrı için özel bir proje takip ettikleri çok belli. Belediye başkan adayı olarak Sırrı Sakık'ı, vekil adayı olarak da Leyla Zana'yı göstermelerinden belli oluyor bu proje. Bu hamlelere AK Parti'nin yeterli karşılık vermemesi teşkilat içinde bile eleştiriliyor.
AK Parti'nin sistematik oy kaybı
HDP'ye oy verecek vatandaşları dinlediğimde ise üç gerekçesi olduğunu gördüm:
1. Çözüm süreci kesintiye uğrayıp, savaş yeniden başlamasın
2. Meclis'te bir Kürt partisi olsun
3. AK Parti vaktinde o kadar yüksek oy almasına rağmen, yeterince şehre ve ilçelere hizmet etmedi.
AK Parti Milletvekili seçimlerinde
2007 %63 (5-0),
2011 % 47 (4-1) oy aldı.
Anayasa referandumunda % 95,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde % 36 oy aldı.
Oylarda sistematik bir düşüş ve HDP'ye kayma var. Nedenini sorunca herkes birbirini suçluyor ama hükümetin büyük bir projeyle Ağrı için özel bir çalışma yapması gerekirdi, bu kadar geri kalmışlık başka türlü sona erdirilmezdi, yapmadı hükümet.
Askerin tehdit ve korkusundan, PKK'nın tehdit ve korkusuna
İlçelere gidiyorum. Durum hiç de sevimli değil. AK Parti yöneticileri ve önde gelenleri PKK tarafından ciddi bir biçimde tehdit ediliyor. Bana Kandil'den gönderilen cep mesajlarını, işyerlerine bırakılan tehdit notlarını gösteriyorlar. Fotoğraflarını çekiyorum ama ısrarla yayınlanmasını istemiyorlar.
Doğduğum ilçe Taşlıçay'da gittiğim kahvede siyaset konuşmaktan çekiniyor herkes. Köylerde tehdit ve baskıların had safhada olduğunu, bazı köylere AK Parti adaylarının giremediğini söylüyorlar. Ne üzücü ki bir zamanlar bu şehirlerde asker ve polisin tehdit ve korkutmasından bahsederlerdi, şimdi PKK/KCK onun yerini almış. HDP yetkilileri PKK tehdidinin yalan olduğunu, mesajların da AK Parti tarafından sahte olarak üretildiğini söylüyor.
AK Parti teşkilatını ciddi derecede korkmuş, kafası karışmış, motivasyonu düşmüş halde gördüm. Bence şehirdeki en önemli sorun, psikolojik üstünlüğün tamamen HDP tarafına kaymış olmasıdır. Kendilerinden emin, ne yapacaklarını biliyorlar.
AK Parti'nin ciddi hatası
HDP tam saha presle etnik kimlik siyaseti yapıyor. Kürt kimliği, Kürt ezilmişliği, Kürtlere yapılan baskı, asimilasyon seçimdeki resmi propaganda söylemleri. Bunun haricindeki ikinci söylem (üstü kapalı tehdit), HDP barajı aşmazsa çözüm süreci biter, büyük sıkıntılar yeninden başlar.
HDP ofisindeki partililer, bana çözüm sürecinde hükümetin hiç bir şey yapmadığını, tüm adımları HDP'nin attığını hararetle anlatıyor. Bu konuda yazdığım yazıdan bilmesem, gerçekten ben de inanacağım bu tutkulu propagandaya.
Bu propagandaya inanan ciddi bir kitle var. Buna karşın AK Parti ne yapıyor diye soruyorum, AK Parti teşkilatına ve milletvekili adaylarına. Şaşırtıcı bir şekilde sadece hizmet siyaseti anlattıklarını ve Kürt sorunu konusuna çok girmediklerini söylüyorlar. Kürt sorununda atılan adımları anlatan hiçbir broşür, afiş, video yok. Seçim konuşmalarında bu adımları anlatan da yok. Genel Merkez mi bunu yasakladı diye soruyorum, hayır diyorlar, zımni bir yasak algısı var kafalarında bence.
AK Parti'nin iki önemli adayı Abdullah Atalay ve Yılmaz Ensaroğlu, cesurca özeleştiri yaparak, kendi politikalarının yanlışlığını söylüyor ve son düzlükte hamle yapmaya hazırlanıyorlar.
AK Parti için şaşılacak durum
AK Parti oylarının çözüm süreci nedeniyle düştüğü söyleniyor, bunu gördüm. Erzurum'da AK Parti çözüm sürecinde Kürtlere çok yakın olduğu için milliyetçi oyları kaybediyor, Ağrı'da ise çözüm sürecinde bir şey yapmadığı ve Kürtlere uzak olduğu için, Kürt oylarını kaybediyor. Ortada bir tuhaflık, bir yanlışlık var. Her ikisi birden olamaz ama durum aynen böyle.
AK Parti Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt sorunu konusunda en önemli adımları atan partiyken, nasıl hiçbir şey yapmadı diye algılanır? Yine ülke bütünlüğü, ortak yaşam ve milli duygular konusunda bu kadar hassas bir parti, şehit cenazelerinin gelmesini engelleyen tek parti olarak nasıl tepki alabilir? Burada bir politika üretme ve bunun iletişimini yapma sorunu var sanırım.
Benim görüşüm, AK Parti'nin genel seçim kampanyasının haricinde, özel olarak Doğu ve Güneydoğu için, çözüm süreci eksenli ikinci bir kampanya daha yapmasıydı. Hem milliyetçi oylara ülkenin bölünmeyeceğini, hem de Kürtlere çözüm süreci için neler yapıldığı iyi anlatılmalıydı.
Köy ve ilçelerde tehdit ve baskı gören vatandaşların güvenliğini sağlamak devletin görevi. Bu konuda insanlara güven verecek somut, görünen adımlar atılmalı.
Van, Hakkari, Batman gibi bölgelerde durumun Ağrı'dan daha vahim olduğunu duyuyorum. 20 gün kaldı seçime. AK Parti bu bölgeye özel, ciddi bir atılım yaparsa durumu belki değiştirebilir. Aksi takdirde, Refah Partisi'nin ilk yıllarındaki azim ve hırsla çalışan HDP, buradan ciddi bir zaferle çıkabilir.
Ağrıdan ayrılırken, sıcaktan ve rüzgardan kavrulmuş yüzlere, tozlu caddelere, çorak topraklara bir kez daha bakıyorum. Bu şehrin makus talihi yüzünden hüzün ve burukluk hissediyorum.