AKP Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak'ın 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönlettiği "Uçaklar, helikopterler neden hazır duruyordu, önceden bir istihbarat mı aldınız?" soruları üzerine, "Hâlâ FETÖ'yü mazur gösterme ama Türkiye'nin meşru Cumhurbaşkanı'nı suçlama arayışı içindeler. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, MİT binasını Meclis'i bombalayanlar CHP Genel Başkanı'na tankların önünü açtılar. Bunu kimse sormasın mı? Kendilerinin bir kusuru yoksa şunu düşünsünler bunlar nasıl bizim yolumuzu açıyorlar" dedi.
CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, 15 Temmuz darbe girişiminin dördüncü yıl dönümü nedeniyle Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a konuya ilişkin sorular yöneltti. Öztrak, Erdoğan'a “Darbe öncesi Marmaris’te işin neydi? Uçaklar, helikopterler neden hazır duruyordu? Önceden bir istihbarat mı aldınız? Uçağa saat kaçta bindiniz? Bu hususları içeren muhalefet şerhimizin de içinde yer aldığı TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunu neden yayınlatmadınız?” sorularını sordu.
Partisinin MKYK toplantısının ardından açıklama yapan AKP Sözcüsü Çelik, Öztrak'ın sözlerinin kendisine sorulmasının ardından, Halen FETÖ'yü mazur gösterme ona mazeret üretme, tırnak içinde ona hafifletici sebep üretme ama Türkiye'nin meşru Cumhurbaşkanını suçlama arayışı içindeler. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, MİT binasını Meclis'i bombalayanlar CHP genel başkanına tankların önünü açtılar. Bunu kimse sormasın mı? Kendilerinin bir kusuru yoksa şunu düşünsünler bunlar nasıl bizim yolumuzu açıyorlar? Türkiye Cumhuriyeti devlet başkanı herhangi bir yerdeyken, uçak, helikopter kendisinin emrindedir. Bunların hazır ve nazır olması doğaldır. Cumhurbaşkanının her an korunmasından doğal bir şey olabilir mi? Devleti temsil edecek tek makamdır, orduların başkomutanıdır. Darbe girişiminden sonra bu ülkedeki darbe girişiminin neticilerini püskürtmek için alınan kararlara 20 Temmuz darbesi gibisinden bir yaklaşım ürettiler" ifadelerini kullandı.
Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Ayasofya'nın bütün özellikleri korunacak, daha iyi muhafaza edilecek"
"Ayasofya'nın evrensel bir anlamı var UNESCO'nun listesinde, acaba korunacak mı deniyor. Tabii ki korunacak. Yurtdışından, yurt içinden gelecek herkesin ziyaretinde açık olacak. Oradaki fresk ve ikonalar korunacak. Işıkla kapatılacak, namaz vakti bittikten sonra tekrar görülebilecek. Evrensel dünyanın kültürel mirasının ihtişamlı mirasçısı olan Ayasofya büyük bir mekan olarak bütün insanlığa yine görkemini göstermeye devam edecek.
Yunanistan 'Bu bize karşı, insanlığa karşı provokasyondur' diyor. Düşünebiliyor musunuz, Avrupa'da Atina'da camisi bulunmayan tek başkenttir. Bu konuda hiç konuşmaması gereken Yunanistan'dır. Sadece Ayasofya Camii değil, Sultanahmet, Süleymaniye, Zeyrek, kara surları alanları olmak üzere sit alanıdır. Bu kültürel miras listelerinden biz Ayasofya'nın kesinlikle çıkarılacağını düşünmüyoruz. Birileri bunu bizimle korkutuyorsa, kültürel miras listesiyle Ayasofya şereflenmez. O miras listesi Ayasofya ile şereflenir. Ayasofya'nın şereflenmeye ihtiyacı yoktur.
Yabancı devletlerin Ayasofya'yı camiye çevirdikten sonra ne kötülükler yapacağını içimizdeki siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler sayıp döküyor. Bu bir kimlik bunalımıdır, milletin sevinciyle sevinmekte fayda vardır. Milletimize tekrar hayırlı olsun.
CHP Genel Başkan Yardımcılarından bir tanesi 'Türkiye Libya'da iki taraf arasında arabulucu olmalıdır' diyor. Bir tanesi BM'nin meşru kabul ettiği Serrac hükümeti, Türkiye buna destek veriyor. Diğeri halkına toplu mezarları layık gören darbeci Hafter. Şimdi bu ikisi arasında nasıl arabuluculuk olacak. Türkiye Libya halkının geleceği adına destek vermeye devam edecektir.
Ayasofya'nın dini işleviyle ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığımız, kültürel işleviyle ilgili olarak Kültür ve Turizm Bakanlığımız çalışmaktadır.
"Fransa Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanımızı hedef alarak oradaki toplu mezarların üstünü örtemez"
Fransa'dan Libya politikasıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanımıza ve Türkiye'ye yönelik saldırıların sebebini biliyoruz. Orada bir oyun oynamaya çalıştılar. Kendilerine göre ince bize göre sinsi bir oyun oynamaya çalıştılar. Hafter'e verdikleri destek Libya halkına toplu mezar olarak gördü. Şimdi Cezayir'e yönelik yapmış oldukları bir jest işittik. Savaş ganimeti olarak el konulup, Fransa'ya götürülen Cezayirli mücahitlerin kafataslarını iade etmişler.
Cezayirli mücahitler bir direniş sembolü olmasın diye bunların kafataslarını Fransa'ya götürdüler, 170 yıl boyunca pespaye bir şekilde sergilediler. Bize göre ahlaksız bir jest olarak iade ediyorlar. Uyarılarımızın ne kadar doğru olduğu burada da ortaya çıkıyor. 170 yıl boyunca kendi toprağını savunan insanları defetmekten mahrum olan vahşi bir zihniyettir.
Vahşi zihniyetin Türkiye'ye eleştirileri kendilerine bu tarihi yaklaşımları hatırlatıyoruz. Her gelen özür dilemesi gerektiğini söylüyorlar ama yine aynısını yapıyorlar Libya'da. Burada Fransa'nın Türkiye'ye söyleyeceği hiçbir söz yok. Fransa Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanımızın meşru Serrac hükümetine verdiği desteği hedef alarak toplu mezarların üstünü örtemez.
Türkiye'nin bu konuda vereceği hiçbir hesap yoktur. Kendisinin sömürge geçmişiyle bir kez daha hesaplaşmasını hatırlatıyoruz.
"Hiç kimse kendi tembelliğini hükümetimiz üzerine atmaya çalışmasın"
Bu CHP'li belediyeler çalıştırılmıyor iddiasını anlamakta güçlük çekiyorum. Her belediye başkanı ben borçları ödeyeceğim, şu işleri yapacağım der. Onun projeleri olur. Belediye ile ilgili dersini çalışmış olması gerekir. Şimdi belediye başkanı olarak diyorlar ki, bu borçları bilmiyorduk. Siyasetçinin yeteneği hem bu borçları ödeyip, bu hizmeti yapabilmesidir. Bunun en parlak örneklerinden biri Cumhurbaşkanımızın belediye başkanlığıdır. Çökmüş, bitmiş bir belediyeyi devralmış, büyük projeleri kazandırmıştır. Adana'da belediye haczedildi deniyor. Bunu hükümet mi haczetmiş. Hükümetle ne ilgisi var. Belediye borcunu kabul etmiş, itiraz süreci, kamu zararı derken sonuç böyle olmuş. Belediye başkanının başka oturacak makamı yok muymuş, o da garip bir şey. Bunlar yanlış işler. Temel olan şudur vatandaşın önünde belediye başkanlarının hizmetle çıkması gerekir. Sürekli olarak bunların sözcüleri iktidar çalıştırmıyor diyor. Çalışmak isteyenleri kimse engelleyemez. Bakı hizmetle mi gündeme geliyorlar, siyasi polemiklerle mi gündeme geliyorlar? Ben kendim açımdan memleketi olduğu için bundan büyük üzüntü duyuyorum. CHP belediye başkanları 'biz çalıştırılmıyoruz' diye tweet atmış. Bu tablonun hiçbir yerinde hükümet yok. Borçlarını ödememişler, sonuçta firma hukuki yola başvurmuş. Belediye bu ödememeyi nasıl yapmış, buradaki kabiliyetsizlik nasıl ortaya çıkmış herkesin takip etmesi gereken bir şey. Çalışmak isteyen vatandaşın önüne hizmetle çıkar, hiç kimse kendi tembelliğini hükümetimiz üzerine atmaya çalışmasın.