AKP kurucularından Kemal Albayrak, iktidara ilişkin eleştirilerde bulundu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'ın aday olmaması gerektiğini ifade eden Albayrak, "Anayasa devletin temelidir. Anayasayı çıkartanlar buna uymaz ise çok vahim sonuçlar doğurur. Kanunlar kişi yararına, imtiyazlı sınıfı koruma amaçlı olamaz. Adaletsizlik şaibedir, yanlıştır. John Loce, 'Hukukun bittiği yerde diktatörlük başlar' der. Erdoğan'ın 3. kez adaylığı felaket olur, Türkiye'yi felakete götürür" dedi.
AKP'ye ilişkin, "Bugünlere geldiğinde işin olumsuzlukları öyle büyüdü ki saklansa da gözükmeye başladı. Bunu içte ve dıştaki istihbaratın da sergilediği yanlar oldu. Saklansa da işlenen yanlışlar uluslararası boyuta taşınca gizlilik ortadan kalkmaya başladı" eleştirisi getiren Albayrak, "Bugün baktığımızda inanmak istemiyorum ama kişisel zenginlik ülkenin menfaatlerinden taviz verme hususu konuşuluyor, bunlar aydınlatılmıyor" diye konuştu.
Albayrak, "Bugünün en acı hüznü, hukuki açıdan adaylık tartışma konusu ki o makam tamamen tarafsızlığını kaybetmiş tartışılır hale gelmiştir. Tevfik Fikret, 'Tabiatın sisi geçer ama yönetimin insana verdiği istibdat ve zulüm sisi geçmez' der. Bu haldeyiz" ifadelerini kullandı.
AKP kurucularından, eski Kırıkkale milletvekili Kemal Albayrak, Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu'nun sorularını yanıtladı:
Recep Tayyip Erdoğan 2 kez seçildi. Anayasaya göre 3. Kez aday olamıyor ama imalı da olsa aday olacağını geçelerde açıkladı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdi anayasa devletin temelidir. Anayasayı çıkartanlar buna uymaz ise çok vahim sonuçlar doğurur. Kamu hizmetinde olmayı amaç edindiyseniz yasalara uyarak bu hizmeti yapmak zorundasınız. Hukuk ve etik bunu gerektirir. Kanunlar kişi yararına, imtiyazlı sınıfı koruma amaçlı olamaz. Adaletsizlik şaibedir, yanlıştır. Erdoğan'ın 3. kez Adaylığı da büyük yanlıştır. John Loce, "Hukukun bittiği yerde diktatörlük başlar" der. Erdoğan'ın 3. kez Adaylığı felaket olur, Türkiye'yi felakete götürür.
Anayasa da her şey açık ama uygulayanın niyeti açık değil. Yasaların, yasaları yapanlara ve uygulayanlara uygulanmaması ayrıcalığı olmaz. Bizim en ciddi sorunlarımızdan birisi, çoğunu kendi başımıza yarattığımız sorunları, sorun olarak görmemek, ya da onları birer sorun olarak kabul etmemektir. Aday olmaması gerekir diyorum.
“İşlenen yanlışlar uluslararası boyuta taşınca gizlilik ortadan kalkmaya başladı”
Dün Erdoğan'ın ikinci kez cumhurbaşkanı seçilmesinin 3. yılıydı. Bu 3 yılı nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlk yıllar daha doğrusu toplum tarafından bazı özellikleri bilinmiyordu. Daha doğrusu dindar, demokrat, mazlum babası kimliği ön plana çıkıyordu. Olumsuzluklar pek bilinmiyor hatta bilinse bile tarafgirlik ve din algısıyla örtülüyordu. Algılar inandırıcı da olabiliyordu. Kamu kaynakları dağıtımı, takkeli kuran okumalar, fakir sofrası iftarlar, başörtüsü, icatlar gaz, uçak yapımı gibi hayali şeyler gerçekmiş gibi süre verilerek hedefle inandırılıyordu. Gizli eksi sırlarda şeffaf ve saydamlık olmadığı için bahşişçi basında yazmayınca güçle kamufle ediliyordu.
Ancak bugünlere geldiğinde işin olumsuzlukları öyle büyüdü ki saklansa da gözükmeye başladı. Bunu içte ve dıştaki istihbaratın da sergilediği yanlar oldu. Saklansa da işlenen yanlışlar uluslararası boyuta taşınca gizlilik ortadan kalkmaya başladı.
Artık kendi mahallesi de artık uyanmaya başladı. Korumaya bile ihtiyaç duymayan bir makam, güçle ihtiyaç duyulan bir makama dönüştü.
“Bugün baktığımızda inanmak istemiyorum ama…”
Bugün baktığımızda inanmak istemiyorum ama kişisel zenginlik ülkenin menfaatlerinden taviz verme hususu konuşuluyor, bunlar aydınlatılmıyor. "İnsan hangi zevkle günah işlerse zevk onu öldürür" der düşünür Musa Cerullah. Yanlış yolun yolcularını işledikleri günahlar yok ediyor. Önceden hizmet etme planı gösteriliyordu, şimdi ise hizmet edilme ve dokunulmazlıkla korunmak amacı güdülüyor. Üstelikte ortada atılan isnatların araştırılması dahi istenmeyerek, sanki tüm adı geçenlerin ileri sürülen iddiaları kabullenme gibi bir olay ortaya çıkıyor.
“O makam tamamen tarafsızlığını kaybetmiş tartışılır hale gelmiştir”
Bugünün en acı hüznü, hukuki açıdan adaylık tartışma konusu ki o makam tamamen tarafsızlığını kaybetmiş tartışılır hale gelmiştir. Tevfik Fikret, "Tabiatın sisi geçer ama yönetimin insana verdiği istibdat ve zulüm sisi geçmez" der. Bu haldeyiz.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.