Gündem

AKP'li Yavuz'dan ‘seçim usulsüzlüğü’ örneği: Silah ruhsatını vali yerine hademe imzalarsa o ruhsat geçerli olur mu?

17 Nisan 2019 10:56

AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, İstanbul'da devam eden seçim sürecine ilişkin açıklamalarda bulunuyor. Büyükçekmece ilçesi başta olmak üzere İstanbul'da 'organize usulsüzlük' yapıldığını ileri süren Ali İhsan Yavuz, silah ruhsatı örneğini verdi. 

"Geçenlerde bir arkadaş bu örneği verdi: Şimdi sen valiliğe gidiyorsun, silah ruhsatı alıyorsun, hademe diyor ki 'Ben imzalatırım'. Kişi, vali imzaladı sanıyor, polis çevirmesinde imzalanmadığı ortaya çıkıyor" diyen  Yavuz, "Silah ruhsatını vali yerine hademe imzalarsa o ruhsat geçerli olur mu?" diye sordu.

Seçim güvenliğine ilişkin olarak da konuşan Yavuz, "Bizim de bir parça kusurumuz olabilir, bence bir parça kusurumuz vardı"  dedi. İleri sürdüğü organize usulsüzlüklerin seçim günü yapıldığını belirten Yavuz, bunları fark edemeyeceklerini ifade etti. Yavuz, "Kesinlikle bizim fark edemeyeceğimiz, partilerin denetimine tabi olmayan ortamda bir takım kanunsuzluklar yapıldı" diye konuştu.

Ayrıca, bin 229 ölünün seçmen listesinde yer aldığını söyleyen Ali İhsan Yavuz, 2 bin 308 kısıtlı tespit ettiklerini belirtti. Yavuz, "Biz YSK bunları incelesin diye ileri sürüyoruz" dedi.

Ali İhsan Yavuz'un konuşmasından satır başları şöyle:

"Bir, maddi hataların düzeltimi cihetine gittik; iki, geçersiz oyların sayımını istedik; üç, bütün oyların sayımını istedik. 

"Öncelikle şu sayfayı bir görelim. 16 Nisan'dan sonra durdu, çünkü çok az sandık sayılıyor. Bakınız, gün gün aradaki farkın nasıl eridiğini gösterebilirim.

"Seçim günü fark edemeyeceğimiz bir takım kanunsuz işlemler yapıldı diyoruz. Kesinlikle bizim fark edemeyeceğimiz, partilerin denetimine tabi olmayan ortamda bir takım kanunsuzluklar yapıldı. Onları da elbette tek tek anlatacağız."

"CHP'yi ithaf etmiyorum ama bu iş CHP'ye yarasın diye yapıldı. Biz diyoruz ki organize usulsüzlük yapıldı. Seçim işleri yolsuzluğu yapıldı. Çok net, bunları bilerek söylüyoruz. Bakınız, göstermeden önce kanunu vurgulayalım; 298 sayılı yasanın 22. maddesi çok net ve açık. Bunu 24 Haziran'ın hemen öncesinde değiştirdik; 13.03.2018'de. Neden değiştirdik? Bundan önceki sistemde sandık başkanlarına ilişkin yer yer şikâyet geliyordu. Dört siyasi parti liste veriyordu ve bir de orası hazırlıyordu onu da kaymakamlık hazırlıyordu. Kaymakamlığın verdiği listeler işleme konuluyordu genellikle. 

"Çok ilginç"

"O zaman bunu ayıklamak hepimizin boynunun borcudur. Sandık başkanlarına ilişkin bir takım rakamlar vereceğim; bakınız, kamu görevlisi olmayan toplam görevli sayısı 19 bin 623’tür. 62 bin 560 kamu görevlisi görevlendirmemiz gerekirdi, bunların 19 bin 623’ü kamu görevlisi değil. Çok ilginç. Askeri personelleri getirmişler, kesinlikle yapmamaları gerekirken görev vermişler. Banka sandığına bağlı olanlar var. Belediye'de SKK'lı olarak çalışanlar, Bağkur'lular var. E bu şimdi doğru mu? Partiler ayrıca sandığa üye veriyor, onlardan bahsetmiyorum. Sandık Kurulu'na beş siyasi parti üye veriyor bir de memur üye var 6, bir de başkan var, 7. Biz seçim kurulunun görevlendirmesi gereken o iki kişiden bahsediyoruz.

"Bu örneği vermek istemezdim ama..."

"O örnek hafızamda, bu örneği vermek istemezdim ama dedi ki birisi 'Ben gittim valiliğe. Güvenlik sebebiyle silah ruhsatı istedim' dedi. Sonra valinin imzası diye oradaki hademe imzaladı ve bana ruhsat verdi dediler. Sonra emniyet beni çevirdi ve valinin olmadığı anlaşıldı. O silah ruhsatı alınır. Ve o adama derler ki sen gerçekten silah ruhsatı istiyorsan belgelerini yeniden hazırla. Kişinin kendisi imzalamıyor, seçmende sorun yok yani. Vali adına başkası imzalıyor ve bunun imzaladığı ancak polis çeviriminde ortaya çıkıyor. CHP diyor ki ruhsat var ne yapalım diyor. İmza yanlış birileri tarafından atılmış, doğru değil. CHP'nin yaptığı bu. Biz de diyoruz ki, bunun geri alınması gerekir, bunun yok sayılması gerekir. Seçimin iptaliyle yenilenmesi gerekir diyoruz. "

"Sayım döküm cetvellerinin 5 bin 388'i mühürsüzdür. 684'ü imzasıdır, 214 boştur, 498'i tanesi eksiktir. Bir seçimde bu kadarının olması mümkün müdür? Keşke CHP de bunu sorsa, hep birlikte bunun mücadelesini versek. Biz bunların olmaması için değişiklik yaptık."

"1229 kişi, ölü olmasına rağmen seçmen listesinde yer aldı."

"Durum o kadar vahim ki bu çok su götürür." 

"Burada tam kanunsuzluklar var, birçok açıdan var. Bu işin temelini teşkil eden sayım döküm cetvellerinin nasıl usulsüz, kanunlara ve genelgeye aykırı olduğunu ortaya koymaya çalıştım. Bir diğeri, bu her seçimde ileri sürülenlerden bir tanesidir. Her seçimde seçimin iptali için en fazla başvurulan yöntemdir. Bundan önceki seçimlerin hiçbirinde sandık başkanlarına bu kadar dayandırılan bir suçlama olmamıştır ve sayım döküm cetvellerine dayandırılan usulsüzlük olmamıştır. Bir de kısıtlıların listelerde yer alması meselesi. Bir CHP'li diyor ki, 'Kısıtlıların oy kullandığını nereden biliyorsunuz?' Biz YSK bunları incelesin diye ileri sürüyoruz. Her ileri sürdüğünüz doğru olmayabilir."

"Biz de YSK'ya ileri sürüyoruz ama önceki iki şey o kadar bariz ki. Bu yeterli değildir falan diyorlar da 'bu sandık başkanlarında böyle bir usulsüzlük yapılmamıştır' demiyorlar. İptal edilen şimdiye kadar dört yer var. Bu dört yer de bunlara dayandırılmıştır.

"Daha çok kısıtlıların oy kullanması söz konusu olmuş. Burada zikredilenler 2 bin 308 kısıtlı, mahkeme kararı var, bir de mahkeme kararı olmayan yüzde 40'tan daha fazla olan zihinsel engelliler var. O da başka bir iddiamız. Bunların içerisinde onlar yok. Onları tespit etmeye devam ediyoruz. 2308 kısıtlı tespit ettik." 

"Dördüncü başlık, kayıp oylar var. Ataşehir 2 bin 324-325 No'lu sandıklarda 8'er adet geçersiz oy yok. 4 adet normal geçerli oy yok. 2 bin 391 No'lu sandıkta 4 adet oy pusulası yok. Bunlar da daha açıldığı kadarıyla fark edilenler. Daha yüzde 10'u açıldı. 

"(Büyükçekmece hadisesi) Ne olmuş? Büyükçekmece belediyesindeki  Mehmet Özgün Samanlı adındaki bir işçi İlçe Nüfus Müdürlüğü'nde görevlendiriliyor. 28 Mart 2017'de. Bizim iddiamız şu, bu iş son anda başlatılmadı. 24 Haziran seçimleri öncesinde başlayan bir kurgu ve çalışma var. Bu işler adeta hukuksal bir tabir ile teamülen yapılmıştır. Bilerek, isteyerek, kurgulayarak yapılmıştır. 24 Haziran seçimlerinden önce başlıyor. Niçin 24 Haziran seçimlerinde değil de bu seçimlerde? 24 Haziran'da en fazla bir milletvekiline etki edebilirlerdi. Çok şey değişmiyordu. 'Ne kadar atımlık barut varsa hepsini burada kullanalım' diyerek tüm imkânlarını bugüne hazırladılar. Bunu sadece bir yerin kurgulaması mümkün değildir. Bu beyin takımının kimlerden oluştuğuna ileriki günlerde bakmakta fayda var.

"Gayri yasal oluşumlardan alınarak görevlendirilenler olduğunu düşünüyorum. Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilmiş birisinin kamu hizmeti dahi görmesi engelli olan hatta ve hatta bakınız kamu görevlisi KHK ile ihraç edilmesi sebebiyle mazbatası iptal edilenler oldu. Hatta diyor ki; ben burada bir tartışma daha başlatayım isterseniz. O da 298 sayılı yasanın 8. Maddesi; kamu hizmetinden yasaklı olanlar seçme hakkına da sahip değildirler diyor kanun. Şimdilik biz böyle bir iddiada bulunmadık ama oturup bunu da düşünmekte fayda var. YSK bu yönüyle de düşünmesi gerekir. Maddeyi okuyorum; “Aşağıdaki kişiler seçmen olamazlar: 1) Kısıtlı olanlar. 2) Kamu hizmetinden yasaklı olanlar.” Az önce kasıtlı olanlar listede var demiştim. Peki, kamu hizmetinden yasaklı olanlar için illa bir mahkeme kararı gerekir mi? Hayır. Böyle bir şeyin de fitilini ateşlemiş oluyorum. Önümüzdeki günlerde bunu da konuşacağız.

Soru - Cevap

CHP bu tablonun bu kadar vahim olduğunun farkında değil mi ki birkaç kere çağrı yaptınız?

“Biz CHP’nin bu işin içinde olmadığını düşünmek istiyoruz. CHP de tavrı ve tarzıyla bu işin içinde hissettirsin, göstersin istiyoruz. Ama CHP sadece İstanbul büyükşehir Belediye Başkanlığı‘nı almanın heyecanı içerisinde o da ayağına kurşun sıkıyor. Bu seçim güvenliği hepimiz için lazım.
Ben birileri bu işi şaibeli halde bırakalım, başka tartışmalarla zaman ve enerji kaybettirelim diye, Türkiye’nin bu kardeşlik unsurlarını bozmaya çalışanlar da bu işin içinde. CHP bugün İstanbul’u aldık diyerek o heyecan içerisinde bunları görebilecek halde değil. Buna gerçekten çok üzülüyorum. Bunları en fazla düşünmesi gereken ikinci parti, ana muhalefet partisi olması gerekir. Artık ana muhalefet partisi yok, ikinci parti olarak geçiyor. Bildiğimiz her şeyi söylemek durumunda mıyız? Onları önce bir damıtıyoruz, ona göre kamuoyuyla paylaşıyoruz.

'FETÖ' unsurları bu işin içinde mi?

Bu kadar şimdi biz hâlâ sistem, yani YSK’nın sisteminden kaynaklanan bir şeyi fark etmiş değiliz. Böyle bir iddiamız hiç olmadı. Bizim elimizdeki verilere baktığınızda YSK’nın yazılımından kaynaklanan bir şey görmedik. Sandık başkanlarından kaynaklanan ve o verilerin kasten YSK’nın sistemine yanlış girilmesi var. Ona atfettiğimiz bir şey henüz yok. Peki, ‘FETÖ unsurları bu işin içinde mi?’ Sorusunu konuşalım. Biz ilk günden beri konuşuyoruz, bir; o iki kişi FETÖ’den ihraç edilen bu sandık başkanı başında rol almıştır. İki, FETÖ’den ihraç edilen mahkûm olanların yakınları sandık başında olamaz mı? Yüzlerce kişi FETÖ’den ihraç edilenlerin birinci derece yakınları. O kadar şey üst üste nasıl gelir diye ben sormak istiyorum. Bu işte sanki onların aktif bir şekilde rol aldığını gösteren işaretler dolu.

"Fatih Portakal’ın başkasının oyununa gelmiş olabilir"

"O çerçevesinin dışında olmasına rağmen var. Bakınız, bir tane hadiseden bahsetmek istiyorum. Fatih Portakal bunu FETÖ unsurlarıyla aynı anda söyledim ama öyle bir ithamım yok, onu söylemiş olayım. Birçok yerde döndü bu, isim de verdim Fatih Portakal da bir video paylaşmış. Üzerine de ‘Pot üstüne pot kırmaya devam yani’ demiş ve benim bir videomu yayınlamış. Ben Fatih Portakal’ın da başkasının oyununa gelmiş olabilir diye düşünüyorum. Neden? Bu video çok açık bir video. Olana bakın, bir de yansıtılana bakın. Önce olana bakalım. Çok açık, bütün kameralar orada, ben basın açıklamasında bulunuyorum, sonra aşağıya iniyorum, aşağıya indikten sonra basın mensupları bana bazı şeyler soruyor, verirken bakıyorum ki bazı basın mensuplarına konuşuyorum ama bir kısmı öbür tarafta kalmış. Özür diliyorum diyorum ki, sadece bir kısmına has bir şey açıklamayayım bu çok doğru gelmedi bana. Tüm kayıtlar ortada şu anda. Benim kendi yaklaşımım. Arkadaşlar özür dilerim ya ben sadece farkı söyleyip gidecektim’ dedim. Bizim elimizde hazırladığımız daha çokça bilgi var dedim. Diğer arkadaşlara karşı nezaketsizlik oluyor dedim döndüm gittim. Allah aşkına bunda ne var. Sanki biz düzmece bir takım belge hazırlıyoruz gibi yansıtmanın anlamı ne? Ve bunu Fatih Portakal da alıntılıyor ve aynı şekilde yansıtıyor. Bunu FETÖ unsurları önce hazırladı, sonra pişirdi, sundu. Aklım durdu adeta. Olan ortada isterseniz bunların videosunu sadece o kısmını değil tamamını alın. Ben her kesin önünde gülüp geçiyorum. FETÖ unsurları bunu pişiriyor sunuyor. Pes doğrusu.

"Odak büyükşehirde, ilçeyle uğraşamadılar"

"Ben seçim işleri dışında çok alanda uğraş vermedim. 2002 yılından beri AK Parti içinde bu işler içindeyim. Hukukçuyum ve bütün işlerin bunlar içinde geçti. Aklım almıyor bazı şeyleri. 39ilçenin 39’unda da, başında en hâkim hakimler bulunuyorken nasıl olur da bu kadar kanunsuzluk yapılır? Ama benim bir cevabım var, hepsi muhtemelen seçim kurulu başkanlarından kaynaklanmıyordur; onları kandıran, yanıltan bir takım unsurların olduğunu söylüyorum. Bu bütün ilçelerde var dedik, peki siz ilçelerde iptalini istediniz mi? Çok ilginç şeyler yakalıyoruz. Daha çok geçersiz oylar ilçe belediyelerine ilişkin olur büyükşehirlerde. İlçe oylarına kıyasla geçersiz olan oy sayısı büyükşehire ilişkin 31 bindir. Bu nasıl oldu? Bizim yaklaşımımız şu; odak büyükşehirde, ilçeyle uğraşamadılar. Enerjimizi bir tarafa kanalize edelim ve bir sonuç çıkaralım dediler. 

"57 sandığın yeniden sayılması bizim ne kadar haklı olduğumuzu gösteren yeni veriler ortaya koydu"

"YSK son kararı veriyor, vardır bir bildiği. 57 sandığa çıktı da ne oldu? Gördük ki o sandıkların içinde usulsüzlükler, maddi hatalar var. Biz o günden sonra daha güçlü elimiz. Biz sayımda bu belgelerin hiçbirini sunmadık. Biz dedik ki bu kadar şey var artık bunları bir sayalım dedik. Biz olağanüstü itiraza giderken yenilerini ekledik. Orada da verilen kararla bizim ne kadar haklı olduğumuzu gösteren yeni veriler ortaya çıktı.

"CHP neden yeni kurguladıkları sistemden hiç bahsetmedi?"

"Seçmen kütükleri Iğdır içtihadından bahsedildi. Bu güne kadar olanlar Büyükçekmece’de olanlarla aynı değildir kesinlikle. Bugün Büyükçekmece’de olan bugüne kadar olan seçmen taşıma yolsuzluğuyla aynı değildir. Umuyoruz ki YSK burada aynı şekilde davranmayacaktır.

"Yine YSK’nın bu içtihadı var ve aynı değildir diyorum. YSK’nın daha net içtihatları var. Bu kadar anlatıyorum. Biz açığız. Bize mesajlar geliyor. İlk etapta size çok fazla inanmamıştık. Bu sadece seçim kaybedildi diye bir gerekçe, bir bahane üretiliyor diye sanmıştık. Ama pes doğrusu bu kadarı olmuş mu?  Bir de siz belgeden bahsediyorsunuz. Ama CHP’nin ileri gelenleri çıkıyor o öyle değildir, bu böyle değildir diyor. Kaftancıoğlu diyor ki, ‘Islak imza olmasa atı alan Üsküdar’ı geçerdi.’ Bir soru sorayım o zaman, CHP, adil seçim sistemini hem de platformunu 24 Haziran seçimlerinde kanuna aykırı şekilde kuran CHP, neden böyle diyorum; iki şeyden. Bir, ortamı dinleyebilecek bir yazılım yaptılar, suçtu o. Bunu uyguladılar, ben bununla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulundum. Böyle bir yazılımı bizim teknik elemanlar ortaya çıkardı. İki, oy veren CHP’liler geldi, oyu nereye verdiğini sisteme yansıttı. Bu da seçim suçudur. Bu iki şeyi yapmalarına rağmen akşamı görmeden sistem patladı. Ben soruyorum, neden yeni kurguladıkları sistemden hiç bahsetmediler, ve oradan hiç bilgi aktarmadılar? Ben CHP’nin elinde ıslak imzalı sayım döküm listesinin olduğunu düşünmüyorum.

"Kimin ne yaptığını da biliyoruz"

“Bakınız, ben hukukçuyum. Hayatım da seçim işleriyle geçti,. Ne yaptığımızı biliyoruz. Kimin ne yaptığını da biliyoruz. Dedikleri gibi ıslak imzalı belgeleri yok. Biz suç duyurusunda bulunacağız. Biz olup biteni, yazılanı, çizileni, yapılanı net bir şekilde takip ediyoruz. Acele etmeyin. Bulunacağız. Biz başkaları gibi günü geçirelim diye bir süreç işletmiyoruz.

"(YSK'nın verdiği mazbata iptal kararı) Kanunu okudum. YSK’nın kararını söylüyorum, nerede seçimin iptali kararı verilmişse tutanağın iptali kararını verdik. Biz de YSK’ya başvurduğumuz için, dedik ki bizim belgelerimiz güçlü, siz bir süre bunu bekletin ondan sonra da karar verin. Mantıklı bir talepte bulunduğumuzu düşünüyoruz. İptal edilirse vermeyiniz anlamına gelen bir makul talep. Kararı verecek olan mercilerindir.

"Çift pusula verildiği, bazı yerlerde iki belediye pusulası verildiği, başka partilere mühür vurularak pusula verildiği söylentileri geldi kulağımıza. Bize aktarılan bilgiler var ama net kayıtlarımız olmadığı için bir şey söylemiyoruz. Bunları ispat etmemiz gerekiyor onun için biz onları girmedik.

"Biz müşahitlerimizle görüştük, ben de bizzat telefonla görüştüklerimiz de var, organizasyon içerisinde yer almış bir müşahitimizi görmüş değiliz. İmzayı eğer önceden attırdılar, sonra o kargaşada ne geçtiler göremedik diyenler var.