T24 - Reefrandum sonuçlarının açıklanmasıyla birkez daha gündeme gelen ülke yönetimindeki muhalefet partilerinin etkili siyaset izleyemememeleri kamuoyunda AKP'nin siyaset sahnesinde daha uzun yıllar kalabileceğinin sinyallerini verdi.
‘Başkan Baba’ size 2022’ye kadar Çankaya’dan el sallarsa?
Sekiz yıl geçti, Ak Parti iktidarda. Böyle giderse, yani Türkiye’de muhalefet boşluğu doldurulamazsa, Tayyip Erdoğan’la partisi bir sekiz yıl daha bu ülkeyi yönetir.
Uzak bir ihtimal değil.
Muhalefet dökülüyor.
Özellikle CHP yıllardır geniş kitlelerin ilgisini çekecek, güven verici bir Türkiye projesi ortaya koyamadı.
Baykal’ın CHP’si sadece bağırıp çağırmakla yetindi, o kadar. Siyaseti bu kadar basite indirgedi, sıradanlaştırdı. Böylece partisini iktidar alternatifi olmaktan fena halde uzaklaştırdı.
CHP’nin bu perişanlığı eğer düzelmezse, Tayyip Erdoğan 2011 genel seçimlerini de tek başına aldıktan sonra, 5’er yıldan iki dönem de Başkan olarak Çankaya’da oturabilir.
Soruyorum:
Tayyip Erdoğan’ı Türkiye’nin başında 2022’ye kadar Başkan Baba olarak görmek ister misiniz?..
Bu soruyu, son sekiz yılı Tayyip Erdoğan’la partisine lânet yağdırmakla boşa harcamış olanlara sormak istiyorum.
Bu soruyu, ‘demokrasi dışı tertipler’le Ak Parti’yi yıkmak isteyenlere, bu tezgahlara 2000’li yıllarda ‘alet olanlar’a sormak istiyorum.
Bu soruyu önce irtica, sonra sivil dikta bağırışlarıyla Erdoğan’ı, Ak Parti’yi ‘demokrasi dışı’ göstermek isteyenlere sormak istiyorum.
Bu sorunun muhatapları arasında askerden, yüksek yargıdan, akademiyadan, işdünyasından, ‘beyaz Türkler’den, CHP’den ya da medyadan olanlar var.
Sabah akşam suçladılar.
Lânet yağdırdılar.
Kapalı kapılar arkasında oyun içinde oyun kurdular.
Sonuç?..
Yüzde 34’den yüzde 47’ye...
Şimdi de yüzde 58...
Ve hayal kırıklığı!
Kaçıncı kez yaşanıyor bu.
Ne yapmalı?
Oysa öfkelenmek, bağırıp çağırmak yerine iki şeyi yapabilirlerdi:
(1) Ak Parti neden kazandı, niye kazanmaya devam ediyor?
(2) Ak Parti’ye karşı demokratik bir iktidar alternatifi nasıl oluşturulabilir, muhalefet boşluğu nasıl doldurulur?
İkisini de yapmadılar, daha doğrusu yapamadılar.
Çünkü bir çoğunun sığlığı buna elvermedi.
Çünkü ezberleri, Türkiye’de yaşanmakta olan ‘değişim’i anlamalarını engelledi.
Çünkü, beyinlerini bir takım sloganların, klişelerin emrine verdikleri için, “Laiklik elden gidiyor!”, “Korku İmparatorluğu geliyor!” bağırışlarını etkili siyaset sandılar.
Olmadı.
Bu kez yüzde 58 çıktı sandıktan...
Lütfen oturup biraz düşünün.
Yoksa ‘zaman tüneli’nde kalacaksınız, yitip gideceksiniz.
Gerçekten ‘Batılı’ysanız, kendinizi ‘Batılı’ sanıyorsanız, o zaman oturup olan biteni sorgulayın.
Ezberlerinizi sorgulayın.
Ak Parti, Türkiye’de nasıl bir ‘dönüşüm’ün ürünüdür? (*)
Sorun kendinize!
Ezberlerinizin, klişelerinizin, kalıplarınız dışına çıkmayı deneyin.
Bir zamanlar bu ülkede daha çok solun, sosyal demokratların sahip çıkmaya çalıştıkları demokrasiyle ilgili değerleri, askercilik ya da darbecilik karşıtlığını, AB yolunu nasıl oldu da, 2002 sonrası Erdoğan’la partisi sahiplendi?
Bu soruyu ne kadar kurcaladınız?
Yaşanan değişimin bir aldatmaca, bir ‘gizli gündem’ maddesi olmadığını, aslında İslamcı siyaset geleneğinden gelenlerin, kendi hayatlarında yaşadıkları acı tecrübelerin de etkisiyle özellikle Soğuk Savaş sonrası nasıl değişmeye başladılar sorusuna da biraz zaman ayırın.
Çünkü Ak Parti’yi okuyamadan, Ak Parti’yi doğru dürüst yerli yerine oturtmadan alternatifini yaratamazsınız. Sadece hayal kırıklıklarınız devam eder gider.
Bir yandan Erdoğan’la Ak Parti’yi okumak, öte yandan yeni bir iktidar alternatifi yaratarak ‘muhalefet boşluğu’nu doldurmak olmalı bir numaralı gündem maddeniz.
Bunu başarmak, Türkiye’nin önünü daha çok açar.
Gidiş iyiye doğru
Türkiye kötü gitmiyor.
Ekonomi ikinci çeyrekte yüzde 10.3 büyüdü. Çin’le birlikte G-20’nin zirvesine çıktık.
Batı basını referandum sonucunu genel olarak demokratikleşme yolunda ileri bir adım olarak yorumluyor.
Avrupa Birliği Komisyonu, anayasa değişikliğinin Türkiye’de demokrasi ve temel özgürlükleri güçlendireceğini açıkladı.
Bunlara sakın dudak bükmeyin.
Dudak bükmek yerine, oturup Türkiye’nin önü daha fazla nasıl açılır diye kafayı çalıştırın.
Demokrasi, hukuk devleti, ekonomik büyüme, kalkınma, Kürt sorununda çözüm öyle değil, asıl böyle olur diye, biz daha iyisini biliriz diye, somut projeler çıkarın ortaya...
Eğer böylesini yapabilirseniz, Türkiye’de muhalefet boşluğu dolar ve ‘demokratik istikrar’la birlikte bu ülkenin önü çok daha fazla açılır.
Yoksa Başkan Baba 2022’ye kadar Çankaya’dan size el sallayabilir.
Hani derler ya, bizden söylemesi...
Hasan Cemal (Milliyet /16 Eylül 2010)