RTÜK Başkanı Zahid Akman, Kocaeli Üniversitesi'nde atölye çalışmalarına katıldı.
Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü öğrencilerine yönelik atölye uygulamaları çalışmasına katılan Zahid Akman, Türk insanının günde ortalama 5 saatini televizyon karşısında geçirdiğini belirterek, bu sürenin ''boş zaman'' diye tabir edilen zaman diliminin tamamını kapsadığını söyledi.
Ülkedeki eğitim düzeyinin düşüklüğünün dikkate alınarak kitle iletişim araçları ve bunları yönetenlerin sorumluluklarının düşünülmesi gerektiğini belirten Akman, oldukça ağır bir sorumluluk yükünün altında bulunan yayıncıların iletişim alanında özgürlüğünün güvence altında olmasının önemine değindi.
''RTÜK'ün bağımsız olması, kamudan doğrudan ilişkili olmadan faaliyet göstermesinin altında yatan gerçek, özellikle yayıncılarımızın iletişim alanındaki özgürlüklerini teminat altına almak içindir'' diye konuşan Akman, RTÜK olarak yayın kuruluşlarının ifade özgürlüklerine herhangi bir halel gelmeden, onları baskıya tabi tutmadan kamunun ihtiyacını karşılayabilecekleri bir yayın ortamı oluşturmak amacıyla önemli faaliyetler yaptıklarını anlattı.
Öncelikli görevlerinin ''denetim'' olduğunu belirten Akman, şunları kaydetti:
''Denetim yaparken, yayın hayatına kamuya faydalı hizmet amacıyla başlayan bazı kuruluşların, özellikle en korumasız kesim olan çocuklarımızın olumsuz etkilenmesine neden olabilecek yayınları yapmaktaki pervasızlıklarını önlemek için müeyyideler uyguluyoruz. Bu, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanunun ile RTÜK'e verilen bir görevdir.''
Medya okur yazarlığı
Çocukların yayınlardan olumsuz etkilenmemesi amacıyla ''Akıllı İşaretler'' uygulamasına geçildiğini hatırlatan Akman, bu işaretler sayesinde hangi izleyici kitlesine yönelik, ne tür içerikte yayın yapıldığına ilişkin bilgiler bulunduğunu ve bunun da yayıncıların sorumluluk yükünü dağıttığını, ''akıllı işaretler''in, yayıncılardan çok ebeveynleri sorumluluk almaya teşvik ettiğini bildirdi.
Çocukları zararlı yayınlardan korumak için yürüttükleri başka bir çalışmanın da seçmeli ders olarak verilen ''Medya Okur Yazarlığı'' dersi olduğuna değinen Akman, şöyle devam etti:
''Medya okur yazarlığı dersinin yalnızca öğrenciler için olması tek başına yeterli değildir. Yetişkinler, iletişim alanına ilgisi olanlar için de internet adresimizde medya okur yazarlığıyla ilgili özel bir bölüm oluşturduk. Burada kitle iletişim araçlarından nasıl yararlanılacağı ve bu araçların nasıl kullanılacağı konusunda ciddi dokümanlar var. Yetişkinlerimiz de buradan bu bilgileri alarak kullanabiliyor.
Bir önemli çalışma da yayın kuruluşlarının özgürlüklerini koruma noktasında ve özdenetimi gerçekleştirmeleri noktasında yapıldı. Özellikle görsel ve işitsel medyada etik ilkeleri belirleyerek, bu ilkelere uyulmasını temin eden bir sözleşmenin tüm ulusal yayın kuruluşlarınca imzalanmasını sağladık.''
Akman, yayın kuruluşlarının özdenetimlerini sağlamaları açısından yaptıkları bir önemli çalışma kapsamında da ''ombudsman'' denilen izleyici temsilciliği müessesesi oluşturulduğunu kaydetti.
Televizyonlarda görev yapan izleyici temsilcileriyle zaman zaman biraraya gelerek RTÜK'ün hangi tür içerikler söz konusu olursa yaptırım uyguladığına ilişkin eğitimler yaptıklarına işaret eden Akman, şu bilgileri verdi:
''İzleyici temsilciliği müessesesini oluştururken, her yayın kuruluşunun bir denetim hafızası olsun, bu hafıza gelecek kuşaklara, o kuruluşta ilerki dönemlerde çalışacak yayıncılara örnek oluştursun istedik. RTÜK ve kamuoyunun beğenilerinin, beklentilerinin, arzu ve eleştirilerinin hangi konularla ilgili alanlarda yoğunlaştığının bilgisinin her kuruluşta bulunması amacıyla bu temsilcilikleri hayata geçirdik. Bu da son derece önemli. Bir çağrı merkezi oluşturduk, bu sayede Türkiye'nin dört bir yanından izleyiciler 444 1 178 numarasını çevirerek içeriklerle ilgili rahatsızlığı ya da beğenisini dile getirebiliyor ve bunlar arşivleniyor.''
20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren iletişim ve yayıncılık alanında kullanılan teknolojilerde çok hızlı ve önemli gelişmeler yaşandığına dikkati çeken Akman, analog yayınların yerine karasal sayısal yayına geçmenin hazırlıklarını sürdürdüklerini, 2014 yılında tamamlanması planlanan bu süreç sonunda Avrupa ülkeleriyle eşzamanlı olarak sayısal yayına geçişinin mümkün olabileceğini dile getirdi.
Deniz Feneri davası
Öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Akman, bir öğrencinin, basının sindirilmek istendiğini ileri sürerek, kimi kanal ve yayın gruplarına yönelik cezaların artmasının bunun göstergesi olduğu eleştirisi üzerine şunları kaydetti:
''Bir kanala ilişkin, Deniz Feneri davası yayınlarıyla ilgili mahkemeden 6 tekzip kararı aldım. Bu kanal tekzipleri yayınlamadı ve RTÜK olarak tekzip yayınlamadığı için 3 gün süreliğine reklamsız yayın cezası verildi. Bu, o kanala yönelik bir ceza değil, yasaların belirlediği çerçeveler doğrultusunda her televizyon kanalına uygulanabilecek bir cezadır. Deniz Feneri davasına ilişkin 7 aydır benimle ilgili söylenmeyen kalmadı, ama buna rağmen ifadem dahi alınmadı. 'RTÜK Başkanlığı'ndan istifa et' diyorlar. Neden edecekmişim? Bürokrasiyle sonradan tanıştım, RTÜK Başkanlığı öncesinde ticaretle uğraşıyordum. RTÜK Başkanlığı ile bu konunun ne alakası var. 4 yıllık başkanlık dönemimle ilgili birşey söyleyemiyorlar.''
Öte yandan Akman'a, okulun girişinde ''Deniz Feneri'nden gelen paralarla kaç şirket kurdun?'' biçiminde seslenen öğrenci, üniversitenin özel güvenlik elemanlarınca uzaklaştırıldı. (AA)