Fransa’nın başkenti Paris’te Charlie Hebdo mizah dergisine düzenlenen ve 12 kişinin hayatını kaybettiği terörist saldırıyı bugünkü köşesine taşıyan Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, “Sen İslam dini ile dalga geç.. Hz Peygamber’i komik çizgilerle küçümse, tahkir et.. Hatta yayın çizginin hemen hemen tamamını, ‘insanları tahkir etme’ üzerine inşa et! ‘Yapmayın etmeyin, bu yol yol değildir’ diyerek uyarıda bulunanlara, ‘zırt erenköy’ diyerek dikkate alma!.. Sonra başına bir olay gelince, benim onu kınamamı bekleyin. Yok öyle üç kuruşa beş köfte!” dedi.
Karahasanoğlu yazısında şu ifadelere yer verdi:
Aslında olması gereken ne?
Kimsenin kimseyi öldürmediği bir dünya..
Ama kimsenin kimseyi tahkir de etmediği bir dünya..
Bir bölgesinde milyonlarca insan kanının bedava olduğu, diğer bölgesinde ise, tek bir insanın kılına zarar geldiğinde, gözlerin şaşılaşmadığı bir dünya..
“Dünya, beşten büyüktür” diyenlerin ayak oyunları ile devredışı bırakılmak istenmediği bir dünya..
Varsanız bu “dünya”ya..
Birlikte yürüyelim..
Yoksanız..
Kimse sizin, “konu mankeni”niz değil!
Bizde binler ölürken, katiller ile siz kolkola gireceksiniz.
Sizde üç kişi ölünce, biz “kınama” yayınlayacağız..
Yok böyle bir “dünya”!
Ali Karahasanoğlu’nun Yeni Akit gazetesinin bugünkü (8 Ocak 2015) nüshasında yayımlanan, “Fransa’daki olayı kınayalım mı?..” başlıklı yazısı şöyle:
‘Fransa’daki olayı kınayalım mı?..’
Fransa’da, (sık sık İslam dini ile de dalga geçen) mizah dergisine baskın yapılmış.
12 insan ölmüş.
Bu olay hakkında ne düşünüyorum?
İlk soru: “Böyle bir eylemin içinde olmayı hiç düşünür müsünüz, aklınızdan böyle bir eylem hiç geçti mi?”
Cevabım net: “Hayır..”
Bir soru daha: “Sizin sözünüzü dinleyecek birisi, böyle bir eylemin içinde olmak istediğini söylese, ‘onay’ verir misiniz?”
Cevabım yine net:
“Hayır..”
Tekrar sorsalar: “Böyle bir eylem tarzı, güzel olmuş mudur?”
Cevabım şu: “Hayır..”
“Son soru, bu eylemi kınıyorsunuz değil mi?”
Cevabım:
“One minute..”
•
Cevabım niye “One minute?”
Sen İslam dini ile dalga geç..
Hz Peygamber’i komik çizgilerle küçümse, tahkir et..
Hatta yayın çizginin hemen hemen tamamını, “insanları tahkir etme” üzerine inşa et!
“Yapmayın etmeyin, bu yol yol değildir” diyerek uyarıda bulunanlara, “zırt erenköy” diyerek dikkate alma!..
Sonra başına bir olay gelince, benim onu kınamamı bekleyin.
Yok öyle üç kuruşa beş köfte!
•
Mısır’da halk gösterisi sırasında, eli kanlı teröristler, çoğu hedef gözetmeksizin açtıkları ateşle, 3 binden fazla insanı öldürdüler..
Hangi biriniz, kapı kapı dolaşıp: “Bu olayı kınıyor musunuz” dediniz?
Hiçbiriniz..
Bireysel olarak da..
Devletler olarak da..
Bir gecede, 3 binden fazla insanın öldürülmesine, bu dünyada kim, ne tepki verdi?
O katliamın sorumlusu kimdi?
Darbeci general Sisi..
Sisi’yi, Fransa kınadı mı?
Kınamadı..
Tam aksine, Fransız Cumhurbaşkanı ile kolkola girip resim verdiler..
Şimdi benden ne istiyorlar?
Mısır’daki katliamın üçyüzde biri oranındaki bir ölümlü olayı kınamamı..
Ben de onlara, “one minute” diyorum..
Haksız mıyım?
•
“Dergi çalışanlarının, Mısır’daki olayla ne ilgileri var?” diyecekler..
Biz de bir şey demedik.
“Ben o eylemin içinde olmam” dedim.
Yapmak isteyen bana sorsa, “(yap) demem” dedim..
Ama, işlediğiniz günahları adeta temize çıkartırcasına.. Kendinizi pir-ü pak göstermeye kalkarsanız.. Hiçbir hatalı işiniz yokmuşçasına, kendinizi masummuşsunuz gibi göstermeye kalkarsanız..
“ O kadarı da fazla” deme hakkım yok mu benim?..
•
Irak’ta.. Pakistan’da.. Afganistan’da..
Hemen her hafta..
Şu meydanda, o parkta, bu sokakta..
Hatta camide, türbede..
Çoğu Batı menşeli patlayıcılarla 30-40 Müslüman birden ölürken..
Herkes günlük hayatına devam edip.
Batı ülkeleri hangi Müslüman ülkeye, hangi silahı satmanın kirli planlarını yapmaya devam ederken..
Ortadoğu ülkelerinin yeraltı zenginlikleri üzerinden, Batı ülkeleri birbirlerine racon kesip, “Ben daha fazla pay alacağım, sen daha az alacaksın” kavgaları yaparken..
O kavgalar yüzünden, Müslümanların kanları, oluk oluk akıtılırken..
Herkes uyuyup...
Fransa’da tekil bir olay yaşandığında..
Sabahtan akşama kadar, başımız şişirilecek kadar yoğun şekilde gündem oluşturulursa..
Bizim de, “pardon” deme hakkımız olmaz mı?
•
Fransa’da “12 kişi öldü” diye, adeta Müslümanları hedef göstererek, “Fransa’nın 11 Eylül’ü” yorumu yapan, bizim mahalledekilere ne diyelim?
Bre ahlaksızlar, İslam coğrafyasında milyonlar ölüyor..
Elan ölmeye devam ediyor..
Siz “Irak’ın 11 Eylül’ü.. İran’ın 11 Eylül’ü.. Suriye’nin.. Afganistan’ın.. Pakistan’ın 11 Eylül’ü”nü bir türlü ilan etmiyorsunuz da, nasıl bir ahlaksızlık içindesiniz ki, elin gavurunun avukatlığına soyunup, Müslümanlar aleyhine kışkırtıcılık yapıyorsunuz?
ABD’nin “11 Eylül”ünü gördük..
“11 Eylül” bahanesi ile, Müslümanları nasıl tahkir ettiklerini yaşadık..
11 Eylül’ü gerekçe gösterip girdikleri Irak’ta kaçyüzbin Müslümanı öldürdüklerini gördük..
Şimdi bir de, Fransa üzerinden, hangi İslam ülkesine girilip, yüzbinlerce Müslümanın öldürülmesini istiyorsunuz?
Ki, 12 kişinin ölümünü, “Fransa’nın 11 Eylül”ü ilan ediyorsunuz!
•
Aslında olması gereken ne?
Kimsenin kimseyi öldürmediği bir dünya..
Ama kimsenin kimseyi tahkir de etmediği bir dünya..
Bir bölgesinde milyonlarca insan kanının bedava olduğu, diğer bölgesinde ise, tek bir insanın kılına zarar geldiğinde, gözlerin şaşılaşmadığı bir dünya..
“Dünya, beşten büyüktür” diyenlerin ayak oyunları ile devredışı bırakılmak istenmediği bir dünya..
Varsanız bu “dünya”ya..
Birlikte yürüyelim..
Yoksanız..
Kimse sizin, “konu mankeni”niz değil!
Bizde binler ölürken, katiller ile siz kolkola gireceksiniz.
Sizde üç kişi ölünce, biz “kınama” yayınlayacağız..
Yok böyle bir “dünya”!