Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası Akıncı Üssü'nden Çankaya Köşkü'ne gitmek isteyen ancak helikopterinin kalkmasına izin verilmeyen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk'ün üste görevli askerlerle yaptığı telefon konuşmaları ek klasörlere girdi.
Akın Öztürk, 18 Temmuz'da tutuklanmış, ifadesinde "Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'laydım, failleri hatadan döndürmeye çalıştım" demişti.
Milliyet gazetesinin haberine göre Eskişehir Hava Savunma Komutanı Korgeneral Nihat Kökmen de ifadesinde o günkü telefon konuşmalarını anlattı:
“Dişli aradı, Akın Paşa’ya müsaade etmemizi istedi. Daha sonra telefonda Genelkurmay Başkanı bana ‘Nihat, Akın - Yaşar konusunu çözün’ dedi...”
Akıncı davasının ek klasörlerindeki bilgilere göre 15 Temmuz darbe girişiminin yönetildiği Akıncı Hava Üssü’nde rehin tutulan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, 16 Temmuz sabahı yanında darbeci eski Tümgeneral Mehmet Dişli ile birlikte saat 08.26’da Çankaya Köşkü’ne geldi. Eski YAŞ üyesi Orgeneral Akın Öztürk ise kendi ifadesine göre, Akar’ın talimatıyla üsste kaldı.
Ancak iddiasına göre Akar’ın “Sen burada kal, ben seni helikopterle aldırırım” dediği Öztürk, helikopter gönderilmeyince kendisi bir helikopterle Çankaya Köşkü’ne gitmeye çalışmış, helikoptere ateş açılması ve helikopterin de kalkamaması üzerine üstte görevli askerlerle yaptığı telefon görüşmeleri basına yansımamıştı. İşte bu görüşmeler, davanın ek klasörlerinde şu şekilde yer aldı:
"Başbakan'ın emri var"
- Akın Öztürk: Ali F-4’ler Ankara’nın üzerinde dolaşıyor.
- Başçavuş Ali: Evet komutanım.
- Öztürk: Sizin kontrolünüzde değil mi bunlar?
- Ali: Evet komutanım.
- Öztürk: Şimdi şöyle, ben Nihat Paşa ile görüştüm. Başbakan ve Genelkurmay Başkanımızın emri var. Buradan bir helikopterle Başbakanlığa gitmek durumdayız biz, yanımda 2. Başkan filan var. Onu alacağım, tamam mı hayatım. O nedenle uçaklara talimat vermeniz lazım bizim geçişimize müsaade etsinler.
- Ali: Komutanım şu anda mevzi komutanımız operasyonda kendisini telefona verebilirim.
- Öztürk: Ver, ver ver hayatım ver.
- Albay Yalçın: Albay Yalçın.
- Öztürk: Bu olaya müdahale etmek için buraya geldim.
- Yalçın : Evet komutanım.
- Öztürk: Genelkurmay Başkanı’nı sabah bir helikopter ile gönderdik.
- Yalçın: Evet komutanım.
- Öztürk: Ben buradaki işleri derdest edip onun bulunduğu yere gidecektim, Başbakanlığa gidecektim.
- Yalçın: Evet komutanım.
- Öztürk: O Nihat Paşa’yı, BHM’yi filan aramış böyle böyle, müsaade edin gelsin diye. Fakat biz iki kere teşebbüs ettik ikisinde de ateş ettiler bize.
- Yalçın: Evet komutanım.
- Öztürk: Şimdi buna ihtiyaç var, bir helikoptere müsaade etmeniz lazım buradan. Buradaki sorumluların müsaadesini alırsam 2. Başkan, Genelkurmay 2. Başkanı’nı da alıp götüreceğim.
- Yalçın: Anladım komutanım.
‘Rapor var götüreceğim’
- Öztürk: Aynen böyle bak, Başbakan da Genelkurmay Başkanı da rica etti onlardan. Fakat dinlemediler, size talimat verdiler mi, vermediler.
- Yalçın: Evet komutanım.
- Öztürk: E be gördün mü ya, oradan ara, şeyi ara, Hasan Hüseyin Generali ara şeyi Nihat Gökmen’i ara.
- Yalçın: Evet komutanım, konuşuyorum ben kendileriyle.
- Öztürk: Lütfen beni bekliyorlar, iki saatten beri, üç saatten beri kalkamadım, bir de en sonunda mermiyi yedik.
- Yalçın: Komutanım, ben ileteceğim, size ulaşacağım.
- Öztürk: Sağol, ama çok önemli Başbakan da söyledi, Genelkurmay Başkanı da iki kere söyledi. Oldu mu ve beni bekliyorlar şu anda.
- Yalçın: Anlaşıldı komutanım.
- Öztürk: Buradan götüreceğim, rapor var oraya anladın mı hayatım.
- Öztürk: Tamam mı hayatım.
- Yalçın: Komutanım, telefonunuzu alayım, ben BHM ile konuşayım, size dönelim komutanım.
"Akın Paşa'ya izin ver dedi"
Eskişehir’deki Muharip Hava Kuvveti Komutanlığı’na bağlı Hava Savunma Komutanı olarak görev yapan Korgeneral Nihat Kökmen, tanık sıfatıyla verdiği ifadesinde de şunları anlattı:
“Akın Öztürk telefonda bana, ‘Nihat, uçakları uzaklaştırın, biz Yaşar Paşa ile direk Çankaya’ya, Başbakan’a gideceğiz’ dedi. Ben de bunları duyunca cevap vermeden kapattım. Sonra hava almak için 15-20 dakika sonra dışarı çıkacakken komuta merkezinden bir alt kata inmiştim ki arkamdan Korgeneral Kadıoğlu’nun emir subayı gelerek, ‘Komutanım bir telefon var, bakar mısınız?’ diye söyleyince kimin aradığını sordum. Tümgeneral Dişli’nin aradığını söyledi. Telefonu aldım. Kendisi bana ‘Genelkurmay Başkanı’nın emri olduğunu, Akın Paşa’ya müsaade etmemizi ve Akın Paşa’nın helikopterle ayrılmasını engellememizi istedi’. Ben de cevap vermeden yine telefonu kapattım. Akın Öztürk’ün ve Tümgeneral Dişli’nin komuta merkezini aradığı telefon numarası 0 530 (...)’dır. Aynı gün saat 13.30 civarı aynı telefon hattından komuta grubunun bulunduğu hemen arkamızdaki 4111 nolu telefondan Şanver Komutanın emir astsubayı Ömer tarafından Genelkurmay Başkanı’nın aradığı söylenerek, telefon bana uzatıldı. Telefonda Genelkurmay Başkanı bana hitaben, ‘Nihat, Akın - Yaşar konusunu çözün’ dedi, başka bir şey söylemedi, telefon kapandı.”