Gündem

Akif Beki: İtibarsızlaştırma siyasetinde deniz bitti

"Milletin yarısını öcüleştiremezsiniz, şeytanlaştıramazsınız, düşman göremezsiniz, hainlikle suçlayamazsınız"

20 Nisan 2017 14:06

Eski Başbakanlık Danışmanı ve Hürriyet yazarı Akif Beki, "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"nin kabul edildiği halk oylamasında yüzde 48.6 "hayır" oyu çıktığını hatırlatarak "Tercihlerinden dolayı milletin yarısını kriminalize edemezsiniz. Teröristlerin safında yer aldığını söyleyemezsiniz. Öcüleştiremezsiniz, şeytanlaştıramazsınız, düşman göremezsiniz, hainlikle suçlayamazsınız. Yerli ve milli değil diyemezsiniz" dedi.

Akif Beki'nin "İtibarsızlaştırma siyasetinde deniz bitti" başlığıyla yayımlanan (20 Nisan 2017) yazısı şöyle:

Tercihlerinden dolayı milletin yarısını kriminalize edemezsiniz. Teröristlerin safında yer aldığını söyleyemezsiniz.

Öcüleştiremezsiniz, şeytanlaştıramazsınız, düşman göremezsiniz, hainlikle suçlayamazsınız. Yerli ve milli değil diyemezsiniz. 

Yüzde 49’un güçlü Türkiye istemediğinden de hareket edemezsiniz.

Şer odaklarının işbirlikçisi, ihanet şebekelerinin uzantısı sayamazsınız. 

Haçlılardan yana olmakla itham edemezsiniz. Dış güçlerin maşası, Alman ajanı, İngiliz uşağı diye de yaftalayamazsınız.

'CHP zihniyeti'nden çıktı olay

Macun tüpten taştı, cin şişeden fırladı, Pandora’nun kutusu açıldı, eski kampların duvarları aşıldı artık.

Evet demeyenleri aynı kaba sokmanız zor. Hepsine CHP’li muamelesi çekemezsiniz. İçinde AK Partilisi de var MHP’lisi de.

Hepsini bir mezhebe bağlayamazsınız, bir dini kimliğe sığdıramazsınız. Aralarında Sünni’si de bulunur Alevi’si de.

Hayırı bir etnik aidiyete de indirgeyemezsiniz. Türk’ü de Kürt’ü de...

Onları yan yana getiren şeyi yaşam biçimiyle de açıklayamazsınız. Laiki de mevcut dindarı da, muhafazakârı da liberali de, mazbutu da serbest yaşayanı da...

İdeoloji de değil onları aynı çizgide birleştiren. Sağcısı da var solcusu da.

Hayır kampanyasının başını CHP çekti. Ama hayır oylarının tamamını CHP’ye mal edemezsiniz. Bir partiye verilen değil, değişiklik paketine verilmeyen oylar onlar.

Kimlik siyasetinin son kullanım tarihiydi

O tarz siyaset kendini tüketti. Yeni bir ikna ve yönetme yolu bulunmak zorunda.

Kimlik siyasetinin bütün kartları masaya sürüldü. Kutuplaştırma siyasetinin bütün kozları oynandı. Arkasına kara propagandanın bütün araç ve imkânları koşuldu. Sonuç bu.

Artık son sınırlarına dayandı, doyum noktasına ulaştı kamplaştırma yöntemi. Koparılan tepki, coşku ve galeyan anaforları sandığa daha fazla yansımıyor. 

Oyun üstüne ilave oy koymuyor. 

Popülizm ve hamasete aşırı tavan yaptırıldı ama hepsi bu. Daha fazla oy toplamıyor.

Cepheleştirme söylemleri artık miadını doldurdu, raf ömrü geçti, eskidi ve yıprandı o siyaset. Israr anlamsız. Bundan sonra ters döner.

Asılmadık duyarlılık, okşanmayan gurur ve hassasiyet kalmadı. Doz aşımı aşındırır, kendinden yemeye başlar, yapandan götürür.

Gerçeklerle ödeşme vakti

Artık çılgın siyasi tasarımlardan, uçuk algı mühendisliklerinden, duygusal propaganda bombardımanlarından acı gerçekler dünyasına... Esip gürleyip yağmayan yaygara bulutlarının üstünden reel politika evrenine dönme zamanı.

Yelken şişiren duygusal patlamalar, maliyet üretmeye, faturayı şişirmeye başladı.

Estirilen şişinme rüzgârları, göğsümüzle birlikte ödeyeceğimiz bedeli de kabartmaya yüz tuttu.

Ayakları yere basan, gerçekçi bir siyasetle tahribatı onarma, kayıpları telafi zamanı.

Evetle hayırı barıştırma görevi

Evetçiler için ‘iyinin kötüsü’, hayırcılar için ‘kötünün iyisi’ oldu. Kimse için ‘en iyisi’ değil.

Evetle hayırı birbirine muhtaç ve mahkûm bıraktı ortak irade.

İkisi de diğerini görmezden gelemez, küçümseyip ihmal edemez.

Hayır yıkılmadı, evet de şahlanmadı.

Kavga fırsatı yerine avantaja çevrilebilecek bir denge.

İki tercih de tartışmasız ve kesin bir memnuniyet yakalayamadı. Karşı tarafa havlu attıracak, pes ettirip itirazını ve mecalini kesecek bir orana ulaşamadı. 

Ve iki taraf da birbirinin iradesini kabullenmekte, hazmedip içine sindirmekte zorlanıyor.

Gerilimi gevşetip iki tarafı da yatıştıracak adımlar atılmalı. Zorla beğendirilecek, sertlik politikalarıyla bastırılacak gibi değil.

Tanımamak eveti, yok saymak hayırı palazlandırır 

Evetle hayırın uzlaştırılması için formül arayama mecbur iki taraf da.

Kızıp terslemek, kötüleyip karalamak çözüme yardımcı olmaz.

Ancak makul ve tatminkâr izahlar şüpheleri giderir. 

Ancak dikkate alıcı tavır, ciddiye alıcı dil ve üslup tereddütleri, çekinceleri ortadan kaldırır. Kestirip atan çıkışmalar değil.

Türkiye’yi buradan çıkarmak iktidarla muhalefetin ortak sorumluluğu. Zıtlaşmak yerine, oyunbozanlık yapmadan dürüstçe yüzleşip birlikte çalışmalılar.

Evetçiyi de hayırcıyı da rahatlatacak şey, havayı yumuşatacak tokalaşmalar, karşılıklı saygı ve anlayışı geliştirecek icraatlar olacak.