Eski Başbakan Danışmanı ve yeni Karar yazarı Akif Beki, Sabah köşe yazarı Mehmet Barlas'ın "Bu kadar hızlı değişen gündeme aklın yetişmesi zor" başlığıyla yayımlanan yazısını değerlendirdi. Beki, Türkiye'nin ABD, Almanya ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ile bozulan ilişkilerin 'akıllıca' olup olmadığını sorgulayan Barlas'ı eleştirerek "Soruları sorup cevaplara değinmediğine göre, kendi havsalası da bazı kavgalara niye tutuştuğumuzu almakta zorlanıyor demek" dedi. Barlas'ın aradığı cevapların Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kafasında net olarak mevcut olduğunu belirten Beki, "Cumhurbaşkanı, bu türden bir kuşatmayı yarma harekatı deniyor gibi. Öyleyse Barlas’ın yakınmaları kime?" diye sordu.
Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanlığı görevini de yürüten Akif Beki'nin Hürriyet'te yayımlanan yazılarına 3 Ağustos'ta son verilmişti. Söz konusu ayrılığın Beki'nin "AKP için kaleme aldığı eleştirel yazılar" nedeniyle gerçekleştiği öne sürülmüştü.
Akif Beki'nin "Barlas kime söylüyor?" başlığıyla yayımlanan (13 Eylül 2017) yazısı şöyle:
Sabah’taki yazısına dün “Bu kadar hızlı değişen gündeme aklın yetişmesi zor” başlığını atmış. Gündemden kastı aslında ilişkiler, yani dostluk ve düşmanlıklar...
Merkel’le ne ara bozuştuğumuzu, Barzani’yle nasıl karşı karşıya geldiğimizi, hem PKK-PYD hem de Barzani’yle aynı anda savaşmanın akıllıca olup olmadığını sorguluyor.
Dostlukların düşmanlıklara bu kadar hızlı nasıl dönüştüğünü anlamakta zorlananlara hak veren bir yazı.
Soruları sorup cevaplara değinmediğine göre, kendi havsalası da bazı kavgalara niye tutuştuğumuzu almakta zorlanıyor demek.
Kapışmanın gerekçesi mantığı ne?
PKK-PYD ile mücadelede bizimle aynı cephede yer alan Barzani’yle aramızın açılmasına gerekçe arıyor Barlas, ama bulamıyor mesela.
“Barzani ile kavga ne kadar doğru olabilir? Barzani de PKK ve PYD de Amerika demektir anlayışından giderek mi yolumuzu ayırmaya başladık” diye söyleniyor.
Altından bakıyor, üstünden bakıyor ama bu topyekün savaş çığırtkanlıklarına bir türlü anlam veremiyor Mehmet Barlas.
Kazakistan dönüşü uçakta söyledikleri dün gazetelerde çıktı. Yanlış yorumlamıyorsam, Cumhurbaşkanı Erdoğan da benzer bir değerlendirmeye sahip.
Barzani’nin bağımsızlık referandumu için gerekirse savaşı göze alacağı beyanlarına, topu yumuşatarak cevap veriyor. Duygusal çıkışlar yapmamak konusunda uyarıyor.
Dışişleri’ne kulak verip etraflıca dinlemek ve doğru bilgileri almak gerektiğini söylüyor.
Agresif reaksiyonculara ayar
Fevri ve hamasi dolduruşlara yüz vermeyen, öfke patlamalarının yanlışlığına vurgu yapan, son derece dikkatli ve esnetici bir yaklaşım içinde Cumhurbaşkanı.
Aynı dikkat ve esnekliği, Trump’la ve seçim sonrası Merkel’le ilişkiler sorulduğunda da sergiliyor.
Trump’la yüz yüze görüşeceğini, Alman yönetimine ise hatalı tavırları nedeniyle kırgın olduğunu, yoksa seçimleri kimin kazanacağının onların iç işi olduğunu belirtmekle yetiniyor.
“Zafer Çağlayan’a karşılık biz de Amerikalı bakanlara tutuklama çıkaralım, soydaşlarımıza bastıralım Merkel’e de versinler dersini, gücümüzü gösterelim nasıl oluyormuş görsünler” diyen misillemecilere ne itibar ediyor ne kulak asıyor.
Normalleşmeye kapı açan, cephe kapatmaya ve ilişki toparlamaya dönük bu diplomatik özen gösteriyor ki...
Barlas’ın aradığı cevaplar Cumhurbaşkanı’nın kafasında net olarak mevcut.
Hilmi Özkök Paşa’nın bir ara önerdiği gibi ‘iç hat manevrası’ almaya hazırlanıyor.
Sert ve keskin tepkiler yerine tonu düşüren, telafi edici bir dile yönelmesi buna işaret.
İç cihat manevrası ne mi?
Askeri eğitimlerde öğretilen bir strateji. Birden çok düşmanın saldırısı altındaysanız, en azılı ve en tehlikeli olanına odaklanır, diğerlerini kontrol altında tutmaya çalışırsınız.
Dört koldan, yedi düvelle aynı anda çatışmaya girmek gibi bir çılgınlık yapmazsınız.
Düşmanı karşınızda birleştirmez, aralarındaki ihtilaf ve çelişkilerden yararlanarak kendi içlerinde karşı karşıya getirmeye, mümkünse bazılarını yanınıza çekmeye, bazılarıyla ittifaklar kurmaya çalışırsınız.
Cumhurbaşkanı, bu türden bir kuşatmayı yarma harekatı deniyor gibi.
Öyleyse Barlas’ın yakınmaları kime?
Sanırım bu hıza ayak uyduramayan ‘kurşun asker’lere hitaben söylüyor. Onları, dünyaya gelişigüzel kafa tutmadan önce bazı sorular üzerinde düşünmeye davet ediyor.
Arttırıyorum, ‘kurşun askerler’ için de bir hizmet içi eğitim programı neden düzenlenmesin? Hiç değilse iç hat manevrası nedir, hangi şartlarda ve nasıl alınır, ‘uygun adım marş’ komutuyla bir güzel talim ederler.