-AK Parti dahil birçok partiden teklif aldım İSTANBUL (A.A) - 06.02.2012 - İkinci ''Ergenekon'' davasının 155. duruşması başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan küçük salonda görülen duruşmaya 1. Ordu eski Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile CHP İzmir Milletvekili olan gazeteci Mustafa Balbay ve gazeteci Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu 13 tutuklu sanık ile 'Odatv davası' kapsamında tutuklu olan bu davanın tutuksuz sanığı Yalçın Küçük katıldı. Tutuklu sanıklardan CHP Zonguldak Milletvekili ve Başkent Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, diğer sanıklar Oğuz Bulut ve Mustafa Dönmez'ın gelmediği duruşmada, tutuksuz sanıklar Ferda Paksüt, Mehmet Ali Çelebi, Hüseyin Nazlıkul, Mesut Özcan, Mahir Akkar, Hakan Şanlı, Doğukan Yorulmaz, Adnan Bulut ve Tunç Akkoç da hazır bulundu. Duruşmada savunma yapan sanık Ferda Paksüt, söz konusu yargılamanın doğru bir sonuca ulaşmasını talep ederek, ''Hakkımdaki bilerek ve isteyerek varlığı henüz belli olmayan 'Ergenekon terör örgütüne' yardım ettiğim suçlamasını kabul etmiyorum'' dedi. Eşinin Irak'ta Büyükelçi olarak görev yaptığı sırada terör olayına maruz kaldığını anlatan Ferda Paksüt, ''O gün terörün ne kadar insanlık dışı bir şey olduğunu anladım. En iyi yabancı işgali, en kötü kendi yönetiminden daha kötüdür. En iyi askeri yönetim, en kötü sivil yönetimden daha kötüdür. En iyisi demokrasidir'' ifadelerini kullandı. ''Terörün ne olduğunu bilen biri olarak, terörün her türlüsüne karşıyım'' diyen Ferda Paksüt, iddianamede kendisi hakkında yar alan örgüte yardım etmek suçlamasının çelişkili ve asılsız olduğunu öne sürdü. Paksüt, iddianamede yer alan tek delilin yaptığı telefon görüşmelerinin olduğunu ancak bu görüşmelerinin de çelişkili ve aslına uymayan şekilde yorumlanarak suçlandığını iddia etti. Paksüt, sanıklardan Turhan Çömez haricinde hiçbiri ile telefon görüşmesi olmadığını belirterek, herhangi bir organizasyonda da sanıklardan bir tanesi ile bile bir araya gelmediğini ifade ederek, şöyle devam etti: ''Bağdat'da yaşadığımız terör saldırı sonrası Türkiye'den gelen sağlık ekibinin yanında Turhan Çömez de vardı. Kendisi ile tanışmamız da bu sebepledir. Hurşit Tolon Paşa'yı da eşimin diplomat olması nedeniyle kamusal alanlarda düzenlenen törenler ve resepsiyonlardan tanırım. İddianamede, Hurşit Tolon Paşa ile haberleşmem konusunda Turhan Çömez'i aracı olarak kullandığım iddia ediliyor. Yaptığımız telefon konuşmalarında kendisine şifreli olarak AK Parti'nin kapatılması davası ile ilgili gizli bilgiler verdiğim ve bu eylemin de örgütsel faaliyet olduğu iddia edilmektedir. Ben Hurşit Tolon Paşa ile aracı olmadan konuşamayacak kadar aciz bir insan değilim. Turhan Çömez'in tavassutuna mı ihtiyacım var?'' -Paksüt, ''AK Parti dahil birçok partiden teklif aldım''- AK Parti'nin kapatılması için örgütsel faaliyet içinde olduğunun iddia edildiğini söyleyen Paksüt, ''Ben bir partinin kapatılmasının demokratik yollardan gerçekleşmesinden yanayım. Hakkımda bu konu ile ilgili iddiayı kabul etmiyorum. Kaldı ki ben istesem siyaset de yapabilirdim. Hatta AK Parti dahil birçok partiden bana teklif geldi ancak kabul etmedim'' dedi. ''Hurşit Tolon eğer gerçekten örgütün yöneticisi ise benim bunu nereden bildiğim iddianamede belirtilmeliydi'' diyen Paksüt, ''Her suçun bir saiki vardır. Eğer bu davada da bir saik iddia ediliyorsa ortaya konulması gerekir'' ifadelerini kullandı. Paksüt, kaos yaratmak için gazeteci Ersin Bal'a gerçek dışı ve yönlendirici haberler yaptırdığı iddialarını da kabul etmeyerek, yaptığı görüşmelere ilişkin bir tane bile haberin yapılmadığını ve bu konu ile ilgili Ersin Bal hakkında bir soruşturma yürütüldüğünü ancak savcılığın suç unsuru bulamadığını belirtti. Duruşma, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.