Gündem

Ailesi izin vermeyen bomba imha uzmanı olamıyor

Bomba imha uzmanı: Seyretmek isteyen meraklı vatandaş kendi hayatıyla oynuyor

04 Ekim 2015 15:10

Ankara Bomba İmha Merkezi’nde görevli  Emniyet Amiri Haydar Özdemir, bomba imha uzmanı yetiştirirken ailenin onayının olmasını istediklerini belirterek "Bu mülakatta tercih sebebimiz. Soruyoruz, 'Ailenin rızası var mı?' diye, 'Var' derse aileyi arayıp soruyoruz. Ailesi yok dediği anda mülakatı geçemiyor" dedi.

Türkiye’nin 358 bomba imha uzmanından biri olan Haydar Özdemir, bomba imhasını izleyen vatandaşların bilinçli olsalar uzak duracaklarını söyleyerek "Çevre güvenliği almak demek, şüpheli paket ya da bombanın güvenliğini almak demek değil. Amaç etrafı boşaltarak orada vatandaşın ve polisin güvenliğini almak. Seyretmek isteyen meraklı vatandaş kendi hayatıyla oynuyor" diye konuştu.

Milliyet'ten Gizem Coşkunarda'nın Haydar Özdemir'le yaptığı söyleşi şöyle:

-Kaç yıldır bu mesleği yapıyorsunuz ve nasıl tercih ettiniz?

Ben bomba şubeye polis okulundan direkt geldim. 1.5 sene normal memur olarak çalıştım. Temel kurs açıldı ve hemen hemen her şeyi öğrenmiş oldum. Daha sonra bomba uzmanlığına geçtim. Üç ay daha kurs gördüm. O günden beri de bomba imha uzmanı olarak görev yapıyorum. Bu arada dört yılım Şark görevinde, Diyarbakır’da geçti. Onun dışında hep merkezdeydim. Tüm Türkiye’nin eğitimi, malzeme ihtiyacı, personel planlaması, her şey merkezden dönüyor. Artık burada tüm bu işleri bomba imha uzmanı emniyet amiri olarak yürütüyorum.

-Emniyet yeni bomba imha uzmanları yetiştirmek için kurs açıyor. Aranan kriterler nedir?

Mezun olunan okul seviyesine göre 30 ve 32 yaş sınırında, şark hizmeti yapmamış personel alıyoruz. Fizik, elektronik, biyoloji, kimya gibi bölümler tercih edilme sebebi.

-Şu an Emniyet’te kaç bomba imha uzmanı görev alıyor ve bu sayı yeterli mi?

Zamanın şartlarına göre değişiyor bu durum. Bir sene önce sormuş olsaydınız bu soruyu şu anki sayımız fazla bile derdim. Şu an 358 kişi uzman olarak görev yapıyor. Ama ortam bir anda değişince ihtiyaç artıyor ve bu sayı az kalıyor. Bu yıl ortalığın çok karışık olmasından dolayı müracaat eden polis memuru sayısı da düşük. 572 başvuru aldık. Bunların içinde dört kadın polis var. 524 kişinin müracaatı kabul edildi. Daha önce yapılan başvuruların sayısı 1.500-2.000’i buluyordu.

 

“Ailesinin onayı yoksa mülakatı geçemiyor”

 

-Eğitimler ne kadar sürüyor?

Prosedürü tamamlayıp aşamaları geçmek üç-dört ay alıyor. Ardından en az 12 hafta olmak kaydıyla temel kurs dönemi var. Yedi-sekiz ay içinde ancak bir dönemi tamamlamış oluyorsunuz.

-Eğitim devam ederken kendi isteğiyle vazgeçenler oluyor mu?

Oluyor tabii. Geçen dönem kursun son haftası bırakıp “Ben gelemeyeceğim” diyen olmuştu.

-Neydi sebebi?

Ailesiyle problem yaşadı. Aile çok önemli. Biz ailelerin onayının olmasını istiyoruz. Bu mülakatta tercih sebebimiz. Soruyoruz, “Ailenin rızası var mı?” diye, “Var” derse aileyi arayıp soruyoruz. Ailesi yok dediği anda mülakatı geçemiyor.

-Eğitim bittikten sonra hemen sahaya çıkabiliyorlar mı?

Çıkıyorlar fakat kesinlikle tek çalışmıyorlar. Tecrübeli personelle belli bir süre çalışıp sonra müdahalelere başlıyorlar. Bir yıl sonra da daha riskli bölgelerde görevlendiriyoruz.

 

“Elle müdahaleye karşıyız ama bazen gerekebiliyor”

 

-Bombalara elle müdahale etmek prosedüre uygun mu?

Elle müdahale etmeye karşıyız. Yönetmeliğimizde de var bu. A, B, C diye gruplandırma var. A kategorisindekiler elle müdahaleyi gerektiren olaylardır. Uzman orada kendi hayatını ortaya koyup elle müdahale etmek zorundadır. Bir insanın üzerine bağlıdır ya da sanayi bölgesinde patladığında çok insana zarar verecektir. Telafisi mümkün olmayan olaylar olacaksa bomba uzmanı elle müdahale eder. Amacı anahtar sistemini etkisiz hale getirmek, patlayıcının patlamasını sağlayacak maddeyi oradan ayırmaktır. Elle müdahalede mutlaka röntgen çekiyoruz ve anahtar sistemini anlıyoruz. İçinde ne olduğunu bilmediğiniz bir bombaya rastgele müdahale edilmez. Onun dışında yaptığımız uzaktan müdahaledir.

-Peki ya canlı bomba? Bir insanın üzerindeki bombaya nasıl müdahale ediyorsunuz?

Aslında etmiyoruz. Eğer zorla birisinin üzerine bomba bağladılarsa ve “Beni kurtarın” diyorsa ben ona gidip elle müdahale ederim. O başka bir durum. Ama bir terörist intihar saldırısı yapmak üzere üstüne bomba bağladıysa, ona müdahale etmem çünkü müdahale etmek için yanına yaklaştığımda zaten patlatır. Şüpheli durumlarda ise uzaktan sesli ikazla kontrol ederiz. Polisler tarafından etrafı çevrilir, uyarılar yapılır. Komutlarla üzerindekileri çıkarmasını sağlarsınız. Komutlara uyuyorsa beklersiniz, uymazsa ve eylemi yapmak için uğraşırsa üzerinde bomba olduğundan yüzde 100 eminseniz o adamı vurmak zorundasınız. Bunun başka yolu yok.

-Elle müdahale etmek zorunda kaldığınızda ne hissediyorsunuz, aklınızdan neler geçiyor?

Hep derler ki “Hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti”. Aslında o anda öyle bir şey hissedilmiyor; o anda tek düşündüğün o bombayı etkisiz hale getirebilmek. Odaklanmak zorundasın. Başka bir şeyi düşünme imkanın olamaz. Bombayla karşı karşıyasın, içinde ne olacağını bilmiyorsun. Başka bir şey düşünemezsin ki.

-Ya imha ettikten sonra?

Tabii o zaman oturup birçok şeyi düşünürsünüz. Fakat imha anında bu yaşanmaz.

-Mesleğiniz uzmanların psikolojisine nasıl yansıyor?

Belki ilk müdahalelerde, belli bir aşamaya gelene kadar tedirginlik yaşanabilir. Fakat bir süre sonra bu sizin rutininiz oluyor. Alışkanlık haline geliyor. Sanki normal bir iş yapıyormuş gibi hissetmeye başlıyorsunuz. Tabii ki özellikle Şark’ta her gün aynı sıkıntıları yaşamak olumsuz etkiler yaratıyor personelin psikolojisinde. Ankara’da, Antalya’da, küçük şehirlerde belki günde bir tane şüpheli paket çıkıyor ya da ayda üç-beş tane. Şarkta ise paketi boşverin, aktif olan bombalardan günde üç tane çıkıyor. O personelin psikolojiyisle diğerlerinin psikolojisi bir olmaz. Etkilenmiyorum deseniz de o yoğunluktan etkileniyorsunuz.

-Özellikle aileler etkilenmez mi?

Elbette eşiniz, çocuğunuz çok etkileniyor. Ailesiyle birlikte şarka hizmete gidenler çok sıkıntı çekiyor. Bir göreve gittiğinizde aileniz akşam dönüp dönmeyeceğinizi bilmiyor.

-Sizin aileniz ne diyor?

Benim ailem şu anda merkezde görev yaptığım için etkilenmiyor ama daha öncesinde Şark hizmetindeyken eşimin ben görevden dönene kadar uyuduğunu bilmiyorum. Her an bir şey olacak endişesiyle yaşıyorlar.
Biz de evden çıkıp gidiyoruz ama geri dönebilecek miyiz bilmiyoruz.

-Cesaret ve kendine güvenmek bu işte dezavantaj olsa gerek, korkunca temkinli davranır insan...

Bizim işte aşırı cesaret insanı ölüme götürür. Temkinli olmak ve korkmak daha ön plana çıkıyor. Yapacağınız bir hata sizin hatta başkalarının canına mal olacak. “Ben çok cesaretliyim” diyerek üstünkörü gitmek her zaman hataya sebep olur. Bana bir şey olmaz mantığı burada geçerli değil.

 

“İnternette her şey yazıyor ama riskleri yazmıyor”

 

-Bugüne kadar karşılaştığınız en ilginç bomba nasıldı?

Hapishanede yapılan bombalar çok ilginç oluyor. Bir de çocukların yaptıklarına hayret ediyorum.

-Bir çocuk bomba yapacak malzemeyi nasıl bulur ki?

Malzemeye gerek yok, bu iş zeka işi. Sonuçta barutla da bu işi yaparsınız. İnternet denen bir şey var artık. Her şey orada yazıyor ama riskleri yazmıyor. İnternetten okuduklarınla belki rahatlıkla el yapımı bomba yapabilecek bilgiye ulaşıyorsun ama yapım anında bir hata yaptığında bunun senin hayatına mal olacağını internetten öğrenemiyorsun. Ölmez de sakat kalırsan anlıyorsun tehlikesinin ne olduğunu. 

-Mesleğiniz ciddi konsantrasyon gerektiriyor. Bomba imha sırasında yukarıdan gelen “Halledin bir an önce” şeklindeki sözler sizde stres yaratmaz mı?

Tabii ki önemli olaylarda özellikle üst tabakaya laf anlatmak çok zor. Orada görev yapan üst rütbelerle diyaloğunuza bağlı bu durum. Eğer yukarıyla irtibatınız varsa bire bir görüşebiliyorsanız, izah ettiğinizde anlıyor sizi.

 

“Seyretmek isteyen meraklı
vatandaş hayatıyla oynuyor”

 

-Özel elbiseler sizi ne kadar koruyor?

O giysilerin belli bir miktardaki patlayıcıdan ve belli bir mesafede basınçtan koruma özelliği var. Şu an kullanılan bombalarda, 200-300 kilo miktardaki patlayıcılarda işe yaramazlar.

-Yine de giymeden gitmek doğru mu?

Giymeden gidilmesini doğru bulmuyoruz. Elbiseler 30 kilo civarında. Hareket alanınızı kısıtlıyor. Bu giysiler elle müdahale veya şüpheli pakete müdahalede çok etkili olur. Ama diyelim ki araç bombaya müdahale edecekseniz, içinde 300 - 400 kilo patlayıcı var ve aracı açmak zorundasın, o elbiseyi giysen de giymesen de bomba patlarsa ölürsün. Ama sen bombaya 20 metre uzaklıktayken de patlayabilir. O zaman elbise giydiysen kurtulursun. Onun için müdahalelerde elbiseyi zorunlu tutuyoruz. 

-Önlem alarak riskleri sıfıra indirmek mümkün mü?

İstediğiniz önlemi alın, yapılması gereken her şeyi yapın, yine de risk vardır. Sıfıra indirmeniz mümkün değil.

-Vatandaşın seyretme merakı ne olacak?

Sormayın, ne kadar uzaklaştırsak da etrafta meraklı bir kalabalık kalıyor. Bilinçli olsalar orada bir saniye bile durmazlar. Uzman elbiseyi nasıl giyiyor, robot bombayı nasıl patlatıyor, izlemek istiyorlar. Oraya toplanılması o kadar tehlikeli ki... Daha önce teröristler bu durumdan faydalandılar. Şüpheli bir paket bırakıp vatandaşın toplanmasını beklediler ve o esnada asıl bombayı patlattılar. Çevre güvenliği almak demek, şüpheli paket ya da bombanın güvenliğini almak demek değil. Amaç etrafı boşaltarak orada vatandaşın ve polisin güvenliğini almak. Seyretmek isteyen meraklı vatandaş kendi hayatıyla oynuyor. 

-Gelen ihbar telefonlarında yoğunluk var mı? Vatandaş yolda gördüğü çanta ya da pakete karşı duyarlı davranıp sizi arıyor mu?

O duyarlılık daha çok tansiyonun yüksek olduğu günlerde artıyor. Eğer üst üste bomba haberleri çıkıyorsa gelen telefonlar çoğalıyor. Bir de şehrin ve sokakların temizliğiyle ilgili bu durum. Rastgele çöplerin sokaklara atıldığı yerlerde farkındalık çok az. Temiz yerlerde ise sokağın ortasında duran bir paket hemen vatandaşın dikkatini çekiyor.

-28 yıldır bu işi yapıyorsunuz. bugün yeniden başlasınız bu mesleği seçer miydiniz?

Ben 28 yılın nasıl geçtiğini hiç anlamadım. Ne kadar zor ve sıkıntılı günlerden de geçsek daha dünmüş gibi mesleğe başladığım günü hatırlıyorum. Hep bir koşuşturma ve mücadele halindeyiz, geçen zamanın farkına varamıyoruz. Geçmişte bugünkü imkanlar ve aklım olsaydı polis olmazdım. Polislik gerçekten çok zor bir meslek, hele bugünlerde daha zor. Polis olduktan sonra bu branşı tekrar ister miydiniz diye sorarsanız evet isterdim.

-Son soru: Mavi kablo mu kırmızı mı?

Kablo işine girersek o biraz fantezi. Sonuçta adam elinde hangi kablo varsa onu kullanıyor. Elinde hepsi aynı renk kablo varsa hepsini aynı renk yapar. O filme heyecan katmak için işin fantezisi. Mesela zaman ayarlı bombaların da ne zaman patlayacağını bilemezsiniz. Her elektronik sistemli bombada zamanı gösteren dijital bir ekran yok.

“Fünyeyle patlatıldı” diye bir şey var basında. Nereden çıktıysa bu hep bu şekilde yazılıyor. Öyle bir durum söz konusu değil. Fünyeyle bomba patlatmayız. Robotla ya da elbise giyip kendimiz müdahale ediyoruz. Amacımız bombayı patlatmak değil, etkisiz hale getirmek. Zaten genelde suyla müdahale ediyoruz. O su da yüzde 90 içindeki bomba sistemini patlatmadan etkisiz hale getiriyor. Sadece araç bombaları patlatabiliyoruz. Bu ekstra gelişen bir durum. Çünkü araç bombalarda şu an kullandıkları patlayıcı miktarları çok fazla. 300 kilo, 500 kilo patlayıcı çıkıyor araçtan. Buna ne kadar yaklaşabilirsiniz? Böyle bir şansınız yok. Uzaktan kumandalı bir bomba ve içinde anahtar düzeni olduğunu düşünelim, patladığı zaman sizin jammer cihazlarınızın bile dışına çıkıyor basıncın etkisi. Jammer’lar 50, 100 metre kesiyorsa o 300 metrelik alana etki ediyor.