Gündem

Aile Bakanlığı'nın müdahil olduğu dava sayısı 45 bine yükseldi; Emrah Şahin: Mevcut avukatlarla bu mümkün değil

"Çocukların suça sürüklenmesinin temel sebebinin yoksulluk ve eğitimsizlik"

17 Şubat 2018 17:16

Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Emrah Şahin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın müdahil olduğu dava sayısının 11 binden 45 bine yükseldiğini açıkladı. Avukat Şahin, "Çocukların suça sürüklenmesinin temel sebebinin yoksulluk ve eğitimsizlik" dedi. 

Koruyucu ve destekleyici hükümler de mevcut olan çocuk mevzuatında en büyük problemin, hükümlerin yeterince uygulanmamasından kaynaklandığını belirten Şahin “Mahkeme karar verse bile kurumlar arası koordinasyon zaafiyeti karşımıza çıkıyor. Failler cezalandırılmalı ama bu tek başına yeterli değil, yeni faillerin önüne geçmeliyiz” ifadesini kullandı.

Avukat Şahin, Türkiye’de adliyelerde iş yükünün çığ gibi büyüdüğüne dikkat çekti.

Şahin’in verdiği rakamlara göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın müdahil olmak zorunda olduğu dava sayısı önceki sene 11 bin civarındayken bu sene 45 bin civarında. 2017 yılında 5.946 dosya olan Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri’nde bu dosyaların 2.688’inin 2018’e devretti. Çocuk Ceza Mahkemeleri’nde 76.214 dosyadan 33.667’si 2018 yılına devretti. Rakamlar her gün artarak yükseliyor.

 “Yasada açıkça yer alan hükümlerin de uygulanmama sorunu ile karşı karşıyayız”

Ankara Barosu Merkezi Çocuk Hakları Merkezi Üyesi avukat Emrah Şahin

"Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı avukat Emrah Şahin’in değerlendirmeleri şöyle:

Bugün Türkiye’de çocukların devlet tarafından yasalar ve uygulayıcıları aracılığı ile yeterince korunup korunmadığına ilişkin derin kaygılar bulunmaktadır. Bu kaygılar da toplumun her kesiminden büyük tepkilere yol açmaktadır. Kimisi toplumsal yapıdaki bozulmayı öne sürerken, kimisi yasaların 

yetersiz olduğunu iddia ediyor. Bir kesim ise, aslında ihlallerin sayısının artmadığını çocuk ihmal ve istismarlarının medya aracılığı ile görünür kılınması nedeniyle toplumun bu konulardan daha fazla haberdar olduğunu öne sürüyor. Bense bu iddiaları ortaya atanların hepsinin bir derece haklı olabileceğini düşünüyorum. Bu iddialara ilişkin somut veriler olmadığı için kesin doğruluğunu kabul etmek olanaksız ancak bu alanda çalışan kişilerin gözlemleri genel olarak bu yönde diyebilirim.

Ben de bir hukukçu olarak “Yasalar çocuklarımızı korumak için yeterli mi?” sorusuna cevap vermek isterim. Bana kalırsa yasalarımızın eksiklikleri olsa da uygulayıcıların inisiyatif alamaması nedeniyle birçok aksaklık yaşanmaktadır. Çocuk Koruma Sistemi, Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu, bu suçun yargılanması ile ilgili en temel düzenlemeler Anayasamızın 41/2 maddesi, TCK’da 56, 102, 103, 104, 105, 109, 226, 227 ve 230’uncu maddeleri ile CMK 52, 76, 175, 182 ve 236’ncı, Çocuk Koruma Kanunu’nu, Türk Medeni Kanunu 124’üncü maddesinde yer almaktadır.

Bazı yasa maddelerinde açıklık getirmek yasa uygulayıcılarının da uygulamada yaşadığı çelişkileri ortadan kaldırmaya yarayabilir ancak yasada açıkça yer alan hükümlerin de uygulanmama sorunu ile karşı karşıyayız. Biz tabii hep cezalandırma boyutunu konuşuyoruz. Ancak Çocuk Mevzuatında koruyucu ve destekleyici hükümler de mevcut. Zaten en büyük problemimiz uygulamada bu hükümlerin yeterince uygulanamaması, mahkeme karar verse bile kurumlar arası koordinasyon zaafiyeti karşımıza çıkıyor."

“Çocuk Ceza Mahkemeleri’nde 76 bin 214 dosyadan 33 bin 667’si 2018 yılına devretti”

"Koruyucu ve destekleyici tedbirler neden önemli? Kamuoyu, çocuklarımızın yaşadığı problemlerin temelinde şahısların olduğu yanılgısına düşebiliyor. Failler cezalandırılmalı ama bu tek başına yeterli değil. Yeni faillerin önüne geçmeliyiz. Türkiye’de Adliyelerin iş yükü çığ gibi büyüyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın müdahil olmak zorunda olduğu dava sayısı önceki sene 11 bin civarındayken bu sene 45 bin civarında. 2017 rakamları bize Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri’nde 5.946 dosya olduğunu bunun 2.688’inin 2018 e devrettiğini, Çocuk Ceza Mahkemeleri’nde ise 76.214 dosya olduğunu ve 2018’e 33.667’sinin devrettiğini söylüyor ki bu rakamlar her geçen gün artmaya devam ediyor."

“ASPB’nin müdahil olmak zorunda olduğu dava sayısı 11 bin civarındayken bu sene 45 bin civarında”

 "ASPB’nin mevcut avukat sayısıyla bu davalara müdahil olabilmesi de mümkün değil. Şu anda Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak, Baroların Çocuk Hakları Merkezleri, Adalet Bakanlığı ve ASPB nin bu sorunun çözümü için ortaklaşacağı bir çalışma hayata geçirmeye çalışıyoruz. ASPB’nin bazı şehirlerde sadece bir avukatı var. Tek başına bir avukatın Bakanlık adına tüm hak ihlallerini takip edebilmesi mümkün değil. Adalet sistemi iş yükünü azaltmak için Arabuluculuk ve uzlaştırma prosedürlerini hayata geçirdi. Gelişmiş ülkelerde de bu uygulamalar mevcut. Ancak bunun da yeterli olmayacağını düşünüyorum."

“Kamu görevlilerinin de çocuk hak ihlallerine karşı cesur olması gerekir”

"Çocukların bu kadar mağdur olmasının veya suça sürüklenmesinin temel sebebi yoksulluk, eğitimsizlik, sosyal adaletsizlik gibi unsurlardır. Koruyucu ve destekleyici tedbirler hem mağdur hem de suça sürüklenen çocuk için önemli olup bu temel sorunlara ilişkin çözüm üretmeye çalışan uygulamalardır. Bu şekilde; adalet sistemi içine giren çocukların aile yaşantısı, psikolojik durumu, sosyo-ekonomik koşulları inceleniyor ve çocuğun tekrar mağdur olmaması suça sürüklenmemesi için gereken eğitim, sağlık, barınma ihtiyaçlarını karşılayarak ve aileye ekonomik destek sağlanıyor. Ancak birçok sebepten dolayı uygulamada ne yazık ki sınıfta kalıyoruz. Çocuk Adalet Sistemi içerisinde çalışan herkesin sadece mağdur çocuk açısından değil suça sürüklenen çocuklar açısından da bu hükümleri harekete geçirmesi gerekiyor.

Kamu görevlilerinin de çocuk hak ihlallerine karşı cesur olması  gerekir. Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi adına Merkez Başkanımız Avukat Kürşat Coşkun ve Başkan Yardımcımız Avukat Seda Köse tarafından bizzat takip edilen, Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’nde olan olayla ilgili olarak skandalı ortaya çıkartan sosyal hizmet görevlisinin ödüllendirilmesi, sorumluların ise cezalandırmasını beklersiniz.

Ancak tam tersinin olduğuna şahit oluyorsunuz. Sorunları, ihmalleri örtbas etmek ne yazık ki idarenin genel yaklaşımı ve refleksi haline geldi. Sorumluluktan kaçarak hiçbir problem çözülmez. Mevcut yaklaşımla çocuklarımızın sorunlarının daha da büyüyeceği ortada. Bu skandal tek bir hastanede yaşananları ortaya çıkardı.

Son olarak şunu unutmamak gerekiyor ki; davaların çokluğu her ne kadar devletler tarafından masraf ve iş yükü olarak görülmeye başlansa da verdiğimiz rakamlar sadece rakamdan ibaret değil. Her dava bir çocuk, her çocuk ise bir aile ve her aile bir toplum demek. Çocuklarımıza sadece şefkat ile bakmak yeterli değil onları toplumumuzun yapı taşları olarak görmek ve akılcı çözümler üretmek zorundayız. Güzel ülkemizin bugün ne yazık ki; Mahkeme kapılarına dayanmış onbinlerce çocuğu ile suça sürüklenen bir geleceği var."