Gündem

AİHM biber gazını mahkum etti, Danıştay haklı buldu

Danıştay 10. Dairesi’nin, AİHM’nin kararından iki ay önce, polisi haklı bulduğu ortaya çıktı

27 Ağustos 2013 17:35

Diyarbakır'da, polisin attığı biber gazı fişeği nedeniyle burnu kırılan ve sol gözünde görme sorunu oluşan 13 yaşındaki Abdullah Yaşa'nın davası, AİHM ve Danıştay tarafından farklı ele alındı. AİHM’in geçen ay “Biber gazı kullanımından Türk yasal mevzuatı çağdaş seviyede değil, derhal değiştirilmeli” şeklindeki, Türkiye ’yi 20 bin Avro para cezasına çarptıran kararına karşı Danıştay 10. Dairesi’nin, AİHM’den iki ay önce, polisi haklı bulduğu ortaya çıktı. Daire, “Yaşa’nın gösteriye katılıp çevreye saldırdığını, yaralanmasının kendi kusurundan kaynaklandığını” savundu.

Radikal gazetesinden İsmail Saymaz'ın haberine göre, Diyarbakır ’da 28 Mart 2006’dan başlayan ve üç gün boyunca devam eden gösterilerde, polisin açtığı ateş sonucunda on kişi ölmüş, onlarca kişi yaralanmıştı. Yaralılardan birisi, o tarihte 13 yaşında olan Abdullah Yaşa’ydı. Yaşa, 29 Mart’ta teyzesine giderken polisin attığı gaz fişeğiyle yaralandı. Burnu kırılan Yaşa’nın gözünde görme yitimi oluştu.

İç hukuk ,Yaşa’nın yaralanması davasında çok çabuk tükendi. Şüpheli polisler hakkındaki şikayet, takipsizlikle sonuçlandı. Üst mahkemeye yapılan itiraz reddedilince dosya kapandı. Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nde açılan tazminat davası da 2009’da kaybedildi. Tek yol, AİHM’di. Bu arada, Yaşa hakkında “polise direnme ve izinsiz gösteriye katılmak”tan dava açıldı. Yaşa beraat etti.

Diyarbakır İHD Yaşa Davası’nı AİHM’e taşıdı. AİHM, 15 Temmuz’da verdiği kararında, göstericilerin biber gazı kapsülüyle yakın mesafaden ve doğrudan hedef alınmasının, “ölümcül vakalara yol açabileceği için uygun bir polis davranışı olmadığı”nı kaydetti. Biber gazı kapsüllerinin 45-50 derecelik açıyla atılması gerektiğini vurgulayan mahkeme, polisin biber gazı kullanımına dair Türk mevzuatının çağdaş demokrasilerden beklenen düzeyde olmadığı”nı ifade etti. Hükümetin, gazı kullanımını savunmak için “polise saldıran ve yasadışı gösteri yapan grubun dağıtılması için orantılı” şeklindeki tezini reddeden mahkeme, Türkiye’den mevuzatını gözden geçirmesini istedi. Sonuçta AİHM, “işkence ve kötü muamele yasağının” ihlal edildiğini kaydederek, Türkiye’yi Yaşa’ya 15 bin Avro, masraflar için 5 bin Avro ödemeye mahkum etti.

Bu arada, AİHM kararından iki ay önce, Danıştay 10. İdare Mahkemesi’nde görülen, iç hukuktaki son davanın da sonuçlandığı ortaya çıktı. Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nin tazminat istemini reddeden kararına ilişkin itirazı değerlendiren 10. Daire, AİHM’in aksine polisi haklı buldu. 10. Daire’nin 14 Mayıs 2013’te verdiği kararında, “Yaşa’nın güvenlik güçlerine, kamu kurum ve kuruluşlara, iş yerlerine, resmi ve sivil araçlara yönelik yapılan, taşlı, sopalı ve molotoflu saldırıya katıldığı” savunuldu. Yaşa’nın “İçinde bulunduğu göstericilerin eylemiyle gerçekleşen yasadışı olaylar sonucu, kendi kusuruyla yaralandığı” iddia edilerek, yerel mahkemenin kararı onandı.