Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Muhteşem Yüzyıl dizisi ile ilgili konuşmasını eleştirdi, "Elinizden tutan mı var? Yapın bir tane “Muhteşem On Yıl” dizisi... " dedi ve ekledi; Yiğit Bulut’u, Salih Memecan’ı, Şamil Tayyar’ı falan oynatın... Reyting de garanti...
İşte Ahmet Hakan'ın yazısından bri bölüm
Soru ve cevaplarla ecdat meselesi
SORU: Ecdadımızın Muhteşem Yüzyıl’da yalan yanlış bilgilerle gösterilmesine ses edilmeyecek mi?
CEVAP: Ses edilecek tabii... Beğenilmeyecek, kınanacak, tepki gösterilecek... “Alayı yalan” denilecek... Ciddiye alınmayacak... Hatta “İzlemeyin” diye kampanya bile yapılacak... Yapılmaması gereken tek şey şudur: Hükümet eliyle yasaklamaya kalkmak.
*
SORU: Hangi ulus, kendi ecdadını böyle kötüler?
CEVAP: Daha dün akşam izlediğim bir Danimarka filminde 17. yüzyılda yaşamış Danimarka kralını öyle yerin yedi kat dibine sokuyorlardı ki... Tarihe mal olmuş şahsiyetler hakkında yapılır böyle şeyler... “Kutsal ecdadımıza laf söyletmeyiz” denemez. Hem unutmayın: İslam’da “ecdatla övünmek, ecdatla böbürlenmek” pek hoş karşılanmaz.
*
SORU: Atatürk ile ilgili böyle diziler yapılabiliyor mu da Kanuni ile ilgili yapılıyor?
CEVAP: Türkiye bunu da aşmalı... Atatürk’le ilgili de bu tür diziler yapılabilmeli... Yoksa, “Herkes kendi ecdadını seçmiş, kimse seçtiği ecdada laf söylettirmiyor” durumu ortaya çıkar.
*
SORU: Osmanlı’yla alay edilmesine nasıl sessiz kalırsınız?
CEVAP: “Osmanlı” bir tabu değildir. Kutsal da değildir. İyi yönleriyle, kötü yönleriyle yaşanmış bir geçmiştir. Ne 30 yıl at sırtında geçmiştir ne de saray entrikalarında... Ne siyahtır ne beyaz... Övülür de yerilir de... Ciddiye de alınır alay da edilir.
Rahat olun.
*
SORU: Muhteşem Yüzyıl’a bir cevap verilmeyecek mi?
CEVAP: Diziye cevap diziyle olur... Buyurun, verin cevabınızı... Elinizden tutan mı var? Yapın bir tane “Muhteşem On Yıl” dizisi... Yiğit Bulut’u, Salih Memecan’ı, Şamil Tayyar’ı falan oynatın... Reyting de garanti...
Oh mis...
Hangi bakan, hangi diziye savaş açar
- İDRİS NAİM ŞAHİN: “Türk polisi la’lı lu’lu konuşamaz” diyerek Behzat Ç.’ye...
- BEKİR BOZDAĞ: “Başbakanımız haklıdır ama ötesi de var” diyerek Harem’e...
- BÜLENT ARINÇ: “Hiç ağlatmıyor” diyerek Yalan Dünya’ya...
- EGEMEN BAĞIŞ: “Onun başı kel mi, ben de ona savaş açıyorum” diyerek Akasya Durağı’na...
- SADULLAH ERGİN: “Adliyelerimizi kötü gösteriyor” diyerek Karadayı’ya...
- RECEP AKDAĞ: “Tekrarlarıyla halkımızı hekimlerden soğutuyor” diyerek Doktorlar’a...
- AHMET DAVUTOĞLU: “Hâlâ Suriye’ye girmediler” diyerek Kurtlar Vadisi’ne...
- BEŞİR ATALAY: “Zaten Doğu-Batı ayrımı var, yeni ayrımlar olmamalı” diyerek Kuzey/Güney’e...
DİYORLAR ki:
- Başbakan “kürtaj” dedi, tartıştınız.
- Başbakan “idam” dedi, tartıştınız.
- Başbakan “dizi” dedi, tartışıyorsunuz.
Sonra da şöyle diyorlar:
Başbakan hepinizle oynuyor.
*
Oynuyor mu, oynamıyor mu?
Bilmiyorum, bilemiyorum... Gerçekten.
Ama bildiğim bir şey var:
- Bir ülkenin başbakanı “Kürtajı yasaklayacağız” diye ortaya çıkarsa sonuna kadar tartışılır.
- Bir ülkenin başbakanı “İdamı getireceğiz” diye ortaya çıkarsa sonuna kadar tartışılır.
- Bir ülkenin başbakanı “diziye savaş açarsa” sonuna kadar tartışılır.
*
Bildiğim bir şey daha var:
Eğer Başbakan gerçekten bu konuları gündeme getirerek hepimizle oynuyorsa...
Yani maksadı kafa bulmaksa...
Yani maksadı oyunsa...
Bilsin ki...
Tehlikeli bir oyundur bu...
Çünkü...
Ortaya attığı her tartışma konusu...
- Kendisiyle ilgili algıları altüst ediyor.
- Kendisiyle ilgili algıda onulmaz yaralar açıyor.
- İmajını biraz daha yıpratıyor.
- Kendisini biraz daha geriye götürüyor.
Kısacası...
Eğer gerçekten oyun oynuyorsa çok pahalı bir oyundur bu.