Gündem

Ahmet Hakan'dan Cem Küçük'e: Reis'in tokatını yedin, şimdi böğüre böğüre uza

"Şimdi al o serçe parmağını da depresif bir şekilde emmeye başla"

22 Ağustos 2017 05:08

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Kimsenin racon kesmesine de ihtiyacım yoktur. Eğer racon kesilecekse, bu raconu bizzat kendim keserim" sözlerinin ardından köşe komşusu Ertuğrul Özkök ile polemiğe giren Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük'e sert sözlerle yüklendi. Hakan, Cem Küçük'e "Hani “Savcılar elimin altında” falan diye çalım satıyordun ya... Artık sadece Reis’in Osmanlı tokadı var suratının üstünde. Hadi uza şimdi. Böğüre, böğüre uza" dedi.

Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın danışmanlığı görevini de yürüten Akif Beki'nin Hürriyet'te yayımlanan yazılarına son verilmişti. Söz konusu ayrılığın Beki'nin "AKP için kaleme aldığı eleştirel yazılar" nedeniyle gerçekleştiği öne sürülmüştü. Beki'nin Hürriyet'te yayımlanan son yazısında kullandığı "İyi, kötü anılarımız var, bir çift söz de komşum Özkök’e: Gidiyorum ama çok da rahatlama, hemen koyverme, gözüm üstünde" ifadesi, kimi köşe yazarları için tartışma konusu olmuştu.

Küçük, "Şeytani bir operasyoncu: Ertuğrul Özkök" başlığıyla yayımlanan (14 Ağustos 2017) yazısında "Hakikaten kendilerine özel ödül vermek gerekir. Sözün kısası Özkök, Akif Beki'nin kovulmasına onay vermiştir. Zaten bu Ertuğrul Özkök gibi oynak bir şeytan Türk medyasına gelmemiştir" ifadesini kullanmıştı. Özkök'ün Küçük'e yanıtı ise  "Her gün 'en derin devlet' adına konuşan bu arkadaş, medya tarihindeki en en en derin operasyonumu atlamış. Onu da bugün ben kendim açıklıyorum. Küçük Cem’i MİT’e ben yerleştirdim" esprisi olmuştu. 

Cem Küçük, Özkök'ün bahsi geçen esprisi üzerine Beyaz TV'de katıldığı programda şunları söylemişti:

"Sen kimsin ya? Ertuğrul Özkök, sen kimsin? Bütün Hürriyet'i toplasan benim serçe parmağım kadar güçlüsün. Ben Aydın Doğan'a talimat veririm, gereğini yapar."

Ahmet Hakan'ın "Hadi, bundan sonra böğür de görelim" başlığıyla yayımlanan (22 Ağustos 2017) yazısının ilgili bölümü şöyle:

Tehdit ettin... Şantaj yaptın... Parmak salladın... Racon kestin...

Ve böğürüp, böğürüp durdun.

Ne oldu sonunda?

*

Ne olacak?

Reis, çıktı meydana...

“Hop birader! Burada raconu ben keserim! Sen çekil bakayım kenara... Sen kimsin?” diyerek...

Hem senin hem de senin gibilerin suratına nakşetti mübarek Osmanlı tokadını.

*

Hani “Ben serçe parmağımla bilmem ne yaparım” falan diyordun ya...

Şimdi al o serçe parmağını da depresif bir şekilde emmeye başla!

*

Hani “Ben gazetelerden, televizyonlardan adam attırırım” falan diye kostaklanıyordun ya...

Hadi şimdi de geriye doğru kostaklan da görelim.

*

Hani “Devlet benim, ben devletim” falan diye alayına gider yapıyordun ya...

Şimdi git duvarlara yap giderlerini...

*

Hani “Savcılar elimin altında” falan diye çalım satıyordun ya...

Artık sadece Reis’in Osmanlı tokadı var suratının üstünde.

*

Hadi uza şimdi.

Böğüre, böğüre uza.

 

Atletli Kemal Bey

Hep takım elbiseyle gördüğümüz, en fazla kolları sıvanmış gömleğe kadar esneyebilen Kemal Bey’i...

Bir anda Zeytinburnu sahilinde ailecek piknik yapan Selahattin Dayı tipinde görünce...

Afalladım resmen.

- “Yok artık” dedim.

- “Photoshop” dedim.

- “Kendisi değil de benzeridir” dedim.

Dedim de dedim yani.

*

Fakat hayır!

Ta kendisiymiş.

Sımsıkı gerçekmiş.

*

Atletli fotoğrafa bakınca...

Bu fotoğraftaki eksikleri şöyle sıraladım:

Mangal, piknik tüp, plastik top, kilim, Mine Kırıkkanat, çizgili pijama falan...

*

Şaka bir yana...

“Halk adamı” imajı içinse bu fotoğraf, bu kadar ani ve büyük bir değişim yerine...

Alıştıra alıştıra geçiş yapsaydı keşke...

Mesela ekose ceketle başlasaydı işe.

 

Kemal Beyl'le neden olmuyor, olamıyor

Bir düşünün:

Tayyip Erdoğan muhalefette olsaydı...

Ve hakkında “Tutuklanacak” diye rivayet çıkarılsaydı...

Ne yapardı?

*

Öyle bir kullanırdı ki bu rivayeti...

Bir yandan “sıkıysa tutuklayın” diyerek meydan okur, bir yandan da olayı mağduriyetten bir anıta çevirirdi.

Ve oyunu da en az sekiz puan arttırırdı.

*

Peki Kemal Bey ne yaptı?

Ne yapacak?

“Al da at” diye ayağına gelen pası, kalenin bilmem kaç metre uzağına fos diye bırakıverdi.

*

Değerlendiremedi.

Kullanamadı.

Susup kalıverdi.

Ta en sonunda “Tutuklanmam muhalefet gücünü arttırır” diye bir açıklama yaptı.

Sanki olayın kahramanı değil de soğukkanlı bir siyaset gözlemcisi gibi...

*

Peki tam bu sırada Tayyip Erdoğanne yapıyordu?

Kemal Bey’in pası değerlendiremediğini ve değerlendiremeyeceğini fark etmiş olacak ki...

“Bizim gündemimizde yok böyle bir şey. Kendini gündemde tutmak için böyle bir şey uyduruyor” diyerek konuyu kapattı.