Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından Başbakanlık Başdanışmanı olarak atanan Prof. Süleyman Seyfi Öğün’ün Uludağ Üniversitesi’nde görev yaptığı sırada bir öğrencinin sınava başörtülü girdiğine dair yazdığı dilekçeyi paylaştı. Dilekçe’ye göre Öğün, sınava başörtülü girmek isteyen öğrenciyi engelleyen öğretim görevlisine destek olurken, öğrenciye destek olan öğretim görevlisi için “gerekli değerlendirme” yapılması önerdi.
Ahmet Hakan’ın Hürriyet’teki köşesinde bugün (12 Ocak 2016) yayımlanan “'Beyazıt PKK'lı olmuş' deyin, gerisini anlarım” başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:
Her devrin devrim muhafızı: Süleyman Seyfi Öğün
Ahmet Davutoğlu tarafından “Başbakanlık Başdanışmanı” olarak atandı.
*
Hayırlı, uğurlu olsun.
*
Ama durun bir dakika!
Kim bu Süleyman Seyfi Öğün?
*
-28 Şubat süreci devam ederken bir sınav salonuna asistanını göndererek başörtülü avına çıkan...
-Gönderdiği asistanı vasıtasıyla koca salonda sınav sorularını cevaplamaya çalışan bir başörtülü öğrenciye müdahale ettiren...
-Başörtülü öğrencinin başını yarıya kadar açmasıyla bile tatmin olmayan zihniyete destek çıkan...
-Başörtülü öğrenciden yana tavır alan bir araştırma görevlisini düşman belleyen...
-Sırf başörtülü öğrencinin haklarını savundu diye araştırma görevlisini “Emirlerinize arz ederim” diye biten bir dilekçeyle üstlerine şikâyet eden...
-O araştırma görevlisinin okuldan atılmasını sağlayan...
Bir öğretim üyesidir.
Yani 28 Şubat’ın asayiş inzibatıdır.
Yani 28 Şubat’ın devrim muhafızıdır.
*
İşte bu Süleyman Seyfi Öğün, şimdi de yeni dönemin şartlarına olağanüstü uyum sağlayarak...
“Başbakanlık Başdanışmanlığı” gibi çok önemli bir statüye erişebilmiştir.
Yani 28 Şubat’ın devrim muhafızı, yeni devrin devrim muhafızı olmuştur.
*
Üstelik bu Süleyman Seyfi Öğün...
-“28 Şubat’ta başörtülü öğrenci avına çıkması için asistanımı sınav salonlarına yollardım, meğer ben ne vicdansızmışım” dememektedir.
-“28 Şubat’ta başörtülü öğrencinin haklarını savunan bir araştırma görevlisini, üniversiteden attırmıştım, meğer ben ne acımasızmışım” dememektedir.
-Kibir yapmakta, burnundan kıl aldırmamakta, en küçük bir özeleştiriye bile kapı aralamamaktadır.
-Ne başörtülü öğrenciye destek çıktığı için okulundan attırdığı araştırma görevlisinden ne de başını yarıya kadar açtığı halde sınavdan çıkarılan öğrenciden utanmaktadır.
-En küçük bir pişmanlık, en küçük bir utanma hissi, en küçük bir yüz kızarıklığı yaşamamaktadır.
*
Ne diyelim?
Yeni başdanışmanı, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’na hayırlı, uğurlu ve bereketli olsun.
*
Dün sınav salonlarında başörtülü kovalayan Süleyman Seyfi Öğün, bakalım yeni dönemde kimleri nerelerde kovalayıp “emir ve müsaadelerine arz ederim” yollu dilekçelere imza atacak?
Hep birlikte göreceğiz?
İşte o dilekçe: 22 Şubat 2000 tarihli bu dilekçenin altında dönemin Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Süleyman Seyfi Öğün’ün imzası var. Dilekçenin yazıldığı makam: Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı... “Bilindiği gibi başörtüsüyle sınava girmek yasaktır” diye başlayan dilekçede başörtülü öğrenciye destek çıkan araştırma görevlisi Ahmet Keşli hedef alınıyor. Ahmet Keşli, bu dilekçe nedeniyle okuldan atıldı. Keşli, daha sonra doktorasını başka bir üniversitede tamamlayabildi. Keşli şimdi hem avukat hem de Marmara Üniversitesi’nde öğretim görevlisi.
Yazının tamamına ulaşmak için tıklayın.