Gündem

Ahmet Davutoğlu: Ben Van'da şehitleri defnederken Binali Yıldırım karargâhı kurmuş, bana karşı imza topluyordu

10 Mart 2020 12:32

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Konya'daki evinde ağırladığı gazetecilere AKP'den ayrılma nedenlerini ve parti kurma sürecini anlattı. Davutoğlu, sandığa olan inancın tam olması gerektiğine dikkat çekerek, kendisinin terörle mücadele ettiği süreçte Binali Yıldırım'ın Ankara'da karargâh kurarak genel başkanlık için imza topladığını söyledi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, çalışmalarını dün Konya’da sürdürdü. İl Başkanlığı binasının açılışını gerçekleştiren Davutoğlu, yerel gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı. Davutoğlu, tartışma yaratan "Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan insan yüzüne çıkamaz" sözüne açıklık getirdi. Davutoğlu'nun konuya ilişkin açıklaması şöyle:

"12 Eylül'de yapacağımız kongre için benim aleyhimde imzalar topluyorlardı. 9 Eylül günü Konya'daki Türkiye-Hollanda maçını izlerken şehit haberi geldi. Ben hemen o anda Ankara'ya oradan da Van'a gittim. Ben Van'da şehitleri defnederken Binali Yıldırım karargâhı kurmuş, delegelerden bana karşı imza topluyordu. Ben şehit defnederken, onlar tek tek il başkanlarını arayıp, imza topluyorlardı. Terörle mücadelenin kahramanı olmak kolay. ‘İnsan içine çıkamazlar' dediğim nokta buydu. Benim yanımda olacakları ben o gün tespit ettim. Bu yapılanlar parti disiplinine aykırı diyen başkanlar bugün benim yanımda."


Davutoğlu’nun açıklamalarından satır başları:

"Kayyum atamalarıyla ilgili açıklamam oldu. HDP'li belediye başkanları suçluysa seçime sokulmamalıydı. Bunun yapılması lazımdı. Seçimi kazandıktan sonra bir suç işledilerse hukuka gidilmeli ve ceza almalıydılar ve görevden alınmalıydılar.

Hukuka sevk edilmeyen birini seçimden üç dört ay sonra görevden alırsanız, bu ülkede hiç kimsenin seçime, sandığa güveni kalmaz. Kendine yapılmak istenmeyen başkasına da yapılmamalı. Bu yolda giderse, başka partiler de AK Partili belediye başkanlarını görevden alır. Ben bunu deyince, ‘Davutoğlu teröre destek veriyor' dediler.

Terörle mücadelede en kapsamlı mücadeleyi biz yaptık. Sakarya konuşmamda Tayyip Bey, il başkanlarına konuşuyordu. Bizi kastederek, ‘Eski defterleri biz de açacağız galiba' dedi. Ben odamda bu konuşmayı dinledim ve sonra konuştum. ‘7 Haziran ile 1 Kasım arasında verdiğimiz mücadeleyi unutanlar ve onu eleştirenler, o günleri konuşursak insan içine çıkamazlar' dedim.

“Sadece yaşayan bilir”

Ve orada da neyi kastettiğimi söyledim. Bir AK Parti'yi kastettim. İkincisi de MHP'yi kastettim. Bu tarihler arasında neler oldu kısaca söyleyeyim; 7 Haziran akşamı Konya'daydım. Oyumuz düştü, 250 milletvekilimiz var. Cumhurbaşkanıyla konuştum, ‘Merak etmeyin her şeyi düzelteceğiz' dedim. O akşam bir grup odaklar, ‘Türkiye'de kriz çıkacak' söylemlerine girdi. Ben bu millete bir borç ödedimse, 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki akşamları uykusuz geçen gecelerimle ödemişimdir.

“Tayyip Bey 1 haftaya yakın hiç konuşmadı”

Sadece yaşayan bilir. Ben buradan Konya'yı arkama alarak Ankara'ya gittim. Ankara'da herkesin morali bozuk, yeise kapılmışlar. Seçim otobüsüne bindiğimde herkese başını kaldırmalarını söyledim. Bugün balkon konuşması yapmamamı istediler. Ben de ‘Yapacağım' dedim. Tayyip Bey, 1 haftaya yakın hiç konuşmadı. Burada birçok sorumluluğu bana bırakmadılar. MKYK'yı topladım, ‘Arkadaşlar ne yapalım' dedim. Herkesin ne dediğinin isim isim notları var. Bir çoğunluk, ‘CHP ile koalisyon yapalım' dedi. Bir kısmı da ‘MHP' dedi. Sonra da görev bana verildi ve görüşmelere başladım. Bir tarafta da FETÖ'nün faaliyetlerini öngörüyoruz. YAŞ toplantısı var ve orada olmalıyız. Dolayısıyla koalisyon görüşmelerinin uzaması da YAŞ toplantısını beklemekti. Biz bu çabaları sergilerken herkes kendi hesabını yürüttü.

Benim başbakan olmamamdan rahatsız oldular. Parti içinde bana karşı toplantılara başladılar. Barikatlar, hendekler gibi durumlar ben başbakan olmadan yapılmaya başlamıştı.

Kobani olaylarından sonra tüm güvenlik birimlerini topladım. Silahları martta bırakmazlarsa sonrasında çetin bir mücadele vereceğiz dedim. Öyle şartlarda mücadele yürüttük ki bunları yaşayan bilir. 2015 Temmuz ayında HDP'lilere ayaklarını denk almalarını söyledim. ‘Sakın PKK'ya sarılmayın, onları yanınıza alıp bize ahkam kesmeyin' dedim.

Daha sonra Ceylanpınar'da iki polisimi şehit etmelerinden sonra, ben tüm birimlere talimatları verdim. Cumhurbaşkanına da dedim ve onay aldım. Bu gece saat 03:00'te tüm unsurları toplayacaksınız dedim. Sonrasında terörle mücadeleyi başlattık.

“Binali Yıldırım karargâhı kurmuş imza topluyordu”

12 Eylül'de yapacağımız kongre için benim aleyhimde imzalar topluyorlardı. 9 Eylül günü Konya'daki Türkiye-Hollanda maçını izlerken şehit haberi geldi. Ben hemen o anda Ankara'ya oradan da Van'a gittim. Ben Van'da şehitleri defnederken Binali Yıldırım karargâhı kurmuş, delegelerden bana karşı imza topluyordu. Ben şehit defnederken, onlar tek tek il başkanlarını arayıp, imza topluyorlardı.

Sonra terörle mücadelenin kahramanı olmak kolay. ‘İnsan içine çıkamazlar' dediğim nokta buydu. Benim yanımda olacakları ben o gün tespit ettim. Bu yapılanlar parti disiplinine aykırı diyen başkanlar bugün benim yanımda. İkinci olarak da terörle mücadele kapsamında Bahçeli ile görüştüm ve 4 teklif götürdüm ve hiçbirini kabul etmedi. Şimdi bu kesimler benim karşıma geçmiş bana terör suçlaması yapıyorlar."