Gündem

Ahmet Altan: CHP 'övgüyü ve alkışı' hak ediyor ama...

Ahmet Altan, CHP'nin seçim bildirgesini değerlendirerek, CHP'nin "övgüyü ve alkışı" hak ettiğini vurguladı, ancak partinin Ergenekon konusundaki tutumunu eleştirdi.

24 Nisan 2011 03:00

T24 - Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, CHP'nin seçim bildirgesini değerlendirerek, CHP'nin "övgüyü ve alkışı" hak ettiğini vurguladı, ancak partinin Ergenekon konusundaki tutumunu eleştirdi.

Ahmet Altan'ın Taraf gazetesinde "Yeni Çiçekler" başlığıyla yayımlanan (23 Nisan 2011) yazısı şöyle:



Yeni çiçekler

Doğrusu ya CHP demokrat bir parti olabilmek için çabalıyor.

Kılıçdaroğlu’nun dün açıkladığı seçim beyannamesi, bu partinin çok uzun zamandır yanına bile yaklaşmadığı demokratik bir anlayışla yazılmıştı.

Özellikle anayasa, yerel yönetimler, askerlik, seçim yasası konularındaki yaklaşımları, bu ülkede bir“Kürt” meselesi olduğunu ve milyonlarca Kürt’ün yaşadığını nihayet keşfedip dile getirmeleri, bence Türkiye açısından çok önemli gelişmelerdi.

CHP, Avrupa Birliği standartlarını kabul ederek siyaset yaptığında, siyasetin kalitesi de, siyasi yarışın yapısı da daha üst seviyelere yükseliyor.

Bu önerilerin AKP’yi de daha demokrat bir çizgiye zorlayacağı çok açık.


“Değişimcilik”
 kulvarında AKP’nin yalnızlığı ve rakipsizliği bitiyor.

Bu da, AKP’yi daha hareketli ve yaratıcı bir parti olmaya zorlayacaktır.

Bence CHP’nin bu beyannamesi övgüyü ve alkışı hak ediyor.

Ama ne yazık ki bu partinin çok ciddi bir sorunu var.

Ergenekon.

Demokrasiye kasteden bir örgüt olan Ergenekon’a sahip çıkarak “demokrat” olmak çok zor.

CHP’nin bunu anlayabilmesi için Ergenekon’un ne anlama geldiğini iyi incelemesi ve düşünmesi gerekiyor.

Bu ülkede, AKP’nin temsil ettiği muhafazakâr çoğunluğu silah zoruyla sindirmeyi arzulayan, darbeyi öven, darbe yandaşlığı konusunda artık utanmayı da bir yana bırakan bir kesim var, bu insanlar için“Ergenekon’un varlığını sürdürmesi” çok önemli.

Çünkü halkın çoğunluğunu ancak “Ergenekon” türü kaos yaratacak örgütlerle sindirebilirler.

Çoğunluğu baskı altına almak isteyen bu kesimlerle, bunların medyadaki uzantıları, “Ergenekon”operasyonlarını  “AKP’nin muhaliflerini susturmak için kullandığı” bir bahane olarak kabul ettirmeye uğraşıyorlar.

AKP’ye karşı çok sert bir muhalefetin yürütüldüğü Türkiye’de, “muhalefetin susturulduğuna”inanmak pek kolay değil.

Zaten halk da inanmıyor.

CHP, çoğunluğu silahla baskı altına almayı arzulayan Ergenekon’a sahip çıkarak, çoğunluktan nasıl oy alacak?

Çoğunluğun böyle bir partiye oy vermesi için aptal olması gerekir.

Türkiye’de, “Ergenekon’u rahat bırakın da gene cinayetler, suikastlar, bombalamalarla kaos yaratarak darbe yolunu açsınlar, bir darbe yaparak muhafazakâr çoğunluğu sindirsinler, Türkiye’yi dünyadan koparsınlar” diyecek bir çoğunluğun olduğuna inananlar, bunun böyle olmadığını seçimlerde görecekler.

Şırnak’taki “iyi çocukları”, Danıştay cinayetini, Zirve katliamını, Hrant Dink suikastını, topraktan fışkıran cephanelikleri, darbe planlarını, lahikaları, fişlemeleri kimse unutmadı.

Ergenekon, halka karşı bir örgüttür.

Halk niye Ergenekon destekçilerine oy versin?

Ergenekon’u ancak belirli bir “azınlık” destekler, “Ergenekon’u destekleyen” hiçbir partinin“seçimlerle” iktidar olma şansı yoktur.

Bir yandan “demokrasiyi” bir yandan da Ergenekon’u desteklemek öyle kolay anlaşılabilir bir çelişki değil.

CHP bir yandan “geleceğin” okyanuslarına açılmak isterken, bir yandan da kendini kalın halatlarla“geçmişin” limanına bağlıyor.

Sanırım ilerde bu durum, “CHP ikilemi” türünden bilimsel bir kavram olarak girecek siyaset bilimi literatürüne.

Herhalde, bu seçim CHP’nin bu “ikili” yapısıyla girdiği son seçim olacak, bir dahaki seçimlere büyük bir ihtimalle değişmiş, belki de bölünmüş olarak girecek.

Bu seçimlerde, CHP’nin demokratik çabalarını alkışlamak, onların birçok konudaki ilerici önerilerini desteklemek ama Ergenekon’la olan ilişkilerini de hiç akıldan çıkarmamak gerekiyor.

Keşke “geçmişle” ve Ergenekon’la bağlarını kopartabilmiş olsalardı, çok daha ilginç bir seçim izlerdik, tartışmalar tümüyle “kimin daha demokratik olduğu” üzerinden yürürdü ve AKP de ilk kez ciddi bir rakiple yarışırdı.

Olmadı.

Gene de CHP, AKP’nin rahatlığını ve son zamanlardaki ataletini sarsacak, iktidar partisini daha atak ve daha demokrat olmaya zorlayacak hamleler yaparak siyasetin kalitesini yükselttiği için alkışı ve teşekkürü hak ediyor bence.

Özellikle CHP ve BDP’deki değişim arzularına bakarak, bu seçimin “Birinci Cumhuriyet’in” son seçimi olduğunu söyleyebiliriz.

Bir dahaki seçimler bambaşka bir ortamda yapılacak.

Henüz siyaset ağacının yeni “meyvelerini” görmesek de, dallarında beliren yeni “çiçekler”, eski ağaca hayatın gerçeklerinin taze bir aşı yaptığını gösteriyor.