Gündem

Afyonkarahisar'daki patlama kaza değil mi?

Afyonkarahisar'da 25 askerin hayatını kaybettiği patlamayla ilgili kalıntılıarda envanterde bulunmayan bir plastik patlayıcıya rastlandı

20 Mart 2014 12:16

25 askerin hayatını kaybettiği cephanelik patlamasıyla ilgili son rapora göre numunelerde, depoda olmayan bir tür plastik patlayıcıya rastlandı

Afyon’da, askeri mühimmat deposunda 25 askerin ölümüyle sonuçlanan patlamaya ilişkin davada, mahkemeye ulaşan rapora göre, 11 ayrı toprak numunesinden, depoda bulunmadığı bilinen ‘PETN’ türü plastik patlayıcı kalıntılarına ulaşıldı. Daha önce de patlamada can veren bir askerin doku örneklerinde aynı türden patlayıcı bulunmuştu. Radikal gazetesinden İsmail Saymaz'ın haberine göre, olayda çocukları ölen ailelerin avukatı Altan Ulutaş, “O depoda başka bir şey patladı” diyor. Ulutaş’a göre ya PKK ’dan ele geçirilen ve imha edilmesi gerekirken saklanan mühimmatlar ‘korsan’ şekilde depoya taşındı ya da patlama ‘kaza’ değildi.

Afyon Şehit Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlası’nda 5 Eylül 2011’de bir cephanelik deposuna mühimmat taşındığı sırada meydana gelen patlamada 25 asker can vermişti. İlk incelemede; Mühimmat Bölük Komutanı Binbaşı Ali Duran’ın, daha önce Susurluk’tan getirilip iki depoya doldurulmuş mühimmatın dört gün içinde sayımını ve tasnifini emrettiği, üç günlük oryantasyon eğitiminden bile geçmemiş ve el bombasıyla bile temas etmemiş kısa dönem erlere bunların taşıttırıldığı, işlemin geceye sarktığı ve deponun araç farlarıyla aydınlatıldığı anlaşılmıştı, Patlamada yaklaşık 20 bin el bombası infilak etmişti. Binbaşı Ali Duran ile 2. Mühimmat Bölge Komutanı Kıdemli Albay Veysel Özbay ile depolardan sorumlu Üsteğmen Tuncay Aydın’a, ‘birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ savıyla dava açılmıştı.

 

Son polis raporu geldi

 

Mahkemeye en son, Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı’nın toprak numune raporu ulaştı. Patlama alanından alınmış 15 toprak numunesinden 11’inde ‘eser düzeyde patlayıcı maddelerden HMX, RDX ve TNT kalıntıları’ olduğu belirlendi. İki numunede; ‘pentaerythrol tetranitrate’ (PETN) adlı patlayıcı kalıntısına ulaşıldı. Yedi numunede ise TNT benzeri pikrik asit kalıntısı bulundu. Üç ayrı numunede PETN ve pikrik asitin yanı sıra iki türde DNT kalıntısına ulaşıldı. Ölen askerlerden Faruk Ergenç’in doku örneklerinde aynı patlayıcı bulgularına ulaşılmıştı.

Emniyet Kriminal Dairesi Başkanlığı raporunda patlayan el bombalarının TNT ve RDX içerdiği, DNT’nin ise TNT’nin kimyasal değişikliğe uğramasıyla oluşabileceği vurgulandı. PETN ve HMX’in, el bombalarında kullanılmadığı kaydedildi. PET’nin infilaklı fitil ve tahrip kalıplarında yemleme amacıyla, HDX’nin ise roket gibi mühimmatlarda kullanıldığı ifade edildi.

Ailelerin avukatı Altan Ulutaş, dosyadaki evraklara göre patlamanın meydana geldiği o depoda sedece el bombası ve havan mühimmatının bulunduğunu, ikinci grubun zaten patlamadığını kaydetti. Ulutaş, baştan beri bunun kaza olmadığını savunduklarını ve son bulguların kendilerini desteklediğini söyledi. Ulutaş, depoda sadece el bombası ve havan bombası olduğu yönünde bilgi bulunduğunu ve mahkemeye ulaşan rapora göre, el bombalarının bu türden patlayıcı madde içermediğini ifade etti. Alataş, şunları söyledi:

“Depoda, bu patlayıcılar yoktu. ‘El bombalarının içinde olur’ denildi fakat hem jandarma hem de polisten gelen raporlarda, el bombalarının bu türden patlayıcı içermediği belirlendi. Şu halde, orada başka bir şey patladı. Neyin patladığı konusunda elimizde yeterli veri yok. Fakat en azından bunun kaza olmadığını ortaya koyuyor bu rapor. Ya da başka bir nedenle patlama olduğunu düşündürtüyor. O depoda PKK’dan zoralım yoluyla elde edilmiş mühimmatlar vardı. Bu mühimmatlar da o cephaneliklere veriliyor. Bir varsayım olarak, depoya bu türden patlayıcıların da el bombalarıyla birlikte getirilmiş olabileceğini ya da zaten depoda bulunduğunu söyleyebiliriz. Fakat mahkeme bunu araştırmıyor. Sadece kaza üzerinde duruyor.”