Gündem

"Afrin'de 'şehir savaşı' aşaması, 'ateşkes' baskısını artıracak"

"Gazeteciler birer propagandacı olarak sahne alıyor; 'şehir savaşı seviciliği' yapıyorlar"

01 Mart 2018 14:29

Evrensel gazetesi başyazarı İhsan Çaralan TSK'nın ÖSO ile birlikte Suriye'nin kuzeybatısındaki Afrin'e yönelik olarak gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekâtı'nı değerlendirdi. Çaralan, Afrin'de şehir savaşı aşamasının ateşkes baskını artıracağını söyledi.

Çaralan bugünkü (1 Mart 2018) yazısına şöyle devam etti:

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) Suriye için aldığı “insani ateşkes kararı”nı tanıyan yok!    

Hiç kimse de “Ben BMGK’nin ateşkes kararını tanımıyorum” demiyor. Tersine herkes, bu ateşkes kararının kendisiyle ilgili olmadığını öne sürüyor; kendisi dışındakilerin ateşkes kararına uymamasını eleştirerek durumu daha karmaşık hale getiriyorlar.

Örneğin, Suriye, İran ve Rusya Guta’da askeri harekatı sürdürüyor. “Çünkü” diyorlar; “Burada biz el Kaide, IŞİD, el Nusra gibi BMGK kararında ateşkes kapsamında olmayan güçlere karşı operasyon yürütüyoruz”diyorlar. 

ABD de “Biz IŞİD’e karşı operasyon yapıyoruz. Dolayısıyla bu BMGK kararı bizim operasyonlarımızı kapsamıyor” iddiasını öne sürüyor.

Afrin'de ateşles tartışması: Kurt dumanlı havayı seviyor! 

Türkiye ise, “Ateşkese neden uymuyorsunuz” sorusuna; “Afrin’de biz; PYD, YPG, PKK gibi terör örgütlerine karşı operasyon yapıyoruz. Dolayısıyla bizim operasyon alanımızda insani bir sorun yok. BMGK kararı bizi bağlamaz” yanıtını veriyor.

Nitekim, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert; gazetecilerin yönelttiği, “Türkiye’nin Afrin harekatının ateşkes kapsamında olup olmadığı” sorusunu "Türkiye bu mutabakatı iyice ve yeniden okumalı. Karar, 30 gün boyunca Suriye’nin her tarafında ateşkesi öngörüyor. Türkiye’ye, BMGK’nin aldığı ateşkes kararını yeniden okumalarını tavsiye ederiz” diyerek, yanıtladı.

AB’nin görüşü de “BMGK kararı Türkiye’nin Afrin operasyonunu da kapsıyor ve Türkiye bu karara uymalı” biçiminde.

Fransa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la telefonda görüşen Fransa Devlet Başkanı Macron’un Erdoğan’dan Afrin’e yönelik operasyonu durdurmasını istediği açıklandı. Ancak Türkiye Dışişleri Bakanlığı bu açıklamayı yalanladı; telefon görüşmesinde Afrin’in gündeme gelmediğini öne sürdü.

Yine Türkiye, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nauert’in “Ateşkesin Afrin’i de kapsadığı” iddiasına da tepki gösterdi! 

Evet, BM kararında “Ateşkes kapsamı dışında bırakılan terör örgütleri el Kadie, IŞİD, el Nusra olarak belirtiliyor. Dolayısıyla bu da Afrin’in ateşkes kapsamında olduğunu gösteriyor. Ancak Afrin’in adının açıkça geçmemesi, dahası herkesin kendisine göre bir ateşkes sınırı belirleyecek biçimde muğlak ifadeler kullanılması, “Dumanlı havayı seven kurtlar” sözünü hatılatıyor ve güçlü olanların işine geliyor. Çünkü bu durum, bu güçlere her muğlaklığı kendi işlerine geldiği gibi yorumlama imkanı sağlıyor.

Dolayısıyla “insani ateşkes” denerek, çatışmalı bölgelere insani yardım ulaştırma, sivilleri bölgeden nakletme gibi girişimleri içeren BMGK’nin ateşkes kararının tutması çok olanaklı görünmüyor.

‘Şehir savaşı aşaması' ne demek?

Afrin operasyonu 40 günü geride bırakırken, içeride “savaş hali” uygulamalarına ve “Afrin operasyonu”na tepkiler çeşitli biçimlerde sürüyor. Dünya kamuoyu ve hükümetler nezdinde de tepkiler artıyor.

Genelkurmay bölgede her öldürülen kişiyi “terörist” olarak gösteriyor. Bunu da “akıllı mühimmat” ve “Askerin sivilleri ayırmadaki titizliği”ne bağlıyor.

Ancak şu günlerde sıkça “Şehir savaşları aşamasına gelindiği” (“Meskun mahal operasyonu” aşaması da deniyor) belirtilerek, militarizm dozu artırılan bir propaganda yürütülüyor.

Sanki “şehir savaşı” demek yeni bir sahne gösterisiymiş, bu savaşta mağdur ve kurban olacaklar başka gezegenlerden gelmiş yaratıklarmış gibi “asker uğurlama” törenleri yapılıyor. Dahası TV kanallarının sıcak koltuklarına oturan programcıları ya da “cepheden” haber yapan muhabirleri; gazeteciliğin “G”sini ayaklar altına almaktan çekinmeden, birer propagandacı olarak sahne alıyor; “şehir savaşı seviciliği”yapıyorlar.

Öyle ki; jandarma ve polisin özel harekat (JÖH ve PÖH)  birliklerinin “uğurlama törenleri”, sanki bir tiyatro sahnesiymiş gibi sunuluyor.

Şovenizm ve militarizmin dozunu artırma ihtiyacı 

Öte yandan, normalde bir askeri harekatla ilgili söylense ya da yazılsa “casuslukla” suçlanacak olan bilgiler, gazeteler ve TV’lerin haber bültenlerinde ortalığa saçılıyor. Bu birliklerin nerede eğitilip nasıl bir eğitim aldıkları, hangi operasyonlarda deneyim kazandıkları, Afrin’deki “meskun mahal operasyonlarda” hangi araçları ve silahları kullanacakları, hangi yöntemlerle sokakları ele geçireceklerine,... kadar ne biliniyorsa, bütün bu bilgi ve söylemler militarizmin dozunu artırmak için kullanılıyor. Çünkü, Erdoğan-Bahçeli ittifakının propagandası, militarizm ve şovenizmin dozu sürekli artırılmazsa etkili olamaz. Tıpkı uyuşturucunun etkili olması için dozun sürekli artırılmak zorunda olması gibi!

Elbette ki “şehir savaşı”, herhangi bir arazi savaşından farklı olarak çok büyük güçlükleri olan bir savaştır ve bu tartışılmazdır. Binlerce nüfusa sahip Cinderesi, Raco ya da yüz binlerce nüfusa sahip Afrin merkezine girildiğinde; sivil kayıpların artması, insani sorunların büyümesi kaçınılmazdır.  Bu durum da ister istemez Türkiye üstündeki “ateşkes baskısını” daha da arttıracak görünmektedir.

Savaşı bir gösteriye çevirmek, şovenizm ve militarizm propagandasına inandırıcılık kazandırmak için yapılan bütün bu propagandalar ise; operasyonun sadece Afrin’de değil, içeride halkın bu politikalara yedeklenmesi için de sürdüğünü göstermektedir.