ABD Afganistan operasyonu için Türkiye'den ek asker talep etmeye hazırlanırken,hayatını kaybeden İngiliz asker sayısı 200'e dayandı.
Afganistan'da geçtiğimiz hafta içerisinde peşpeşe düzenlenen saldırılardaki kayıplarla beraber İngiltere'nin bu ülkedeki operasyonunda verdiği askeri can kaybı 200'ü aştı.
İngiliz basını bugün, manşetlerini bu konuyu ayırırken, son dönemdeki Meclis yolsuzluk skandalları ile zor bir dönemden geçen hükümeti de topa tuttular.
Perşembe günü düzenlenen bir saldırıda üç İngiliz askerinin hayatını kaybetmesiyle birlikte toplam kayıp sayısı 200'e ulaşmıştı.
İngiliz Savunma Bakanlığı'nın bu bilgiyi kamuoyuna duyurduğu ve Başbakan Gordon Brown'un da 200. şehitleri için yas ilan ettiği sıralarda Afganistan'dan üç kayıp haberi daha geldi. Yalnızca bu yıl içerisinde 67 İngiliz askeri hayatını kaybetti.
BBC bugün internet sitesinden yayımladığı bir haberde, Perşembe günü düzenlenen saldırı sonrası kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden ve İngiltiere'nin Afganistan'daki 200. kaybı olan Richard Hunt'ın annesinin öfkesine yer verdi.
, Hazel Hunt hükümeti ağır bir dille eleştirerek, Afganistan'da görev yapan askerlere Taliban'la mücadelelerinde daha gelişmiş ve daha fazla ekipmanın sağlanması gerektiğini söyledi. Hunt ayrıca Savunma Bakanı Bob Ainsworth'u "aptal ve cahil" olarak nitelendirdi.
Hunt, "Bob Ainsworth tamamen hayal görüyor. Yüzyıllar boyunca birileri Afganistan'ı işgal etmeye, bu ülkeyle savaşmaya çalıştı. Afganistan'dan iki kere kovulduk ve Ruslar bile orada tutunamadılar" dedi.
İngiliz basını kayıp sayısının 200'ü aşmasının İngiltere'nin Afganistan operasyonunda bir "dönüm noktası" olduğu konusunda birleşirken, özellikle bu yıl içerisinde artan şiddetin hükümeti strateji değişikliğine zorlayabileceğini belirtiyorlar.
Resmi kanat ise Afganistan'daki savaşın mutlaka kazanılacağı konusundaki iyimserliğini koruyor. BBC'ye konuşan İngiltere Genelkurmay Başkanı General Sir Richard Dannatt, askerlerin başarıya ulaşana kadar iki-üç, hatta gerekirse beş yıl daha Afganistan'da kalacaklarını söyledi.
İngiliz askerlerinin "zorlu ve tehlikeli bir operasyon" gerçekleştirdiklerini vurgulayan Dannatt, "Başarıya ulaşacağız, başarıya ulaşmak zorundayız" dedi.
Halkın desteği azalıyor
Askeri ve sivil kanadın kararlığına rağmen, Afganistan'daki operasyona İngiliz halkının desteği giderek azalıyor.
Ülkenin önde gelen gazetelerinden The Times'ın internet sitesinden düzenlediği ankete katılanların yüzde 27'si operasyonun sürmesi gerektiğini söylerken, yüzde 73 ise bir an önce bitirilmesini istediğini belirtti.
Artan kayıpların yanısıra İngiltere'nin Taliban karşısında Hamid Karzai hükümetini yani yine demokratik olmayan bir başka yönetimi destekliyor olması da halk rahatsızlığını artıran bir diğer unsur.
The Times ayrıca yayımladığı bir haber analizde, ABD'nin NATO nezdindeki ve Afganistan'daki Amerikan güçleri komutanı General Stanley McChrystal'ın gözden geçirme raporunu sunduğu zaman İngiliz hükümetinin de asker sayısını artırma baskısıyla karşı karşıya kalacağını vurguladı.
Afganistan'daki kritik seçimler öncesi İngilizler asker sayısını 700 kişi artırdı. Bu ek askerlerin Ekim ayında geri çekilmeleri bekleniyordu. Ancak seçim sonrası güvenliğin sağlanması için en az 9,000 İngiliz askerinin Afganistan'da tutulacağı ifade ediliyor.
Türkiye'nin durumu
Afganistan'da asker sayısını artırma talebiyle karşı karşıya kalması beklenen bir diğer ülke de Türkiye. ABD'nin Afganistan ve Pakistan Özel Temsilcisi Richard Holbrooke'un önümüzdeki günlerde Türkiye'ye yapacağı ziyaret sırasında bu konunun da gündeme gelmesi bekleniyor.
Afganistan'da Türkiye özellikle 2001'deki ABD işgali ardından oluşan durumda askeri idari anlamında önemli görev üstleniyor. NATO kapsamında bu ülkede bulunan Türk birlikleri insanî yardım ve güvenliğin sağlanması görevlerini yerine getiriyor ve çatışma bölgelerinde görev yapmıyor.
Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesine göre Şubat 2009 itibariyle Afganistan'da yaklaşık 800 Türk asker bulunuyor.
Holbrooke'un ek asker talebinin yanısıra muharip yani sıcak çatışmalara girecek nitelikte asker isteyip istemeyeceği ve Ankara'nın buna vereceği yanıt da büyük önem taşıyor.