T24- Uluslararası Af Örgütü - Amnesty International, bugün yayımlanan yeni raporunda Türk yetkililerin lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel ve travestileri ayrımcılıktan koruyacak yasaları yürürlüğe sokması gerektiğini duyurdu.
BBC Türkçe'de yayımlanan (21 Haziran 2011) habere göre, "Ne bir hastalık ne de suç: Türkiye'deki lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler eşitlik talep ediyor" başlıklı rapor, bu kişilerin sağlık ve eğitim kurumlarından konut ve iş ortamına dek çeşitli alanlarda yetkililerin ayrımcılığına maruz kaldıklarına dikkat çekiyor.
Rapor, Türkiye'de bu tür durumları önleyecek yasalar bulunmadığını vurguluyor.
Amnesty'nin Türkiye'deki araştırmacısı Andrew Gardner, "Türkiye'de lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireylere yönelik yaygın önyargının yanı sıra dışlanma ve saldırıya maruz kalma korkusu, pek çoklarını cinsel eğilimlerini ailelerinden dahi saklamaya mecbur ediyor" dedi.
Hükümet yetkililerinin yaptığı homofobik açıklamaların da ayrımcılığı teşvik ettiği görüşünü dile getiren Garnder, geçmişteki hataları tekrar etmek yerine yeni hükümetin bireylerin haklarını koruması ve bu haklara söz ve eylemleriyle saygı göstermesi gerektiğini vurguladı.
Andrew Gardner, "İş bulamayan trans bireyler, kaçak seks işçiliğine zorlanıyor, bütün bunlara ek olarak yetkililerce rahat da bırakılmıyorlar. Aynı zamanda büyük olasılıkla nefret suçlarının da hedefi oluyorlar ama bu konu hala yetkililer tarafından görmezden geliniyor" dedi.
Gardner, Türkiye'de oluşturulacak yeni anayasal düzenlemelerde cinsellik ya da cinsel kimlik temelinde ayrımcılığın yasaklanmasını sağlamanın, parlamentodaki tüm partilerin sorumluluğu olduğunu vurgularken siyasi şahısların bu bireylere destek amacıyla açık şekilde konuşmaya başlamalarının zamanı geldiğini belirtti.
Kısaca LGBT olarak anılan lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireylerin oluşturduğu dayanışma derneği Lambda İstanbul'un 2010 yılında yaptığı ve 104 transbireyin katıldığı ankete göre katılımcıların yüzde 89'undan fazlası, polis gözetimi altında fiziki şiddete maruz kaldığını söyledi.
LGBT dayanışma dernekleri sadece 2010 yılında, bireylerin cinsel eğilimleri ya da cinsel kimlikleri nedeniyle işlenen 16 cinayeti belgeledi.
Amnesty'nin raporuna göre işlenen nefret suçlarının bir çoğu bildirilmiyor ve bu olaylar bildirilseler dahi, çoğu zaman suç olarak kayıt düşülmüyor, suça iten nedenler soruşturulmuyor.
Raporda hükümetin eylemsizliği karşısında, LGBT derneklerinin devreye girdikleri, ancak onların da kapanmalarına dek giden kimi davalara, ifade özgürlüklerini hedef alan ayrımcı saldırılara maruz kaldıkları belirtiliyor.