Habil ve Kabil. Romulus ve Romus. Adidas ve Puma? Dünyanın en tanınmış iki markası arasındaki rekabet kurumsal rekabetin çok ötesine geçen bir niteliğe sahip. Bu ailevi kavga sadece iki kardeşi karşı karşıya getirmekle kalmayıp aynı zamanda yaşadıkları şehirde halkın ikiye bölünmesine yol açtı ve tam 60 yıl sürdü.
Omar Akthar'ın Fortune Türkiye'de yer alan haberinde 1920’lerde bu iki kardeş küçük bir Alman şehri olan Herzogenaurach’ta, annelerinin çamaşırhanesinde faaliyet gösteren Dassler Brothers Shoe Company’de ortaktı. Adolf (Adi) Dassler ayakkabıları tasarlayıp, üretirken, daha dışa dönük bir karaktere sahip olan Rudolph (Rudi) ise satışını gerçekleştiriyordu. Hitler 1933 yılında başa geçtiğinde, her ne kadar iki kardeş Nazi partisine üye olduysa da, bu durum 1936 yılı Olimpiyatları’nda dört altın madalya kazanan efsanevi Afro-Amerikan atlet Jesse Owens’a ayakkabı vermelerini engellemedi. Owens’ın zaferi ayakkabıların uluslararası çapta tanınmasını sağlarken, Dassler kardeşlerin ayakkabılarının satışında da patlama yaşandı.
Ancak bu başarı, eşleri anlaşamamasına rağmen beraber aile evinde yaşayan kardeşler arasında zaten var olan sürtüşmeyi daha da tırmandırdı. Bu gerilimleri irili ufaklı olaylar tetiklerken asıl kavga ise Müttefikler İkinci Dünya Savaşı sırasında Herzogenaurach’ı bombalarken patlak verdi. Adi ve eşi, daha önceden Rudi ve karısının bulunduğu sığınağa geldiğinde, Adi Müttefikleri kastederek “kahrolasılar yine geldiler” dedi. Rudi ise bu sözün kendisini ve ailesini hedef aldığına inandı. Bunun üzerine, tam anlamıyla kıyamet koptu.
Rudi askerliğe çağrıldığında bunun Adi ve karısının tezgâhı olduğunu düşündü; kendisini cepheye göndererek, işe el koymayı planlamış olabilirlerdi. Ardından Rudi iki kere tutuklandı ve her defasında da kendisini ihbar edenlerin kardeşi ve karısı olduğuna inandı. İlkinde, askerlik hizmetinden firar ettiği için Almanlar, ikincisinde ise Gestapo adına çalıştığı gerekçesiyle Müttefikler tarafından tutuklandı. Rudi’nin kardeşi Adi’nin kendisini ihbar ettiği yönündeki şüpheleri, Amerikalı soruşturma yetkililerinin yayımladığı raporla da onaylanmış oldu. Rudi savaş kampına gönderilirken, Adi işi yeniden inşa etti.
1948'de şirketi ikiye böldüler
Kardeşler 1948 yılında şirketi ikiye bölüp, çalışanları ve varlıkları da paylaştıklarında gerilim iyice tırmandı. Adi şirketini, adı ve soyadının kombinasyonu olan “Adidas” olarak adlandırdı. Rudi de kardeşini taklit ederek ilk önce şirkete “Ruda” adını verdiyse de daha sonra daha atletik bir çağrışımı olan “Puma”ya çevirdi. Her ikisi de Aurach nehrinin iki yakasında fabrikalar kurdu ve kısa sürede de, Herzogenaurach’ın ekonomisinin büyük bir bölümüne hakim oldu; böylece şehirdeki hemen herkes bu iki şirketten birisinde çalışıyordu.
Bütün şehir Dessler ailesinin kavgasında ister istemez taraf haline gelirken, rekabet gülünç boyutlara ulaştı.Yalnızca Adidas’a ya da yalnızca Puma’ya hizmet sunan yerel işler türedi; iki şirket çalışanları arasında flört ve evlilik de yasaktı; zamanla Herzogenaurach “eğik boyunların şehri” olarak tanımlanmaya başlandı; bunun nedeni, insanların sizinle konuşmadan önce ilk olarak hangi ayakkabıyı giydiğinize bakmalarıydı.
Rudi’nin satış ekibi ve ürün teslimatı daha iyiyken, Adi de daha iyi bir teknik bilgiye ve ayakkabıları dünyaya tanıtabilecek atletlerle daha iyi ilişkilere sahipti.; bu da Puma’ya kıyasla Adidas markasına üstünlük sağlıyordu. Yine de iki şirket birbiriyle çok fazla uğraştığından, spor ayakkabısı endüstrisine damgasını vuran Nike’ın tehdidine karşı harekete geçmekte yavaş davrandılar.
Adidas ila Puma markaları arasındaki altmış yıllık rekabet 2009 yılında iki şirketin çalışanları arasında sembolik bir dostluk maçıyla sona erdi. O tarihte, Dassler kardeşler dört yıl arayla çoktan ölmüşlerdi. Ancak öldükten sonra bile hasımlık devam etti; iki kardeş aynı mezarlıkta ama birbirinden olabildiğince uzak iki yere gömüldü.