Türkiye' deki girişimlerin amaca yönelik olmadından dolayı Kürt açılımının da bölgenin ekonomisine katkı yapmayacağı açıklandı. Açılımın ekonominin alt alanlarında da yapılması gerektiği ifade edildi.
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü ve Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, “Kadından sorumlu bakanlık kurup hâlâ cinsiyet sorununu çözemeyen bir ülkenin bu tür kaygılar içinde olması bence yerinde değil. Yine de her adımı olumlu bulurum. Bütünüyle çözümleriniz yoksa, parçalı çözümlere de razı oluruz” dedi.
Özince, ‘Kürt açılımı’ konusunda farklı düşüncelere sahip olduğunu belirterek, hükümetin kayıtdışılıkta da ‘açılım’ yapması gerektiğini söyledi. Özince, “Benim bu konudaki düşüncelerim biraz farklı, siz bunu bana İş Bankası Genel Müdürü olarak sormayın. Ersin Özince olarak şunu söyleyebilirim” diyerek şöyle konuştu:
“Ben ülkemizde demokratik ortamın çağdaş medeniyetler, çağdaş demokrasiler seviyesinde olması gerektiğine inanıyorum. Bunun vatandaşlarımız arasında şu veya bu zümrenin, grubun görüşü, şunun bunun tanımıyla değil, tüm vatandaşları kapsayacak şekilde olması yeterlidir. Bir Kürt vatandaşımızın eğitimini, kendini ifade etme özgürlüğünü düşünürken Rum, Ermeni, Süryani ya da her ne kökendense başka bir vatandaşımızın durumunu farklı görmüyorum. Demokrasi ve insan hakları bütün insanlar için varsa vardır.
‘Çağdaş bir Türkiye’yi özlüyorum’
Bugün çok ciddi cinsiyet sorununun dahi demokrasiyle bağdaşmaz olduğu bir ortamda kadından sorumlu bakanlıklar kurup hâlâ cinsiyet sorununu çözemeyen bir ülkenin bir de kalkıp da bu tür kaygılar içinde olması bence yerinde değil.
Ancak bütün bu söylediklerime rağmen bu gibi konularda atılan her türlü adımı da olumlu bulurum. Hiç değilse işin bütünüyle ilgili çözümleriniz yoksa, ne yapalım parçalı çözümlere de razı oluruz. Bir diyeceğim yok. Atatürk ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ demiş. Türkler kendi içinde ve dünyayla da barışık olmalılar. Kendi insanına Türk, dışarıdakine gavur mantığıyla bakmayan çağdaş bir Türkiye’yi özlüyorum.”
‘İstikrara katkı yapar’
Kürt açılımının Doğu ve Güneydoğu Anadolu ekonomisine büyük katkılar yapmasını beklemediğini belirten Özince, bu katkının ancak dönemsel olacağını söyledi. Özince, “Ben devletin ekonomik politikalarının bu gibi kaygılarla ancak dönemsel yönetilebileceğini düşünüyorum. Türkiye’nin birçok eksiklikleri her yöresinde var. Bu konuda yapılan yatırımların mutlaka semeresini vereceğini düşünüyorum ama bunu özellikle Kürt açılımı olarak ifade edilen siyasi gelişmenin, ekonomiye katkısıyla çok doğrudan ilgili görmüyorum. Bu siyasi hareketin siyasi istikrarımıza katkı yapması halinde ki böyle olmasını dilerim, ekonomik istikrara da katkı yapar. Bunun dışında bundan özel bir etki beklemiyorum. Ancak Türkiye’nin özellikle savunma bütçesinin büyük bir bölümünü bölgesel olağanüstü gelişmelere harcadığı da malum” dedi.
‘Kayıtdışına da açılım şart’
Türkiye’nin bölgesel olarak değil, bütünüyle ülke ekonomisini düzeltmesi ve yatırımlara yönelmesi için kayıtdışı sistemde açılım gerçekleştirmesi gerektiğini söyleyen Ersin Özince, şöyle konuştu:
“Bu açılımın en başında kayıtdışı sisteme, vergi adaletsizliğine artık dur demek geliyor. Bu konuda çok büyük bir açılıma ihtiyaç var. Vergisini verenle vermeyen arasında çok büyük bir imtiyaz farkı var. Giderleri doğru ve verimli alanlara yapacak bir reform gerekli. Kayıtdışılığın ulusal değil, uluslararası alanda sorgulandığı bir ortamda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de bu konuya vatandaşlarının ekonomik bağımsızlığı, ekonomik fırsat eşitliği ve vatandaşlık görevleri açısından çok kesin ve süratli çözümler bulması gerektiğini düşünüyorum. Mevcut önlemlerin ihtiyaca cevap vermediğini düşünüyorum. Birçok sektörde her türlü üretim ve tüketim kayda dahi girmiyor.”
‘Eleman çıkarmadık, holding olmayacağız’
Ersin Özince, İş Bankası ile ilgili de şu bilgileri verdi:
“Bizim herhangi bir dönemi avantaja çevirme çabamız yok. Her zaman istikrara oynuyoruz. Örneğin krediyi geri çağıran banka olarak değil, kredi veren banka olarak değerlendirildik. İş Bankası bu dönemde eleman çıkaran banka olmadı.Banka denilen müessesinin güven kuruluşu olduğunu, güvenin de istikrarlı duruşla elde edilebileceğini düşünmek lazım.” Özince, ‘İş Bankası grubunda bir holdingleşme olacak mı?’ sorusuna şu yanıtı verdi: “Hayır, İş Bankası grubunda bu yönde şu anda bir değişiklik yok ve böyle bir değişim de beklemiyorum. Ancak İş Bankası grubunun önümüzdeki dönemlerdeki yapılanma ihtiyacıyla ilgili olarak bugüne kadar çok ciddi çalışmalarımız oldu.”
‘Roubini gibi düşünüyorum’
Uluslararası piyasalardaki ‘bahar havası’nın işlerin daha kötüye gitmeyeceği düşüncesine bağlı olarak yaşandığını ifade eden Özince, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Uluslararası piyasalarda yeniden kıpırdanmalar önemli. Ancak Türkiye açısından siyasi ve ekonomik dalgalanmalara açık yapısı nedeniyle daima daha dikkatli olmaya mecburuz. Aşırı iyimserliğe girmemize gerek yok. Çünkü piyasalarımız sığ, en küçük dalgalanmadan çok fazla etkileniyoruz. Kaygıları azaltmak için mali sektörün büyümesi gerekiyor. Son dönemde büyümesinin yavaşlaması gördüğüm en büyük risk. Ben de Roubini’nin ifade ettiği gibi küresel krizde çift dibi muhtemel görüyorum. Çünkü dünyada bilhassa gelişmiş ekonomilerde daha ciddi konsolidasyonlar sürecek. Merkez Bankası Başkanımız da birkaç ay önce bu düşünceleri paylaşıyordu. Ben de bu gelişmeleri muhtemel görüyorum.”
‘Faiz düşüşü senaryo, terse dönebilir’
Ersin Özince’nin, “Hazine faizi ilk kez tek hanenin altına indi. Bu süreç devam eder mi?” şeklindeki sorumuza yanıtı şöyle:
“Faizlerin sürekli düşme eğiliminde gitmesi gerekmiyor. Türkiye gibi fazlasıyla dış kaynak ihtiyaçı olan ekonomilerde reel faiz mutlaka yatırımcı tatmin edici boyutlarda olmak zorunda. Türkiye’de özellikle ekonomik yavaşlamanın, gerilemenin durup pozitife dönüldüğü dönemde faiz oranlarının tekrar artmaya başlaması muhtemel.
Bankaların gerileyen maliyetler açısından faizleri düşürmeleri ve faiz rekabetinin artması gayet doğal, vatandaşın yararına. Faiz rekabetini doğru bulmuyorum diyemem. Gayrimenkul fiyatlarının bilhassa büyük şehirlerde geldiği seviyenin çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Bunu sektörün büyümesinin önündeki en büyük engel olarak görüyorum. Fiyatlar biraz daha makul seviyelerde olsa gayrimenkul sektörü lokomtif görevini çok daha iyi görecek.”