T24 - Demokratik açılımın iki ana ayağından birinin terörle mücadele bir diğerinin de etnik ayrım yapmaksızın bir arada özgürce yaşanması için temel hakların verilmesi olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Arınç, Başbakan'ın Şemdinli'deki siperlerde çömelmiş şekilde çekilden fotoğrafların aşağılanma vesilesiyle kullanılmasının çok çirkin bulduğunu söyledi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ana muhalefet partisi lideri ile iktidar partisi liderinin Türkiye ve dış politika ile ilgili konularda görüşmesinden daha tabii bir şey olamayacağını belirterek, ''Eğer böyle bir istek ve ihtiyaç hissedilirse bunun gerçekleşmesi mutlaka faydalı olacaktır'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Yoksullara Yardım ve Eğitim Vakfı'nda (YOYAV) düzenlenen programın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
'Kılıçdaroğlu daha sorumlu bir genel başkan'
''Terörle mücadelenin son dönemde kritik bir döneme girdiğini'' dile getiren bir gazetecinin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Başbakan Erdoğan ile görüşebileceği açıklamasını hatırlatması üzerine Arınç, şunları kaydetti:
''Tabii CHP, ana muhalefet partisidir. Bir genel başkan değişikliği oldu. Geçmişte ne demokratik açılım konusunda ne terörle mücadele konusunda Sayın Baykal ile ilişki kurulamamıştı. Randevu taleplerine hiçbir şekilde cevap verilmediği gibi, bir defasında kameralar altında konuşmayı teklif etmişti. Bu gülünç teklif sebebiyle de bir araya gelmek mümkün olmamıştı. Bugün Sayın Kılıçdaroğlu'nun çok daha sorumlu, çok daha olumlu konuşmalar yaptığını görmekteyiz. Elbette teröre karşı ortak mücadele gerekir, ortak akıl gerekir. Birbirimizle paylaşmalıyız bildiklerimizi, bu konuda çözüm önerileri kimden gelirse gelsin mutlaka dikkate almalıyız. Ben bunu çok olumlu bulurum.''
'Siperlerdeki fotoğrafların aşağılama vesilesi yapılmasını çirkin buluyorum'
Bakan Arınç, ''Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı'nın Şemdinli'de mevzide çömelerek verdikleri fotoğraflarla ilgili ne düşünüyorsunuz?'' sorusuna da ''Bu konu söylendi ve yazıldı. Siperde çekilen fotoğrafların öylesine bir aşağılama vesilesi yapılmasını çok çirkin buluyorum, çok yanlış buluyorum, çok olumsuz buluyorum'' yanıtını verdi.
Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı ve komutanların çok doğru bir iş yaptığını, hem askere terörle mücadelede yalnız olmadıklarını göstermek hem de Türk milletine güven vermek için sadece helikopterlerle ulaşılabilen 2 bin 565 metre yükseklikteki gözetleme yerine gittiklerini anımsatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Genelkurmayın açıklaması çok nazik bir açıklama. 'Bu bir askeri gerekliliktir' diyor. Bunu yazanların ve eleştirenlerin bunu bilmediğini zannetmiyorum ama onlar bu fotoğraftan bile muhalefet çıkarmak, küçültücü bir yayın yapmak isteğinde olabilirler, bu çok ayıp bir şey. Elbette bir askeri gözetleme yerinde kum torbalarının arkalarında Mehmetçik elinde silah beklerken, onların yanında olmak için onlarla birlikte aynı duruma gelmiş olabilir bir Başbakan. Bu küçültücü değil. Hayatında oraları görmemiş, askeri ziyaret etmemiş, askerin sırtına elini koymamış, terörle mücadelenin ne olduğunu bilmeyen, hayatında bırakınız 2 bin 565 metre yükseklikteki kuleyi veya oradaki siperleri, mevzileri daha Van'a gitmemiş, Hakkari'yi görmemiş, Yüksekova Çarşısı'nda dolaşmamış insanların, sıfır noktasındaki bir yerde askeri bir gereklilik olarak çömelmiş olmalarını ayıp sayan zihniyeti ben de ayıplıyorum.''
'Sanki Mars'tan geldin!'
Bir gazetecinin, ''Demokratik açılımın içini nasıl dolduracaksınız?'' sorusuna karşılık Bakan Arınç, ''Sanki Mars gezegeninden Ankara'ya gelmiş bir kişi olarak, saygın bir gazeteci olarak bunu soruyorsun. Öyle şey olur mu? Bugün birçok düzenlemeler yapıldı'' dedi.
Radyo-televizyon yayıncılığında gelinen noktanın bilindiğini ifade eden Bakan Arınç, ''Bazı muhaliflerin diliyle bu soruyu sordunuz, sizi kınamak için değil ama nedir bu demokratik açılım, içinde ne var, dışında ne var... Günaydın kardeşim'' dedi. Bunun üzerine aynı gazetecinin ''Bu tartışılıyor ama'' sözleri üzerine Arınç, ''Tartışanlar tartışır tabii. Siz onlara ne söyleseniz onlar tartışacaklar'' karşılığını verdi.
'Açılımın 2 ana ayağından biri terörle mücadele'
Demokratik açılımın iki ana ayağından birinin terörle mücadele olduğunu vurgulayan Bakan Arınç, bunun için de pek çok yollar olduğunu dile getirdi.
Arınç, şöyle devam etti:
''Geçmişte birçok genelkurmay başkanının ifade ettiği gibi, hem dağa çıkışları engellemek hem de dağdan inişleri özendirmek bakımından bazı tedbirler alınabilir. İkincisi, terörle mücadele sadece silahlı mücadele değildir; ekonomik, toplumsal ve siyasi yönü de vardır. O konuda da ek tedbirler alınacaktır.
İşin ikinci boyutu demokratik açılımda, Türkiye'de yaşayanların etnik kökeni ne olursa olsun, dini, mezhebi, inanç farlılıkları ne olursa olsun bir arada özgürce yaşaması için onların temel haklarını vermektir. Kültürel haklarsa kültürel haklar, temel haklarsa temel haklar... Şimdi hiç bir şey yapılmadı derken, özellikle bir konuda, TRT-6, TRT-Arapça'yı nasıl göz ardı edersiniz? Anadilde yayını nasıl göz ardı edersiniz. İnsan Hakları Kurumunun meydana gelmesini, suça itilen çocuklarla ilgili yasal düzenleme yapılmak istenmesini, yaylalara, kışlaklara çıkış yasaklarının kaldırılmasını, kontrol noktalarının asgariye indirilmesini göz ardı etmek mümkün değildir. Demokratik açılım, faydalı, gerekli bir çalışmadır. Bundan herkesin haberdar olduğunu düşünüyorum.''
'Gerek duyulursa OHAL'e gidilebilir'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, ''OHAL'in yeniden uygulanması gerektiği'' düşüncesinin sorulması üzerine Arınç, ''Sayın Bahçeli'nin OHAL isteme konusundaki ısrar ve taleplerini doğru bulmuyoruz. Türkiye 15-16 sene OHAL yönetimi altında kaldı. Terörün tırmandığı yıllar o yıllardır. Maalesef acı olayların yaşandığı, temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı yıllar o yıllar olmuştur'' dedi.
Arınç, ''OHAL, Anayasa'da yer alan bir kurumdur. Gerek duyulursa bu yola gidilebilir, geçmişte gidildiği gibi ama Türkiye'de şu anda OHAL için gerekli hiçbir ortam söz konusu değildir'' dedi.