Dünya

ABD'yi aslında kim yönetiyor?

ABD hükümeti, geçtiğimiz hafta içinde Basra Körfezi’ndeki altı ülkeyle 123 milyar dolarlık yeni silah satış anlaşmaları yaptı.

26 Eylül 2010 03:00

T24 - ABD hükümeti, geçtiğimiz hafta içinde Basra Körfezi’ndeki altı ülkeyle 123 milyar dolarlık yeni silah satış anlaşmaları yaptı. Ülke borcu 16 trilyon dolara yaklaşan ABD, bu şekilde hem işsizlik, hem de daralan ekonomisi için bir soluk alma fırsatı buldu. ABD tarihinin en büyük silah satışının gerçekleştirildiği bu anlaşmalar diğer taraftan, ulusal savunma sanayisinin Obama yönetimini dış politikada yönlendirme gücünü açıkça gözler önüne serdi.

 
İşte son bir buçuk yılda Obama’nın savunma sanayine nasıl teslim olduğunun hikayesi:

 
ABD Başkanı Barack Obama’nın göreve geldiği dönemde iç politikadaki en büyük hedefi ülke borcunu azaltmaktı. Ancak Obama, kemer sıkma politikası altında savunma sanayisinde yer alan şirketleri yola getirmenin zor olacağını biliyordu.

 
Obama, 2009’un Mart ayında yaptığı bir basın toplantısında, “Lobiciler savunma sanayi alanında çok aktif. Savunma şirketleri Savunma Bakanlığı’nda ihale almak ve yeni yatırım sözü vermek konusunda çok başarılı” demişti. Savunma Bakanı Robert Gates ise silah programlarının yönetim ve onaylanma standartlarını daha disiplinli hale getireceklerini, böylece 40 milyar dolarlık bir tasarruf hedeflediklerini açıkladı.

 
Ancak yıllık ihracata 97 milyar dolar katkısı bulunan ve iki milyon kişiye istihdam sağlayan savunma sanayi, Obama’ya teslim olma niyetinde değildi. Obama’nın görevine aktif olarak başladığı Ocak 2009’da, Washington bölgesindeki gazetelerde bir reklâm boy göstermeye başladı. “Silah sistemleri sadece ulusal güvenlik enstrümanları değildir, çok önemli iş kaynaklarıdır” diyen reklâmla, savunma sanayisi Obama yönetimine açıkça “bize dokunmayın” mesajı gönderdi.

 
The Washington Independent adlı haber sitesi, Mart 2009’da geri adım atmaya niyetli olmayan Obama’nın sözlerine yer verdi. Obama, bütçelerini aşan savaş gemisi, savaş jetleri ve son teknoloji muharebe projelerini kastederek, ülke savunması adına boşa giden kaynakların Pentagon için feda edilmesinin “yanlış tercih” olacağını belirtti ve “ABD insanını koruyacak gerçek yatırımlar ile silah şirketlerini zengin etmeye yarayan anlaşmaların arasındaki farkı görüyorum” dedi.
 
 
 
Her şey sözde kaldı


Obama, kemer sıkma önlemleri kapsamında savunma harcamalarını kısması için daha önce büyük bir silah şirketi olan Raytheon için lobicilik yapmış William Lynn’i Savunma Bakanı Yardımcılığı görevine getirdi. Öte yandan, onun eski meslektaşlarına karşı gelemeyeceğini düşünenler de çoktu. Lynn, Irak ve Afganistan savaşına ayrılan bütçenin federal bütçenin geri kalanıyla birlikte kamuya açıklanacağını belirtti. Obama, iki savaşın da bütçesinde şeffaflığa gidilerek daha doğru değerlendirme yapılmasını sağlayacak kararı savundu.
 
 
Obama, 2010 yılı savunma bütçesi için 663.7 milyar dolar ayırdı. Bu rakam, 2009’un bütçesinden yüzde 1.5 daha fazlaydı. Bu sefer, savaş bütçesinden kısmak için geri çekilme programları gündeme geldi. Obama, seçim kampanyasında söz verdiği gibi Irak’tan belirtilen tarihte ABD askerlerini çekti. Diğer yandan, ABD’ye her ay 6.7 milyar dolardan fazlasına mal olan Afganistan savaşına 40 bin “ek” asker gönderme planını onayladı.
 

Afganistan’daki birliklerin komutanı General David Petraeus ise, geçtiğimiz hafta içinde İngiliz Times gazetesine verdiği röportajda Afganistan’dan çıkış tarihi olarak belirlenen 2011 sonunda çekilmeye niyeti olmadığını belirtti.


 
Nasıl yola geldi


Washington merkezli araştırma grubu Center for Responsive Politics’in verilerine göre, savunma sanayi 2008’de lobi faaliyetlerine 148 milyon dolar harcadı. Bu paranın 24 milyon doları Obama’nın başkanlığı kazandığı seçim kampanyasında partilere bağış olarak verildi.
 

Obama’nın seçilmesinin ardından, yeni başkana mevcut dev projelerin iptal edilmemesini rica eden mektuplar yağmaya başladı. Lockheed Martin’in (LM) tanesi 350 milyon dolara gelen F-22 Raptor projesinin kaldırılmaması için 44 senatör ve 191 Temsilciler Meclisi üyesi Obama’ya mektup gönderdi. Mektupta, projenin 44 eyalette 25 bin kişiye iş sağladığını belirtmeyi ihmal etmediler.
 

Benzer şekilde, her yıl donanmaya eklenen gemi sayısının altıdan 12’ye çıkarılması önerildi. Lobiciler, bu sefer gemi inşaatı sektörünün 47 eyalette 400 bin kişi için iş sağladığını not düşmeyi unutmadı.


 
Silah projelerine onay, uzay projeleri iptal


2010’un Ocak ayı, ABD’deki lobi faaliyetlerinin ve bu faaliyetlerin getireceği sonuçları görmek açısında önemli bir aydı. Ocak ayının sonunda, Ay’a tekrar insan göndermeyi planlayan NASA’nın (ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Kurumu) bu amaçla yürüttüğü Constellation Program, Obama tarafından iptal edildi. Amaç, belli alanlar için ayrılan bütçeyi keserek, istihdamı artırmak için kaynak oluşturmaktı.
 

Beyaz Saray Bütçe Bürosu, internet sitesinde yayımladığı açıklamada Ay’a koloni kurulmasını amaçlayan programın takvimin çok gerisinde kaldığını, bütçesini aştığını ve diğer uzay projelerine kıyasla daha “önemsiz” olduğunu belirtip kestirip attı. Obama, savunma sanayisine ayrılan anormal boyuttaki bütçeye kıyasla, NASA’nın bütçesinin gelecek beş yıl içinde sadece beş milyar dolar artırılacağını belirtti. Bu kararla, 2011 yılında NASA bütçesinin 19 milyar olması kararlaştırıldı.
 

Obama’nın yeni uzay programına göre, yıllardan beri NASA’nın tekelini yıkmak için lobi faaliyetleri yürüten özel havacılık ve uzay şirketlerinin önü açılacak, bu şirketlerin üreteceği roketlerle uzay turizmi teşvik edilecekti. Obama’nın bu kararı birçok politikacı ve uzman tarafından ağır eleştiriye neden olurken, Ay’a 2020’de insan göndermeyi planlayan Çin ve aynı amaca 2025’te ulaşmayı hedefleyen Rusya ile Japonya’nın gerisine düşüleceği belirtildi.
 

Constellation Program iptal edilince, 2020’de Ay’a insan taşıyacak olan Orion kapsülü ve onu uzaya fırlatacak Ares I roketi gibi projeler de iptal edildi. Bu projelerin ana müteahhidi olan Lockheed Martin ve Boeing gibi önemli şirketler önemli anlaşmalar kaybettiler ancak yakın dönemde bu kayıplar fazlasıyla telafi edilecekti.


 
Basra Körfezi fethi


Ağustos ayının sonlarında, AICE (Amerikan İsrail İşbirliği Girişimi) başkanı Mitchell Bard, “Arap Lobisi” adında bir kitap piyasa sürdü. ABD’nin en önde gelen Ortadoğu uzmanlarından kabul edilen Bard, kitabında ABD’deki Arap lobisinin İsrail lobisinden bile daha güçlü hale geldiğini belirtti.

 
Bard, Washington’da nüfuza sahip lobi grubunun sadece Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi (AIPAC) olmadığını belirttiği kitabında, Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap lobisinin İsrail’e kıyasla farklı bir yaklaşımla güç kazanmaya çalıştığını anlattı.
 

Daily Beast haber sitesinde kitabı yorumlayan Harward Hukuk Okulu profesörü Alan Dershowitz, “Araplar sahip olmadıkları insan kaynakları desteğini elde etmeye çalışmak yerine, inanılmaz paralar harcayarak Washington’da nüfuzlu olan kişileri, Dışişleri Bakanlığı çalışanlarını ve diplomatları kiralıyor veya satın alıyor.”

 
Bard, kitabında Suudilerin başını çektiği bu emeklilik sonrası “iş teklifini” cazip bulan birçok nüfuzlu politikacının henüz hükümet görevindeyken Arapların politikalarına yakın bir çizgi göstermeye başladıklarını ifade etti. Kitabın piyasaya çıkmasından çok kısa bir süre sonra ABD, Körfez’de hem Arap ülkelerinin hem de İsrail’in onayladığı tarihi silah satışı anlaşmasını yaptı.


 
Lobicilerin zaferi


Center for Responsive Politics’in verilerine göre, 1998-2010 yılları arasında ABD’de lobi faaliyetlerine en çok para harcayan ilk 20 kurum arasında dört tane havacılık ve savunma şirkti bulunuyor.  Bunlar (en çok lobi harcaması yapandan en az yapana olmak üzere): General Electric, Northop Grumman, Boeing ve Lockheed Martin. Bu şirketlerin 12 yılda lobi faaliyetlerine harcadıkları toplam para 626,097milyon dolar.

 
Obama, 2020 yılına kadar 97milyardan biraz daha fazla bir maliyeti olması beklenen Constellation Program’ı iptal ederek, uzayda yaşam projesine büyük bir darbe vurdu. Afganistan savaşı ise, her yıl ABD hükümetine 105 milyar dolara mal oluyor.





( Müfit Yılmaz Gökmen - Hürriyet - 26 Eylül 2010)