Sözcü yazarı Saygı Öztürk, "İncirlik Üssü'nde olup bitenlere tam anlamıyla hakim değiliz" dedi. "Adana'da bulunan ABD Başkonsolosluğu da İncirlik nedeniyle bulunuyor. Burada görevli kişiler hep Güneydoğu'da cirit atıyor" iddiasını dile getiren Öztürk, "ABD'ye kızmak, bağırıp çağırmak yerine önce kendimizi sorgulayalım" ifadesini kullandı.
Öztürk'ün "ABD’nin gözü kimin üstünde?" başlığıyla (22 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Türkiye-ABD ilişkileri oldukça garip bir hal aldı. İran'daki adıyla Reza Zarrab, Türk vatandaşlığına geçtikten sonra Rıza Sarraf adını almıştı. Bu kişi, tutuklanacağını bile bile ABD'ye gitti. Tutuklandı da… Şimdi itirafçılığa zorlandığı ve ülkemizi zor duruma düşüren adımlar atılmasına neden olacağı konuşuluyor. ABD'de, Cumhurbaşkanı'nın korumaları, eski bakan, banka genel müdürü hakkında tutuklama kararları verildi. Bunun daha da ileriye götürülebileceği yolunda yorumlar eksik olmuyor. Suriye'de, yasadışı terör örgütlerine önemli ölçüde silah-mühimmat aktarılıyor. Kendi topraklarımızda bile ABD'ye karşı haklarımızı koruyamadığımız olaylar yaşanıyor.
Adana-İncirlik Üssü, her iki devletin 1943 yılında aldıkları karar gereği Rus tehdidine karşı 1954 yılında bir Amerikan üssü olarak açıldı. İçindeki hemen hemen tüm tesisler Amerikalılar tarafından yapıldı. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı döneminde ABD'nin Türkiye'ye ambargo uygulaması nedeniyle ABD'nin bu üssü kullanımı durduruldu. Ambargonun kaldırılmasından sonra ABD üssü olmaktan çıkartıldı, ABD'nin kullanmasına izin verildi.
İncirlik denetimsiz kaldı
Kamuoyunda İncirlik'in “ABD üssü” olduğu algısı var ama durum öyle değil. Türk Hava Kuvvetleri tarafından işletilen, NATO üssü statüsünde olması nedeniyle ABD'nin yanı sıra Katar, Suudi Arabistan, İspanya başta olmak üzere pek çok devlet tarafından İncirlik Üssü Türkiye Cumhuriyeti'nin uygun görmesiyle kullandırılıyor. Akla şu soru geliyor: İncirlik Üssü yapılan anlaşma ve mutabakatlar çerçevesinde mi kullandırılıyor? Asıl sorun da işte bu…
İncirlik'te bulunan görevlilerden öğrendiklerimiz gerçekten endişe verici düzeyde… Ne olup bittiğini şöyle not aldım:
Amerikan Hava Kuvvetleri'ne ait 39. Kanat (wing) adlı birliğinin İncirlik'te konuşlanması yönünde mutabakatlar yapılmış olsa da, daha sonra Suriye ve Irak'ta icra edilen harekatlara yönelik bazı mutabakatlarla değişik birimlerin görev yapmasına izin verilmiş. Ardından da son olarak eğit-donat programı doğrultusunda bizim ‘Fırat Kalkanı'dediğimiz harekat alanında koalisyon olarak yer almış ve İncirlik Üssü'nden istifade etmeye başlamıştı. Sonradan dahil edilen bu etkinlikler İncirlik Üssü'nün kontrolsüz hale gelmesine zemin hazırlamış.
Askerimizi izliyorlar
İncirlik Üssü'nde konuşlu insansız hava araçları (İHA) mutabakatlara uygun kullanılmıyor. Örneğin, İncirlik'ten kalkıp Irak ve Suriye'de görev alan hava araçlarının nerelerin görüntülerini aldığını biliyoruz. Bildiğimiz, bu araçlar hedeflerine giderken Adana'dan kalkıp Hatay, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Suriye sınırında konuşlu tüm birliklerimizin üzerinden uçuyor. Bu uçuş esnasında nerelere baktığının görüntülerini bizimle paylaşması gerekiyorken paylaşmıyor.
El Bab operasyonu devam ederken havadan vurularak şehit edilen askerlerimiz olmuştu. Bir ABD aracından vurulmadığı söylense de bizim askerimizin o evde olduğunu kim biliyordu da o hava aracına hedef olarak bildirildi. Bu konuda ABD'den şüphelenmekte haksız sayılmayız. ABD'ye ait hava araçlarının zaman zaman Türk birliklerinin yerlerini ve faaliyetlerinin keşfini yaptığı bilgisi belgeleriyle Genelkurmay'da bulunuyor.
Girilemeyen yerler
Savunma ve Ekonomi İşbirliği Anlaşması gereği belirlenen hükümlerde, İncirlik Üssü'nde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bilgisi, onayı ve denetimi olmayan bir yer söz konusu olamazken, hâlâ kontrol edilmesine dahi izin verilmeyen, bilgimiz dışında oluşturdukları üniteler mevcut… Bunlar Genelkurmay'a bildirildi. Ancak ABD halen yasal zeminde olmayan birimleri faaliyetlerine devam ediyor. Bunların bazılarında, Türkiye'nin bekasına yönelik tehditler barındırılıyor. ABD'ye ait bazı depolarda anlaşmalarda yer almayan nükleer başlıklı füzeler bulunduruluyor. Bu depolar, Türk yetkililer tarafından kontrol edilemiyor.
İncirlik Üssü'nde olup bitenlere tam anlamıyla hakim değiliz. Adana'da bulunan ABD Başkonsolosluğu da İncirlik nedeniyle bulunuyor. Burada görevli kişiler hep Güneydoğu'da cirit atıyor. İncirlik Üssü, ABD'lilerin bu tür faaliyetleri için bir örtü oluşturuyor. İncirlikteki ABD askeri giderse, konsolosluğun kapanması söz konusu olacağı için İncirlik'ten ABD unsurları ayrılmaz.
ABD'ye kızmak, bağırıp çağırmak yerine önce kendimizi sorgulayalım. Yapılan anlaşma ve mutabakatlara onların ne kadar uymalarını sağlıyoruz, bazılarına göz mü yumuyoruz, basiretimiz mi bağlanıyor?