Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş, ABD Başkanı Barack Obama'nın ikinci döneminde Suriye konusunda çekimser kalacağını söyledi. ABD'de CHP'den çok BDP'nin önplana çıktığını söyleyen Aydıntaşbaş, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "doğal partner" olarak görüldüğünü yazdı.
Aslı Aydıntaşbaş, "Erdoğan gelmeden Washington" başlıklı yazısında ABD izlenimlerini yazdı. Aydıntaşbaş özetle şunları söyledi:
Suriye meselesi: 60 bin ölüm, günlük katliamlar ve sınırımıza yığılan mültecilerle Suriye’deki iç savaş, Türkiye için büyük bir sıkıntı. Obama yönetiminde ise Suriye konusunda elini taşın altına koyup herhangi bir alanda “bir şeyler yapma” eğilimi yok. Dışarıdan seyretmekle yetiniyorlar. Bu şehirdeki atmosfer, ”Ya çok yazık ama bu kanlı iç savaşa bulaşamayız.”
BDP, CHP'den daha önplanda: Washington ahalisi CHP’den tamamen ümidini kesmiş. Bu aralar BDP, CHP’den daha fazla ilgi çekiyor. CHP’de Faruk Loğoğlu, Rıza Türmen, Şafak Pavey, Binnaz Toprak gibi yeni isimlerin gelmesiyle açılan kredi, yerini bir ‘CHP’yle olmuyor’ havasına bırakmış. Anladığım kadarıyla bardağı taşıran damla CHP’de yükselen ulusalcılık ve Amerikan karşıtlığı olmuş
"Doğal partner" Erdoğan: Tayyip Erdoğan, Obama yönetimi için hâlâ Ortadoğu’daki en yakın müttefik, Türkiye’deki tek muhatap. Tabii burada herkes Erdoğan’ın ‘otoriterleşme’ sinyali taşıdığını teslim ediyor. Ak Parti ve Erdoğan’la ilgili eski ‘romantizm’ yok. Başbakan’ın Muhteşem Yüzyıl’dan, Şanghay Beşlisi’ne kadar yaptığı açıklamalar, müstehzi bir gülümsemeyle karşılanıyor. Ama günün sonunda Obama yönetimi, Erdoğan’ı bölgenin en istikrarlı ve en Batılı ülkesindeki en güçlü lider olarak, yani ‘doğal partner’ olarak görülüyor.
Maliki desteği: Erdoğan geçmişte Obama ile telefon görüşmelerinde, Davutoğlu da ikili toplantılarda Irak Başbakanı Nuri el Maliki’den yakınarak Maliki’nin ‘tek adam liderlik tarzının’ Irak’ta istikrarsızlık ve kaos yaratacağı uyarısı yapmıştı. Amerikalılar hiç üstüne alınmıyor. ”Ne yapalım alternatifi yok” diyorlar.
İnsanları hakları gündemde değil: Türkiye artık ”eksik-demokrasi” olarak görülüyor. Özellikle ifade özgürlüğü ve cezaevindeki gazeteciler konusu, çoktan karara bağlanmış: Türkiye’de demokratik muhalefet alanının daraldığı ve otoriterleşme eğilimi olduğunu, burada bir önkabul. Ancak bu durum, Obama yönetimi açısından öncelikler listesinin alt sıralarında. Ara sıra, âdet yerini bulsun diye şikâyet etseler de, Türkiye’de insan hakları konusunda bir baskı yapma eğilimi yok.