Gündem

Abdurrahman Dilipak: İktidar toplumun aynadaki görüntüsüdür; değişime direnme çare ya da çözüm değil

"Toplum daha kötü olmuşsa da, daha iyi olmuşsa da başındaki değişir"

13 Mayıs 2022 09:10

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında, Hulki Cevizoğlu’nun KRT’deki  “Hz. Muhammed, İslamiyet’in peygamberi, peygamberimiz bugün dirilip gelse parti kursa Erdoğan’dan daha yüksek oy alamaz” sözlerini değerlendirdiği bugünkü yazısında “Birileri bundan AK Parti ve Erdoğan’a övgü, CHP ve Mustafa Kemal’e eleştiri anlamı çıkardı. Burada övülen kimse yok ve bu kıyastan çıkarılan sonuç da, hem usul ve hem de esas açısından doğru değil. Herkes kazanmak üzere bir kurgu ile bu ifadelerden kendi lehlerine ve ötekilerin aleyhine bir sonuç çıkarmaya şartlandıkları için devrilen çamın farkında değiller” görüşünü dile getirdi.

“Aslolan Hak’tan ve haklıdan yana olmaktır. Haklı olanı da sadece haklı olduğu noktada savunmak gerek” diyen Dilipak, “Maalesef insanlar Hakkı, adaleti değil, kendinden olanın öne çıkarılmasını istiyor. Kendi işinin onun istediği gibi çözülmesini istiyor. Birçok kişi için hak-hukuk önemli değil. Taraftarlığı esas alıyorlar” düşüncesini dile getirdi.

Dilipak, özetle yazısına şöyle devam etti:

İktidar toplumun aynadaki görüntüsüdür. Toplum daha kötü olmuşsa da, daha iyi olmuşsa da başındaki değişir. Ya da değişim birlikte olur. Ama o zaman da yine, imtihan gereği bazı işler olur. Bu tarih boyunca hep böyle olmuştur. Değişime direnme çare ya da çözüm değildir. Bu hep böyle oldu, böyle olacak. Eyyüb aleyhisselam dönemine bakın, Hz. Yusuf dönemine bakın. Eyyüb aleyhisselamdan herkes razı idi ve herkes zengindi. Sadaka verecek kimse bulunamıyordu. Ama Eyyüb aleyhisselam, zamanının en zengin kişisi, evlerine gelen hizmetçinin yardımına muhtaç hale geldi. Ve sonra eskisinin iki katı bir zenginliğe kavuştu. Bu imtihanı ve imtihandaki hikmeti görmek gerek. Hz. Musa kavmini denizden geçirdi, ama 10 günlük yolu 40 yılda aşamadı. Bu Hz. Musa’nın aklı, cesareti, gücü ile ilgili bir durum değil. Kurtarıcı arayanlar bu konu üzerinde düşünmeli. Peygamberlerin görevi kurtuluşa çağırmaktır. Kim ki kendine çağırıyorsa, aldanıyor ya da aldatıyordur.

Bakıyorum da ortalıkta, ölüsü ile dirisi ile yerlisi ile yabancısı ile kurtarıcıdan geçilmiyor. 

Bu durumda kurtulmak zor. 

Daha doğrusu bu kurtarıcılardan kurtulmadan kurtuluş yok.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın