Gündem

Abdurrahman Dilipak: AK Parti tekelci bir akla doğru kaydıkça zemin kaybediyor

"AK Parti dindarlara, CHP laiklere, MHP Milliyetçilere, HDP Kürtlere, İYİ Parti merkez sağa umut vermiyor"

15 Haziran 2022 09:19

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında CHP ve siyasi partilerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. CHP’nin 4 kamburu bulunduğunu savunan Dilipak, bunları şöyle sıraladı:

“CHP’nin sırtındaki en büyük kambur, tek parti dönemi. Laikçi Kemalistler, Darbeciler, BÇG, ADD, ÇYDD gibi oluşumlar.

2. Grup HDP paralelindeki gruplar, 3. Grup Alevici gruplar.

4. Grup Levanten, Sabatay, Pakradun, gayrimüslim topluluklar ve Masonik yapılar, İslamofobik derin güçler..”

Mevcut partilerin hiçbirinin yeni nesle ümit vermediğini savunan Dilipak, CHP’nin laikçi Kemalist tabanının hâlâ özgül ağırlığını korumaya çalışsa da giderek yaşlandığını ve devre dışı kaldığını yazdı.

Meclis’teki parti dağılımını ve YSK’nın da seçileme katılacağını açıkladığı 24 parti siyasiyi partiyi sıralayan Dilipak, şöyle devam etti: Siyasetin iki ağırlık merkezi var, iki kefesi var, AK Parti ve CHP.

Bana kalırsa iyi bir örgütlenme ise, bağımsızlar hareketi bu denklemde kilit bir rol oynayabilir.

AK Parti dindarlara, CHP laiklere, MHP Milliyetçilere, HDP Kürtlere, İYİ Parti merkez sağa umut vermiyor.

Bu partiler kendi tabanlarından ciddi eleştiriler alıyorlar. O kurtarıcı liderlik ve kadro, ideoloji anlayışı da artık çöktü. CHP’nin, MHP’nin, HDP’nin sorunu yapısaldır. AK Parti’nin sorunu konjonktürel. İlk grup, daha hiyerarşik ve merkeziyetçi bir yapıya sahipken, mesela AK Parti daha çoğulcu kolektif bir aklın ürünü iken giderek tekelci bir akla doğru kaydıkça zemin kaybediyor.

Siyasette, genel olarak hızlı yükseliş ve ani kaybetme dönemlerinde “ötekileştirici”, ötekileri tehdit olarak algılayan yaklaşımlar “öfke dozu”nun artması, “günah keçileri”nin artması sonucunu doğuruyor.

Bunun sonucunda yapıda “kemik erimesi, kas erimesi” alametleri beliriyor.

Yukarı doğru çıktıkça “siyasi masumiyet” katsayısı artıyor ve “la yüs’el bir yönetim anlayışı” baskın ve belirgin hale geliyor. Bir süre sonra dışarıdakiler, alttakileri suçlayıp, üsttekileri överken, içeridekiler yavaş yavaş üsttekileri de suçlamaya başlayınca çark giderek tersine dönmeye başlıyor.

Can sıkıcı sorunların ve sorumlularının kimliği önce üstü örtülürken, daha sonra sorgulama başlayınca, herkes birbirini suçluyor sonuçta.

Yola çıktıklarınızla yolda bulduklarınız yer değiştirince Hasbiler ile Hesabiler yer değiştirdikleri gün korkulan gerçek olur. Bunun sağı solu yok. Bu her zaman, herkes için böyledir. Ve siyaset mezarlığı, kaçtıklarını sandıkları akıbete doğru koşan bu hikâyenin kurbanları ile doludur, bir kısmının mezarları yakışıklı olsa da!"

Yazının tamamını okumak için tıklayın