Gündem

Abdullah Öcalan'ın el yazısı mektubunu Demirtaş'a götüren bakan, Beşir Atalay mı?

"Acaba çıkıp bir iki şey söyler mi?"

22 Şubat 2018 13:19

Cumhuriyet yazarı Ayşe Yıldırım,  4 Kasım 2016'dan bu yana Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın,  "örgüt yöneticiliği" iddiasıyla yargılandığı davada ileri sürdüğü "Hükümetten bir bakan referandumda evet dememiz için İmralı'dan (Abdullah) Öcalan'dan talimat mektubu getirdi" iddiasını köşesine taşıdı. PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 2015 yılında kaleme aldığı "İmralı Notları" kitabından alıntılar yapan Yıldırım, "Demirtaş’ın söylediği ‘bakan’ın kim olduğunu düşünürken nedense aklıma İmralı Notları’nda geçen o isim yani Beşir Atalay geldi. 2013’te Başbakan Yardımcısı olarak kabinede yer alan Atalay, 2010’da İçişleri Bakanı’ydı" görüşünü dile getirdi.
Yıldırım, kitapta yer alan bilgilerin bugüne dek yalanlanmadığını vurguladı. 

Öcalan, "Demokratik Kurtulul ve Özgür Yaşamı İnşa: İmralı Notları" kitabında şu ifadeye yer vermişti:

“Dün de Beşir Bey söyledi. (Kitapta bu sırada Yetkili’yle göz göze geldiği ancak Öcalan’ın cümlesini düzeltmediği vurgulanıyor. A.Y.) Aklınıza hayalinize gelmeyecek düzenlemeler var diyordu. Ama tek taraflı olmaz. Benim içinde olmadığım bir pakete imza atmam. Kırk gününüz var. Siz de BDP olarak hükümetle görüşün bunları. Umarım siz de demokratik bir çözüm için katkı sunabilirsiniz. Kendisi söyledi bunları Beşir Bey. Hazırlık yapıyorlar. Ama siz de taleplerinizi bildirip ortaklaştırın.”

Ayşe Yıldırım'ın "Yoksa o ‘Bakan’…" başlığıyla (22 Şubat 2018) yayımlanan yazısı şöyle:

“Orwell der ki, hiçbir şey yasadışı değildir çünkü artık yasa yok.” Bunu söyledikten sonra üç gün boyunca uğradıkları “düşman hukukunu”, tutuklanmalarının nasıl siyasi bir boyut taşıdığını tek tek hukuki ve tarihsel çerçevede anlattı HDP’nin eski genel başkanı Selahattin Demirtaş. 
Gelin görün ki o günden beri herkes kör, herkes sağır, herkes dilsiz. Duymazlıktan gelinen o anlatımların normal koşullarda kıyameti koparması gerektiğini söyleyen bir iki ses dışında. 
HDP’yi Kandil’den, İmralı’dan talimat almakla suçlayan AKP’nin gerçek yüzünü ortaya serdi oysa Demirtaş. Talimatı kendilerinin almadığını, bizzat bir bakan eliyle AKP’nin aldırmaya çalıştığını söyledi. Evet bir “bakan”.
İmralı’da Öcalan ile devletin görüşmeler yaptığı elbette bir sır değil. Çözüm süreci boyunca bizzat devlet ve AKP’nin onayıyla bu görüşmelere BDP ve daha sonra HDP heyetlerinin gittiği de sır değil. 
O süreçleri anlatan bir de kitap yayımlandı hatırlarsanız; İmralı Notları. Ve o kitapta yazılanlar bu güne dek yalanlanmadı. 
Şimdi tüm bu çerçevede Demirtaş’ın anlattıklarının sadece küçük bir bölümüne bakalım. 
Ne diyordu Demirtaş: 
“2010 referandumunda partim boykot kararı aldı. Bizim üzerimizde ‘evet’ oyu verilmesi için baskı oluşturuldu. O dönemde partimin içinde olmadığı bir çözüm süreci vardı. Oslo süreci olarak bilinen, hükümet ve PKK yetkililerinin yüz yüze görüştüğü süreç. Anayasa teklifi sunuldu. Biz iki şeye itiraz ettik. Birincisi kimlikle ilgili düzenleme olmamasına, ikincisi de HSYK ve yüksek yargıyla ilgili düzenlemelerdeki tehlikelere dikkat çektik. 
Boykot kararı aldık. Ne yaptılar biliyor musunuz? ‘Bunlar İmralı’dan talimat alıyor’ diyorlardı ya. Abdullah Öcalan’ın el yazısıyla bakanın kendisi İmralı’dan yazı getirdi. Bana getirdi. Niye, referandumda hem parlamentoda, hem dışarıda ‘evet’ oyu vermemiz için. İnkâr ederlerse tanıkları burada dinleteceğim. Kabul etmedik. Hem yazıda öyle bir şey yok. Öcalan’ın el yazısı. Yazı şu:
‘Partiniz hangi kararı verirse saygı duyuyoruz. Ama anayasa değişikliği acaba yeni bir diyaloğun, çözüm sürecinin önünü açar mı, parti olarak değerlendirmenizi rica ediyorum.’
Kabul etmedik, boykot tavrımızı sürdüreceğiz dedik, uzlaşı istiyorsanız HSYK ve dil-kimlik ile ilgili değişiklikleri geri çekin dedik.
Majesteleri öfkelendi tabii; ‘hani İmralı’dan talimat alıyorlardı’ demiş bakanlarına. Onlar da ‘bilmiyoruz vallahi’ demişler. Bizimle ilgili asıl kriz o zaman başladı.” 
Gelinen noktayı daha iyi anlayabilmek için, dünü yeterince bilmek açısından Demirtaş’ın üç gün boyunca anlattıklarını mutlaka okuyun. 
Bugün çözüm sürecinde yaptıkları görüşmeler nedeniyle başta Demirtaş olmak üzere İmralı Heyeti’nde yer alan HDP’li isimler suçlanırken Oslo sürecinde doğrudan Öcalan’a gidip yazı alan bakana ne diyeceğiz? 
Sahi kim o bakan?
İmralı Notları kitabından bahsetmiştim ya. O kitapta da ‘İmralı’ya giden bir bakan’dan söz ediliyordu. 
Cumhuriyet’te de bunu yazmıştım ve yalanlanmamıştı (‘http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/491006/ imrali_ya_giden_bakani_Ocalan_acikladi.html). 
21 Temmuz 2013. Öcalan her zamanki gibi yanındaki ‘yetkili’ ile o gün kendisiyle görüşmeye gelen Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan’la konuşuyor. 
Çözüm arayışlarının geldiği noktayı, AKP’nin tavrını anlatıyor. Ve bir isim zikrediyor: “
Dün de Beşir Bey söyledi. (Kitapta bu sırada Yetkili’yle göz göze geldiği ancak Öcalan’ın cümlesini düzeltmediği vurgulanıyor) Aklınıza hayalinize gelmeyecek düzenlemeler var diyordu. Ama tek taraflı olmaz. Benim içinde olmadığım bir pakete imza atmam. Kırk gününüz var. Siz de BDP olarak hükümetle görüşün bunları. Umarım siz de demokratik bir çözüm için katkı sunabilirsiniz. Kendisi söyledi bunları Beşir Bey. Hazırlık yapıyorlar. Ama siz de taleplerinizi bildirip ortaklaştırın.” 
Demirtaş’ın söylediği ‘bakan’ın kim olduğunu düşünürken nedense aklıma İmralı Notları’nda geçen o isim yani Beşir Atalay geldi. 2013’te Başbakan Yardımcısı olarak kabinede yer alan Atalay, 2010’da İçişleri Bakanı’ydı. 
Acaba çıkıp bir iki şey söyler mi?