T24 - Hasan Cemal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Almanya'ya yaptığı ziyaretten izlenimlerini ve açıklamalarını köşesinde yazdı. Cemal, Gül'ün tutuklu gazeteci Doğan Yurdakul'un eşinin mezarına toprak atarken çekilen fotoğrafa "Çok üzüldüm" dediğini aktardı.
Cemal'in Milliyet gazetesinde yayımlanan (19 Eylül 2011) yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Gül, resmi Almanya ziyaretine bu önemli mesajla başlarken “Türkiye’nin ne bütçe açığı ne büyüme sorunu var. Bunu hepsi görüyorlar. Potansiyeli olan ülkeyle işbirliği yapmaları gerekir” dedi.
Berlin’e uçarken sohbet fırsatı bulduğumuz Cumhurbaşkanı Gül iç ve dış gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Gül, Almanya’ya ilk Türk işçi kafilesinin gidişinin 50’nci yıldönümüne denk gelen resmi ziyaretine “Türkiye’siz Avrupa Kaybeder!” mesajıyla başladı.
Bir diğer önemli çıkışı ise Ergenekon’dan tutuklu yargılanan Doğan Yurdakul’un eşini toprağa verirken çekilen ve yürekleri burkan fotoğrafla ilgiliydi. Gül “Milliyet’in birinci sayfasındaki fotoğrafı gördünüz mü? Cezaevi aracı mezarına yanına kadar gitmiş bekliyordu?” şeklindeki soruya “Son derece üzüldüm. Çok kötü uygulamalar... Bu durum Ankara’da en üst düzeyde herkesi üzmüştür” yanıtını verdi. Yine Doğan Yurdakul’un kanserden ölen eşinin, nisan ayında cezaevi ziyaretine gittiğinde başındaki peruktaki firketelerin sinyal vermesi yüzünden uzun süre aranmasına ilişkin de “O olay hiç hoş olmamıştır” yorumu yaptı.
Gül, İstanbul-Berlin hattında gazetecilerin sorularını şöyle yanıtladı:
ESKİ İMAJA TAKILMIŞLARBu ziyaretle neleri amaçlıyorsunuz?GÜL: Bizim ziyaretimizden önce aslında daha önceki Cumhurbaşkanı Türkiye’ye gelecekti. Uzun süreden beri Almanya’dan Türkiye’ye Cumhurbaşkanı düzeyinde bir ziyaret gerçekleştirilmemişti. Geçen sene Alman Cumhurbaşkanı Christian Wulff Türkiye’yi ziyaret etti. Onunla konuştum ve ‘ziyaretleri devam ettir’ dedim. Kendisi ‘karşılıklı ziyaretleri yapalım’ dedi. Geçen yıl güzel bir ziyaret oldu. Sadece Ankara değil Kayseri, Kapadokya, Akdeniz bölgesi, Adana, Tarsus... Türkiye fotoğrafını gördü. Birçok Avrupalı dostumuz, Alman ve Fransız dostumuz Türkiye’ye gelmişlerdi. Türkiye’nin geçmiş yıllarıyla ilgili akıllarında kalan o yolları, at arabalarını hatırlıyorlar. Mesela bir siyasetçi o görüntüleri hatırlatarak “Ben Türkiye’yi biliyorum“ der. Türkiye’yi hâlâ öyle zannediyorlar. Kötü yollar, at arabaları manzaralarıyla karşılaşacaklarını zannederler. Alman Cumhurbaşkanı çok etkilendi. Şimdi biz de böyle bir ziyaret yapıyoruz.
Bu ziyarette sizin mesajınız ne olacak?
GÜL: Almanya ile ilişkilerimizin başlamasının 50. yıldönümü. Orada yaşayan Türkler’in yanısıra iki ülkenin dostluğu çok eskilere dayanıyor. Dostluğumuzun sadece siyasi yönüyle kalmasını istemiyoruz. Türk-Alman müttefikliği çok önemli. Geçmiş yıllarda o kadar çok savaş olmuş, ancak Almanya ve Türkiye hiç savaşmamış. İlişkilerimizin güçlülüğünün yanında göçün negatifliği zayıf kalır. Birinci Dünya Savaşı’na nasıl girdiğimiz önemli. Daha sonra Türkler’in oraya gidişiyle çok özel ilişkilerimiz var Almanlarla.
İKİ SAĞLIKLI ÜLKEBirinci Dünya Savaşı’ndan önce de en büyük ticaretimiz onlarlaydı. Şimdi de öyle. 30 milyar dolar ticaret hacmimiz var. Son 6 aylık verilere göre yüzde 38 arttı. Türkiye’ye yılda 5 milyon Alman turist geliyor. Her alanda iyi ilişki kurmak lazım. Türkiye ve Almanya, Avrupa’nın iki sağlıklı ülkesi. Avrupa’nın tarihi geçmişi, mevcut şartlar bu ilişkilerin pozitif şeylerle inşa edilmesi gerekir. Gelecekte de öyle olması lazım. Türkiye’nin Almanya ile ilişkisi Fransız-Alman ilişkisi neyse öyle olmalı. Herkesin kafasına sokmak istediğim şey budur. Negatif şeyler var ama ilişkileri pozitif alana çekmek istiyoruz. Bilim, sanat, eğitim, araştırma gibi alanlara çekmek istiyoruz.
Almanlarla en büyük sorunu ne olarak görüyorsunuz?GÜL: Almanya’da 3 milyona yakın Türk var. Bunun 1 milyonu Alman vatandaşı. 50’li, 60’lı yıllarda mucize yaratılırken, disiplinle çalışan Türkler’le ilgili güzel anlayış unutuldu. Şimdi bazı olumsuzluklar ortaya çıkıyor. 3 milyon nüfus, Alman nüfusunun yüzde 3’ü ediyor. Yüzde üçten neden korkuyorsun ki?
Almanya sizin dışişleri bakanlığınızdan beri Türkiye’ye neden blokaj uyguluyor?GÜL: Bu konuların biraz onların da farkına varması lazım. Daima, tarih boyunca Ortadoğu’yla ilgilenen bir ülke.
Rakip olarak mı görüyor?GÜL: Zannetmiyorum. Rakip olarak görmüyor. İçerideki bazı problemleri aşırı abartma var. Türkiye’yi görmezden gelen Avrupa kaybeder. 3 Alman gazetesine mülakat verdim. Değişik konularda açık yüreklilikle cevapladım sorularını. ‘Almanya ve Türkiye için Avrupa’nın iki tane sağlıklı ülkesi’ dedim.
'Avrupa bocalıyor'Avrupa neyle bocalıyor? Borç yüküyle bocalıyor. Bütçe açığıyla ve karar alamamakla bocalıyor. Bir Almanya var borç yükü ve bütçe açığına göre diğerlerinden daha iyi olan. Bir de Türkiye var. Türkiye’nin ne bütçe açığı ne de büyüme sorunu var. Bunu hepsi görüyor. Eğer büyümelerini devam ettireceklerse, potansiyeli olan ülkeyle işbirliği yapmaları gerekir. Türkiye herkes için büyük bir fırsat. Türkiye’nin AB’deki imajı fakirlikle boğuşan bir ülke şeklindeydi. Gelecekler, bizim pastamızı paylaşacaklar diye düşünüyorlardı. Şimdi bu gidiyor. Hepsi şunu söylüyor. Bizim bu kadar problemimiz varken ve önümüzde çözüm gözükmezken siz tersi istikamette gelişiyorsunuz. Hatta ‘Siz hâlâ AB’ye girmek istiyor musunuz?’ diye soruyorlar. Bu Türkiye’nin Avrupa’da gücünü gösteriyor.
'Pedalı çevirmeyen düşer'Dış politikada daha etkin bir Türkiye’nin imajı AB için de değişiyor mu?GÜL: AB ve dünyadaki uluslararası siyasi arenada kayıp bir oyuncu gibiyiz. Türkiye aslında tek başına AB kadar etkin rol alyor. Bu da Türkiye’nin cazibesini artırıyor. Türkiye’nin gücünü kapasitesini görmeleri açısından Türkiye’yle birlik olmak, yukarıdan bakamama durumunu ortaya çıkartıyor. Herkes en çok Türkiye ile istişare etmek istiyor. Bisiklet teorisi pedalını çevirmezsen düşersin. Ve düşüyorlar Avrupa’nın dışarı açılması gerekiyor.
Terörle ilgili geldiğimiz noktada yeterli destek görüyor muyuz Almanya’dan?GÜL: Almanya’da Alman demokrasisini istismar edenler var.
'O fotoğrafa çok üzüldüm'Bugün Milliyet’in birinci sayfasında bir fotoğraf vardı, tutuklu gazeteci Doğan Yurdakul kabristanda eşinin mezarına kürekle toprak atarken hemen arkasında da cezaevi aracı duruyor...
GÜL: Bunlar kötü uygulamalar, kötü uygulamalar...
Fotoğrafı görünce ne hissettiniz o an?GÜL: Üzüldüm doğrusu gerçekten... Bunların tedbirleri alınabilir ama inanıyorum ki en üst seviyede herkesi üzmüştür bu... Ama uygulamada bilmeyince memurlar, bürokrasi işte kağıda, yönetmeliğe göre iş yapınca böyle çok kötü manzaralar çıkıyor...
Adalet Bakanı ile bu konuda temas edecek misiniz?GÜL: Heyetimizde bakanlar da var onlarla da konuşurum, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ burada...
Eşi Silivri’de Doğan Yurdakul’u ziyarete gittiğinde peruğunu çıkarttırmışlar...GÜL: Hoş değil doğrusu, zedeleyici...