Gündem

Abdulkadir Selvi: İstihbaratın yeniden yapılandırılması kapsamında bazı şeyler kulağıma geliyor

"Bir tuğlayı çektim duvar yıkıldı, çıplak gerçek ortaya çıktı"

19 Haziran 2017 11:18

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası dile getirilen "istihbarat zaafiyeti" ile ilgili olarak kulis yazdı. Selvi, "İstihbaratın yeniden yapılandırılması kapsamında bazı şeyler kulağıma geliyor. Zamanı gelince paylaşacağım" dedi.

Abdulkadir Selvi'nin "Darbe tartışmasında nereye geldik" başlığıyla yayımlanan (19 Haziran 2017) yazısı şöyle:

Habertürk yazarı Nagehan Alçı ile  MİT’in TSK içinde istihbarat yapıp yapmadığına ilişkin bir tartışmayı yürütüyoruz.

Bu tartışmanın yararlı tarafı yeni bilgilerin ortaya çıkması. Dönemin Genelkurmay başkanları konuşmaya başladı. Nagehan Alçı ile farklı açılardan bakmamıza rağmen aynı cephedeyiz. Darbeye karşı demokrasinin yanındayız. Ayrıca Nagehan Alçı’ya karşı eşi Rasim Ozan Kütahyalı’nın desteğini almış durumdayım. Bir de dünya güzel kızları Betül Yasemin ile Ayşe Ela’yı da yanıma çektim mi, içeriden kuşatmış olacağım.

MİT’in TSK’da istihbarat yapması konusu 15 Temmuz’la  yeniden gündeme geldi. Yoksa  27 Mayıs’tan bu yana tartışılan bir konu. “MİT, 15 Temmuz darbe girişimini neden haber alamadı” sorusuna  cevap ararken, ‘MY 114-C yönergesi’ne ulaştım. Bu yönergeye göre MİT’in TSK içinde istihbarat yapma yetkisinin olmadığını anlattım.  Bu talimata ilişkin verdiğim bilgi doğru ama  eksik.  TSK-İstihbarat ilişkisini düzenleyen 30 Mart 1990, 28 Kasım 2001 ve 28 Kasım 2011 olmak üzere üç yönerge var. Bunların ilk ikisi, sakıncalı personelin kıta içinde birlik komutanlarınca, kıta dışında ise MİT ve garnizon komutanlıklarınca izlenmesini öngörüyor. Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel imzalı üçüncü yönergede ise, terör örgütleri boyutu eklenmiş. Peki şimdiye kadar birlik komutanları, TSK içindeki darbe faaliyetlerini izleyip bildirmişler mi? Tek bir örneği yok. O nedenle tartışmayı doğru bir zeminde yürütmek ve bir odak sapmasına izin vermemek gerekiyor. Ayrıca Nagehan Alçı dahil kimse,  “Bu yönerge MİT’e TSK içinde istihbarat yapma yetkisi veriyor” demedi. Sadece, “Zaten MİT’in TSK içinde istihbarat yapma yetkisi hiç olmadı ki” denildi. Böylece TSK içinde istihbarat yapan bir mekanizma olmadığı ortaya çıkmış oldu. Benim anlatmak istediğim de buydu. Bir tuğlayı çektim duvar yıkıldı, çıplak gerçek ortaya çıktı.

MİT, darbeleri haber vermedi

Geçmişi darbeler tarihi olan ülkemizde “MİT, darbeleri hükümetlere neden haber vermiyor” sorusu hep önemli bir tartışma konusu oldu.  MİT Müsteşarı Fuat Doğu, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a giderek 1 gün önceden darbe yapılacağının bilgisini vermiş, ama Başbakan Demirel’e haber vermemişti. “Neden haber vermedin?” diye sorulduğunda ise, “Ben şahsen Demirel’e bunu söylemedim”diyecekti.  Çünkü başında korgeneral rütbesinde bir asker olan MİT, darbelerin bir parçasıydı. 12 Eylül’ün, “Bayrak Harekât Planı” ise MİT’e ait uçakla askeri birliklere ulaştırılmıştı.

Bugün darbecilerin yanında değil, karşısında olan bir MİT’in olması gerçeği değiştirmiyor.  Darbe mağduru bir ülke olarak TSK içindeki darbe faaliyetlerini izleyebilecek bir mekanizma kurmamışız. 

İstihbaratta yeni düzenleme

Yönergeye dönecek olursak, MİT’in kıta dışında izlemesi nasıl oluyor? TSK, MİT’e dışarıda izlenecek isimleri veriyor, MİT  onları izleyebiliyor. 2937 sayılı MİT Yasası’nın 4. maddesinin e bendinde, “Genelkurmay Başkanlığı’nca Türk Silahlı Kuvvetleri için  lüzum görülecek haber ve istihbaratı, yapılacak protokole göre Genelkurmay Başkanlığı’na ulaştırmak” deniliyor. Bu konuda bir protokol imzalandı mı, protokol darbe istihbaratını da kapsıyor mu, orasını bilmiyoruz. 15 Temmuz’un darbe planları Adil Öksüz tarafından Ankara’da kiralanan evlerde darbeci generaller tarafından hazırlandı. Ama  ne MİT onları izledi ne de TSK’nın haberi oldu. Hangi yönerge olursa olsun, MİT’in bunun istihbaratını alamaması affedilir gibi değil.

Yayınladığım yönergelerle ilgili savunmada, “MİT’in TSK içinde istihbarat yapma yetkisi şimdiye kadar hiç olmadı ki” deniliyor. Darbe geçmişi olan TSK’nın içinde  ne geçmişte ne de bugün istihbarat yapılamaması sizce de vahim bir durum değil mi? TSK içinde istihbarat yapılması konusunda bir düzenlemeye ihtiyaç yok mu?

Türkiye’nin  bir parçası olduğu Batı ittifakında bu iş nasıl yapılıyor diye baktım. Onlarda bir darbe kültürü olmamasına rağmen, Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde, personel istihbaratıyla ilgili yapılanmalar var. Peki bizde bu yönde bir çalışma var mı? İstihbaratın yeniden yapılandırılması kapsamında bazı şeyler kulağıma geliyor. Zamanı gelince paylaşacağım.