AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, İngiltere’nin Birlik’ten çıkmasını engellemek üzere reformlar içeren önerilerini sundu. Tusk uzlaşma için ‘iyi bir temel‘ olarak nitelendirdiği önerilerin İngiltere’nin endişelerini gidermede taleplerin ötesine geçtiğini, aynı zamanda AB’nin temel prensiplerinin de ihlal edilmediğini söyledi.
Taslak, İngiltere’ye göç eden AB vatandaşlarına sosyal hizmetlerin dört yıla kadar ertelenebilmesi, Euro Bölgesi'ne dahil olmayan AB üyelerinin haklarının korunması, ulusal parlamentoların konumunun güçlendirilmesi ve rekabet gücünün artırılmasını da içeriyor.
Donald Tusk, twitter hesabında, İngiliz şair ve yazar William Shakespear’in ünlü Hamlet oyunundaki “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu“ sözünden esinlenerek “Birlikte olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele bu“ paylaşımı yaptı.
Tusk, taslağın Avrupa başkentlerine gönderildiğini, önümüzdeki dönemde çetin müzakereler yaşanacağını belirterek “Her şey üzerinde uzlaşılana kadar hiçbir şey üstünde uzlaşılmamıştır“ diye konuştu. Taslakla ilgili nihai kararın, 18-19 Şubat tarihlerinde düzenlenecek AB liderler zirvesinde verilmesi hedefleniyor.
Referandum hazirana çekilebilir
İngiltere Başbakanı David Cameron, ülkesinin AB’de kalıp kalmayacağına dair 2017 sonuna kadar referandum düzenleme sözü vermişti. Ancak Cameron’ın sığınmacılar konusundaki tartışmaların yaz aylarında yeniden alevlenmesi ve AB karşıtlarının eline koz vermesi endişesiyle referandumu haziran ayına kadar düzenlemek istediği biliniyor.
Tusk’un sunduğu taslaktaki önerilerin, İngiltere’deki referandumda ülkenin AB içinde kalması yönünde karar çıkması halinde yürürlüğe gireceği belirtiliyor.
AB Komisyonu sözcüsü Margaritis Schinas, önerilerin, Cameron’ın geçen yıl Brüksel’e ilettiği mektupta yer alan tüm konuları içerdiğini ve diğer AB ülkelerinin endişelerini de hesaba kattığını belirtti.
‘Acil durum freni‘
Öneriler, AB vatandaşı göçmenlerin İngiltere’den sosyal yardım taleplerini dört yıla kadar erteleyecek ‘acil durum freni’ni de içeriyor. Düşük gelirli işçilere yapılan takviye ödemeleri gibi. Erteleme seçeneğinin devreye girebilmesi için söz konusu ülkenin, sosyal güvenlik sistemi ve kamu hizmetlerinin aşırı yük altında olduğunu kanıtlaması gerekecek.
Bu öneri özellikle de binlerce vatandaşı çalışmak için İngiltere’ye giden Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya gibi Orta Avrupa ülkelerini kızdırdı. Cameron cuma günü Polonya’da temaslarda bulunacak, 12 Şubat’ta da Almanya’da Başbakan Angela Merkel ile bir araya gelecek.
Euro Bölgesi'nde söz hakkı
Tusk’ın planları arasında Euro Bölgesi’ne dahil olmayan dokuz AB ülkesinin, Euro Bölgesinde alınan kararlarla ilgili endişelerini dile getirebileceği ve güvenceler alabileceği bir mekanizma oluşturulması da yer alıyor.
Ancak bu mekanizmanın bir veto hakkı içermediği ya da önemli kararların ertelenmesine yol açmayacağı da vurgulanıyor. Mekanizmanın devreye girmesinin koşulları ise zirveye kadar istişareler sonucu karara bağlanacak. Fransa bu madde konusunda endişelerini dile getirmişti.
‘Kırmızı kart’
Öneriler içinde, AB ülkelerindeki ulusal meclislerden yüzde 55’lik bir grubun AB yasa taslaklarını durdurma ya da değiştirmesine olanak tanıyan bir ‘kırmızı kart‘ uygulaması da öngörülüyor.
Şu an yürürlükte olan ‘sarı kart’ sistemi parlamentoların sadece Brüksel’den yasalarla ilgili açıklama istemesine olanak tanıyor.
Cameron memnun
İngiltere Başbakanı David Cameron, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’un reform önerilerini ‘gerçek bir ilerleme‘ olarak nitelendirdi. Reform planlarının, özellikle de acil durum frenini memnuniyetle karşıladığını belirten Cameron, bu sayede İngiltere’nin ülkeye göç eden AB vatandaşlarına verdiği belirli sosyal hizmetlerde kısıtlamalara gidebileceğini kaydetti. Cameron daha yapacak çok iş olduğunu da sözlerine ekledi.
Taslak, İngiltere’deki AB karşıtlarını ise tatmin etmedi. Sağcı İngiltere Bağımsızlık Partisi (UKIP) lideri Nigel Farage, “açıkça söylemek gerekirse gülünç” diye nitelediği önerilerin mevcut durumda bir değişiklik getirmeyeceğini savundu.