Avrupa Birliği ile İngiltere arasında sürdürülen ve kamuoyunda Brexit olarak bilinen üyelikten çıkış müzakerelerinde Birlik'in önerdiği serbest ticaret anlaşmasının çerçevesi Londra yönetiminde memnuniyetsizlik yarattı. Londra'nın finansal ve ticari ilişkilerde imtiyaz taleplerine karşın AB, başka ülkelerle yapılan ticaret anlaşmasının bir benzerini İngiltere ile imzalamak istiyor.
Brüksel'de gazetecilere yaptığı açıklamada İngiltere Başbakanı Theresa May'in beklentisinin aksine çıkış sürecinin taraflar arasındaki bağları zayıflatacağını kaydeden AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, anlaşmanın ikili ticareti "bugünden daha karmaşık ve maliyetli” hale getireceğini sözlerine ekledi.
Finansal hizmetler en kritik nokta
AB Konseyi Başkanı Tusk, müzakerelerin en önemli gündem maddelerinden birisi olan finansal hizmetler konusunda İngiltere'nin herhangi bir şekilde ayrıcalıklı muamele görmeyeceğini ve Birlik'in üçüncü taraflara uyguladığı politikaların aynısını İngiltere için de uygulanacağını söyledi.
Finansal hizmetlerde ayrıcalıklı bir ilişkli kurmaya çalışan Londra yönetiminin bu alanda istediğini alamaması, AB ile ticari ilişkilerde fazla verdiği bu tek sektörün, Brexit sonrası "ev sahibi ülkenin yasalarına" göre düzenlenecek olması anlamına geliyor.
İngiltere'nin ekonomik üretiminin yüzde 10'undan fazlası finansal hizmet sektörü kaynaklı ve taslak metne göre AB ile ilişkilerde bu sektör ortak düzenleyici, denetleyici, uygulayıcı ve hukuki süreçlerin dışında bırakılacak.
Tusk'ın bugünkü açıklamaları üzerine sterlin, euro karşısında son üç ayın en düşük değerine geriledi.
Hammond'dan tepki
İngiltere Maliye Bakanı Philip Hammond ise AB'nin açıklamalarının ardından finansal hizmet sektörünün dışarıda bırakıldığı bir Brexit anlaşmasının "adil" olmayacağını söyledi.
Hammond, "Bir ticaret anlaşması ancak adil olduğunda ve tarafların çıkarlarını dengelediği müddetçe gerçekleşebilir" ifadesini kullandı.
Maliye Bakanı, Tusk'ın sözlerine yanıt olarak "İngiltere ekonomisinin durumu ve AB'nin 27 üyesi ile ticari dengemiz göz önünde bulundurulduğunda, finansal hizmetleri içermeyen bir anlaşmanın adil ve dengeli olduğunu söylemek güç olur" şeklinde konuştu.
İngiltere'nin finansal hizmetler ve ticaretteki özel taleplerine karşın Tusk, hiçbir üye ülkeye ortak pazar kapsamında istediği sektörlerde işbirliği yapma fırsatı tanınmadığını belirterek aynı şekilde üye olmayan bir ülkenin de istediği sektörleri ortak pazar kapsamında tutup istemediklerinden çıkmasının mümkün olmadığının altını çizdi.
Brexit Mart 2019'da
1973'ten beri AB üyesi olan İngiltere, Birlik'ten çıkış için Brexit sürecini Mart 2019'a kadar tamamlamayı hedefliyor. Ancak bu ayrılığın hangi şartlarda gerçekleşeceği ve AB'den çıkmış bir İngiltere'nin siyasi blok ile kuracağı ilişkinin derinliği konusunda taraflar arasında derin görüş ayrılıkları devam ediyor.
İngiltere'nin dışında 27 üye devletin oluşturduğu AB temsilcilerinin bu ay sonlarına doğru taslak belgeyi son haline getirmesi bekleniyor.
rtr,AP,AFP/ÇÖ,HS
© Deutsche Welle Türkçe