Gündem

'ABD ve AB Kürt sorununu çözmek istese, çözer...'

PKK'nın Kandil'deki elebaşı: 'ABD ve AB Kürt sorununu çözmek istese, çözer. Ama çözmek istemiyorlar'dedi...

29 Ekim 2010 03:00

T24 - PKK'nın dışarıda bulunan bir numaralı adamı Murat Karayılan PKK'nın ABD ile olan ilişkilerine değindi. Karayılan, ABD ile 2003-2004 yılları arasında temaslarda bulunduklarını daha sonra bağlantıları sağlayan kişilerin taraf değiştirdiklerini de ekleyerek görüşmelerin bu şekilde kesildiğini söyledi.

PKK'nın Kandil'deki elebaşı: 'ABD ve AB Kürt sorununu çözmek istese, çözer. Ama çözmek istemiyorlar'dedi. Radikal gazetesinde yayımlanan haber şöyle:

Murat Karayılan’ın ‘Sivillerin zarar gördüğü eylemler nedeniyle gerekirse özür dileriz’, ‘Artık tek sivil zarar görmeyecek’ sözleri büyük yankı uyandırdı. Karayılan söyleşisi devam ediyor: 


ABD ve AB, Kürt sorununun çözümünü neden istemiyor? 

Bu sorunu yaratan onlardır. Ve sürdürülmesinden yana politika güdenler de onlardır. ABD ve AB bu sorunu çözmek istese çözer ama çözmek istemiyorlar. Çünkü Kürt sorunundan çıkarları var. Bu meseleyi Türkiye’ye karşı bir kart olarak elde tutmak istiyorlar. Buradaki sorunlar çözülürse, bölge halklarının onlara hiç ihtiyaçları kalmaz. Dünyayı böyle yönetiyorlar. Önce sorun yaratıyorlar, sorunları çıkmaz hale getirip kendi ekonomik ve siyasal egemenliklerini sürdürüyorlar. Biz “Oraya bakmayalım, kendi içimizde kendi sorunlarımızı çözelim” diyoruz. 


Temas fotoğrafı 

Can Dündar’ın Milliyet gazetesinde yayımladığı PKK’lıların ABD yetkilileriyle temasını sergileyen fotoğraf neyin nesi? Filistinlilerle benzer kaderi paylaştığınızı söylemenize karşın, son dönemde İsrail’e karşı oldukça özenli bir üslup kullanmanızın arka planında neler var? 

“ABD ile 2003–2004 arasında bazı temaslar gerçekleşti. Zaten teması gerçekleştirenler de şimdi saflarımızda değil. Aslında o resim de ‘photoshop’ gibi bir şeydi, doğru değildi. Yani birileri farklı resimleri birleştirmişti. Ama o dönemde ABD ile bazı temasların olduğu bir gerçek. Güneyde 1983’ten beri, hem de kimsenin izni olmaksızın varız. ABD buraya gelmişse bizimle temassız olamaz. Ama bunlar bir siyasi ilişkiye dönüşmedi. Daha sonra Türk devletinin müdahalesi, vetolar vb. nedenlerle 2004’ten bu yana da ilişkimiz kalmadı. 

İsrail’le ise bu türden bir ilişki hiç yaşanmadı. İsrail’den farklı zamanlarda iki gazeteci geldi. Belki İsrail nabız yokluyor, anlamaya çalışıyor. Bizimle ilişki kurmak isterlerse ret mi ederiz? 

“İlkelerimiz var, bu çerçevede olursa ret de etmeyiz de. Ama onlar açıkçası Türkiye’yi İran’a karşı değerlendirmek için Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alan bir siyaseti kendi çıkarlarına daha uygun görüyorlar. Ortadoğu burası. İnsanlar alınıp satılıyor. PKK bu tür şeylere prim vermez. Ortadoğu bölgesinin iki temel toplumsal sorunu var. Biri Kürt, diğeri Filistin sorunudur.
Ama biz İsrail’e de Ortadoğu halkları arasında yer veririz. Kürt – Türk, Filistinli – İsrail barışı Ortadoğu’ya bir barış getirir. Eskiden İsrail’in yok edilmesi projesi vardı. Bu topraklarda herkesin özgür ve eşit biçimde yaşama hakkı olmalıdır diyoruz. 


İran’a müdahale 

İran’da Kürtlere yönelik kökten inkâr yok. Ama İran ne dese bile Kürt sorunu halen gündemde. Kürt toplumunu iradi olarak tanımak gerekir. İran’ın yapmadığı budur. Aslında İran’a PKK olarak herhangi bir tavrımız yoktur. 

PJAK ile İran’ın çatışmasını da tam doğru bulmuyoruz. İran’ın özellikle kuşatma altında olduğu bir dönemde Kürtlerin silahlı mücadele yürütmesini pek olumlamıyoruz. İran baskı ve operasyonları durdurursa silahlı mücadeleye başvurulmaması lazım. Kongra Gel’de bu konu gündeme geldi. Onlar da baskı ve şiddet olduğunu, operasyon yapıldığını anlattılar. Kongra Gel, meşru savunmaya önem veriyor. Onun dışında siyasi çalışmayı öne çıkarması gerektiğini düşünüyor.”


'PJAK, ABD ile görüştü' 

PJAK, PKK bağlantısı hangi boyutlarda? 

PJAK doğulu gençler tarafından kuruldu. Apoculuğu benimsedi. Ama PJAK ayrıdır, biz ayrıyız. PJAK kurulduktan sonra ABD bunlarla ilişki kurdu. Bizim de İran ile ilişkimiz vardı o zamanlar. İran bize “Bu PJAK nedir” diye sordu ve PJAK’la ilişkimizi kesmemizi istedi. “Onların eylemlerini reddettiğinizi açıklamanız dostluğumuzun sürmesi için gerekli” dediler. Amerika da PJAK’a PKK ile ilişkisini kesmeyi dayattı. Bu tartışmalar, 2005–2006 yılında gerçekleşti. PJAK ile ABD yetkilileri arasında Kerkük’te altı saatlik bir toplantı gerçekleşti. PJAK, bu toplantıda PKK ile ilişki kesmeyi reddetti. Belki reddetmeseydi ilişki resmi bir boyut kazanacaktı. Amerika buna tepki olarak tavır aldı. Bunun ilk adımı olarak da ABD’de olmayan malvarlığını dondurdu. PJAK ABD’ye bu tavrı alınca biz de İran’a “Hayır onlar tavır aldı, ilişkimizi kesmeyiz.” dedik. Bunun üzerine bizim de İran ile aramız bozuldu. 


‘Acı dağlara çekiyor’  



Kandil’deki ‘Nurhak’ kod adlı kişi dağa çıkışını şu sözlerle anlatıyor: 26 yaşındayım. Üç yıldır dağdayım. Üniversite öğrencisiydim. Kürt sorunu ya da PKK benim için uzak değildi. Doğuşumuz, PKK ve Türk devleti arasındaki mücadelenin tam ortasındadır. Savaşla birlikte büyüdük. Acılar insanı dağlara çekiyor. Askerlerin zoruyla köyden çıkmak çok zordu. 


‘Hükümetle görüşme yok’ 

Geçen aylarda medya ve politika sahnesinde ‘Hükümet ile PKK’nın pazarlık yaptığı’ üzerine çok kelam edildi. PKK–hükümet arasındaki temaslara dair haberlerin ne kadar gerçeği yansıttığını merak ediyorum. Bu görüşmelerin tutanakları var mı? Hangi aşamada görüşmeler?
Takdir edersiniz ki, bu süreçlerin sağlıklı sürdürülebilmesi için her şey her yerde konuşulmaz. İmralı ile yapılan görüşmelerin dışında elle tutulur, çok fazla bir temas ya da görüşme yok. Olsa bile onun çok gerisindedir. Yani o açıdan pek bir değerlendirme konusu edilebilecek bir şey yok. 


Temaslar dolaylı 

Temasların tümü dolaylı. Hükümet kendini çok uzağında tutuyor. Ben de söyleyebilirim. Hükümetle öyle doğrudan bir temasımız yok. Esas olanı İmralı ile yapılacak görüşmedir. Başka bir şey olsa da onun gölgesinde kalır. Henüz müzakere yoktur. Diyalog aşamasındadır.
Müzakere olması için madde madde gitmek gerekir. Bunun ne kadar sürüp sürmeyeceği de belli değil. Bunun dışında yok denebilir. 


Söz Ortadoğu’dan açılmışken, özellikle son bir yıldır Türkiye ile ilişkileri hem ticari hem de siyasi boyutuyla tırmanışta olan bölgesel Kürt yönetimi ve Irak devleti, PKK’ya karşı çatışır mı?
Türkiye’nin ya da diğer devletlerin amacı Kürtleri kendi aralarında çatıştırmak olabilir. Ama bütün Kürt parti ve odakları, iç çatışmayı derin bir biçimde yara açan, zarar veren bir olgu olarak görüyorlar. O nedenle ben iç çatışmanın gelişebileceğine hiç ihtimal vermiyorum. Onlar da zaten “İç çatışma defterini kapattık” diyorlar. Eğer kim ki, iç çatışma başlatırsa siyasal olarak biter. 


‘15 yaşında dağa çıktım’ 

Jiyan: 12 yıldır dağdayım. 15 yaşında dağa çıktım. Şu an 27 yaşındayım. Muşluyum.
Ailem beni destekliyor. Onlardan beni desteklemelerini bekliyorum. Ailemin bir kısmı Avrupa’da, bir kısmı Muş’ta. Onların benim yüzümden başlarına ne geldiğini bilmiyorum ama doğrudur, baskı geliyordur. 

Ailemle görüştüğüm oldu zaman zaman. 


‘Cahil değilim’ 

Türkiye’de çoğu insan cahil olduğumuzu düşünüyor. Bu doğru değil. Kendine aydınım diyen insanların cahilliklerini bir türlü anlamıyorum. 


Lise 2’den Kandil’e  




Amed: Beş yıldır dağdayım. Mardinliyim. İstanbul’da lise ikide okurken 19 yaşında dağa çıktım. İstanbul’da yaşıyordum. Kimse keyfinden dağlara çıkmaz. 

Kürtler de tarih boyunca bu topraklar için mücadele vermiştir. Şimdi ise hakları görmezden geliniyor. Üzerimize büyük bir politika yürütüldüğünü biliyoruz. Ama barış istiyoruz. Evet elimde silah olduğu doğru çelişki gibi görünüyor. Ama biz barışı elde etmek için savaşıyoruz.


‘Dağda kadın olmak zor’ 

Evindar Ararat: PKK’ya kadınların katılımı, 1989 sonrasında arttı. Kadının dağda yaşaması, mücadele etmesi, erkeklerle karşılaştırıldığında daha zor. Fırat Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okuyordum. 1992’de kararımı verdim ve dağa çıktım. Giderken aileme bir mektup bırakarak gerekçelerimi anlattım. Öğrenciyken tutuklanmıştım. İki ay cezaevinde kalmıştım. Fark ettiler. Babam benim ileri düzeye gitmemi hiç istemedi. Legal sahalarda mücadele etmemi istiyorlardı. Ailemde yurtseverlik vardı. Ama yine de diploma almamı bekliyorlardı. Diploma almama iki ay vardı ve bu mektubu yazdım. Ben toplumda kalsam, çok sıradan bir memur olacaktım. Şimdi ise çok daha büyük bir güçle çalışmak istiyorum. Dağa çıktıktan sonra iki yıl ailemle ilişki kurmadım. 

Dağa çıktıktan sonra hayal kırıklıklarına uğradığım da oldu. Dersim’deydim. Erkek arkadaşlar bize komutanım demekte zorlanıyordu. Biz onlar diyene kadar inat ediyorduk.
Biz bir arkadaşı yitirdiğimizde çok acı çekeriz. Üzülürüz, ağlarız ama yıkım olarak ele almayız.