Gündem

ABD, PKK ile ilk kez aynı karede

Irak'ta IŞİD'e karşı savaşan PKK/KCK’nın askeri kolu HPG ile bölgeye operasyon düzenleyen Amerikan özel kuvvetleri ilk kez aynı karede görüntülendi

16 Ağustos 2014 14:47

Irak’ta IŞİD’e karşı savaşan PYD güçleri, PKK/KCK’nın askeri kolu HPG ile bölgeye operasyon düzenleyen Amerikan özel kuvvetlerinin ilk kez bir arada görüntülendi.

Fotoğrafı köşesine taşıyan  Vatan yazarı Ruşen Çakır,  "Bunun PKK’nın “bölgesel güç” olma konumunu koruyup güçlendirmek açısından bir fırsat" olduğunu dile getirdi. 

Ruşen Çakır’ın Vatan gazetesinde “Şengal Dağı’ndan bir fotoğraf ve Batı’da değişen PKK algısı” başlığıyla yayımlanan (15 Ağustos 2014) yazısı şöyle: 

Bu fotoğrafın anlamı çok yüksek. Önce detaylar: Bu fotoğraf, Ezidilerin IŞİD’in işgalinden kaçıp sığındıkları Şengal Dağı’nda çekildi. Bilindiği gibi, Musul’da Irak ordusundan elde ettikleri ağır silahlarla hareket eden IŞİD’liler, Peşmergelerin direnç göstermemesi üzerine Şengal’i kolaylıkla ele geçirmiş, onların zulmünden kaçan siviller de Şengal Dağı’na kaçmıştı.

Bir süre çile çeken Ezidiler’in yardımına ilk olarak Suriye’de, Rojava’da IŞİD ve Nusra Cephesi gibi gruplarla savaşan YPG (Abdullah Öcalan çizgisindeki PYD’nin askeri kolu) güçleri geldi. Ardından PKK/KCK’nın askeri kolu HPG mensupları. Bu süreçte Amerikan uçakları Şengal civarındaki bazı IŞİD hedeflerini de bombaladı. Daha sonra da Amerikan özel kuvvetlerine bağlı 100’ü aşkın asker, yanlarında Amerikan devletinin uluslararası yardım kurumu olan USAID görevlileriyle birlikte Şengal Dağı’na ulaştı. Amerikalılara Peşmergeler de eşlik etti.

İşte bu fotoğraf, Şengal halkının Peşmergeleri ve Amerikalıları geç geldikleri için protesto ettikleri sırada çekildi. Bölgede görev yapan gazetecilere göre ortada şapkalı sivil USAID yetkilisi, onunla halk arasında tercümanlığı bir YPG gerillası yapıyor, sırtı dönük silahlı diğer kişi de bir HPG savaşçısı.

 

IŞİD’in sunduğu fırsatlar

 

IŞİD’in Musul’u işgalinin hemen ardından Kandil’den yapılan açıklamalardan hareketle “PKK neden IŞİD ile savaşmaya talip?” başlıklı bir yazı kaleme almış ve ilk maddede “Özellikle Batı’nın bir numaralı düşmanı olan El Kaide ile savaşarak kendisine uluslararası bir meşruiyet, hatta prestij kazanmak” diye yazmış; bu yüzden “PKK’nin tek amacı var; Kürdistan’ı işgalcilere karşı korumak” diye özetlenebilecek epey tepkiyle karşılaşmıştım.

Sadece Türkiye’de değil, Irak, Suriye ve İran’da da güçlü bir kitle tabanına sahip olan PKK tabii ki IŞİD ve benzeri yapılarla savaşırken Kürtlerin topraklarını korumayı öncelik olarak görüyordur. Nitekim PKK’nın IŞİD ile anladığı dilden konuştuğunu ve epey de başarılı olduğunu BBC’den Güney Yıldız’ın HPG komutanı Tekoşêr Zağros ile yaptığı söyleşiden anlıyoruz.

Bununla birlikte PKK’nın, IŞİD’in bölgede yarattığı terör ve vahşet ortamını akılcı bir stratejiyle kendisi için bir fırsata çevirmekte olduğu da muhakkak. Musul’da Irak ordusunu, Şengal, Mahmur gibi yerlerde Peşmergeleri kolaylıkla saf dışı bırakabilen IŞİD’in PKK çizgisindeki ve çok sayıda kadın savaşçıya sahip olan YPG ve HPG’ye diş geçiremiyor olması tüm dünyanın dikkatini çekiyor. Buna bağlı olarak Eruh ve Şemdinli saldırılarının tam 30. yılında PKK Batı tarafından eskisi gibi “terörist” olarak görülmüyor. ABD’nin PKK’yı terör örgütleri listesinden çıkarması çağrılarının yoğunlaşmasının, son günlerde Irak’ta yaşananlarla doğrudan ilintili olduğu da açık.
 

Çözüm sürecinin geleceği
 

PKK’nın uluslararası alandaki algısının değişmesinde çözüm sürecinin, bunun sonucu olarak Türkiye’de bir süredir hakim olan çatışmasızlık ortamının payı da çok büyük. Diğer bir deyişle PKK hâlâ Türkiye’de savaşıyor olsaydı, ne Suriye ve Irak’taki gelişmelere bu kadar yoğunlaşabilirdi, ne de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Batılı devletler tarafından meşru bir aktör olarak kabul görebilirdi.

Dolayısıyla şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Çözüm süreci PKK’nın bölgede daha aktif olabilmesinin önünü açmıştır. Bu nedenle Kürt siyasi hareketi, iyice tescillenmiş olan “bölgesel güç” olma konumunu koruyup güçlendirmek istiyorsa çözüm sürecine daha sıkı sarılmalıdır. Bu bağlamda Abdullah Öcalan tarafından belli şartlara bağlı olarak telaffuz edilmiş olan silahlı güçlerin Türkiye’den tamamen çekilmesi şu günlerde pekala gündeme gelebilir. İyi de olur.