Gündem

Obama: Suriye'de Beşşar Esad'ın geleceğinin olmadığına inanıyoruz

Obama: Suriye'de güvenli bölge kurmak verimli değil. Türkiye, Lübnan ve Ürdün inanılmaz bir yük altında. Mültecilere kapıları kapatmak değerlerimize aykırı

16 Kasım 2015 18:50

ABD Başkanı Barack Obama, Suriye'deki iç savaş ile mülteci krizini değerlendiriken "Yeni bir anayasa, seçim ve ateşkesin yapılması üzerine hedefleri belirledik. Çok hırslı hedefler. Bu tür ümitler daha önce de vardı ve yıkılmıştı. Bu ümitlerimiz başarıya ulaşamayabilir. Özellikle Suriye'nin geleceğinde Beşşar Esad’ın olmadığına inanıyoruz" dedi. Suriye'de ılımlı muhaliflerin geçiş sürecini oluşturabileceğini vurgulayan Obama, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümetin uzun süredir sınırda talep ettiği "güvenli bölge" konusunda olumsuz mesaj verdi. Obama, askeri ve güvenlik danışmanlarıyla yaptığı değerlendirmelerde "personel bulundurmayı gerektireceği ve terör saldırıları için çekici olabileceği" gerekçesiyle "Suriye'de güvenli bölgeyi verimli olarak görmediklerinin" altını çizdi.

ABD Başkanı Barack Obama, Antalya'da düzenlenen G20 zirvesinin ardından düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

IŞİD kötülüğün yüzüdür ve zalim terör örgünü yok etmek istiyoruz. Son yılda BM de söylediğim gibi bunu yapmak için istihbarat ekonomik güçlere ve toplumlarımızın güçlerine sahibiz. Uzun vadede bir kampanya olacağını biliyorduk kayıplar ve kazançlar olacaktır. Paris’te yaşanan saldırılar iğrenç ve kötü bir kayıptı. Fransız dostlarımız da yastayken ile yapılan kazançları unutmamalıyız. Askeri alanda koalisyon saldırıları artıyor. 8 saldırı yapıldı. IŞİD komutanlarını ve hainleri yok ediyoruz.

Irak'ta yerel güçler koalisyonun gücüyle Suriye’de IŞİD’in  Türkiye ile olan sınır bölgesi çekildi. Rakka’da bölgeye ihtiyacı kesmeye çalışan muhalif güçleri artırdık. Diğer liderlere söylediğim gibi bu kazançların devam etmesini istiyorsak daha fazla devlet katılmalı. Paris saldırıların bize hatırlattığı gibi ırak ve Suriye’de yenmek yeterli değil. Daha fazla bilgi paylaşmak üzere anlaştık devletlerle.

 

'Türkiye, Lübnan ve Ürdün
inanılmaz bir yük kaldırıyor'

 

IŞİD savaşçıları hiçbir yerde barınamayacaklardır. Her yerde IŞİD’in bu ideolojisini yenmek üzere çalışmaya karar verdik. İnsancıl alanda yapmak üzere daha karar verdik. Suriye’deki vatandaşların acılarının azaltılması için ABD 4,5 milyar dolar yardım yaptı. Hem kıyafet hem de jeneratör vermek üzere çalışıyoruz. Mülteciler konusuna gelince zaten Türkiye, Lübnan ve Ürdün şu anda inanılmaz bir yük kaldırıyorlar, bunu tek başına yapmalarını beklemiyoruz.

 

'Bir haini öldürdük'

 

Askeri bir statejimiz var. Askeri strahteji IŞİD'e baskın yapmayı hedefliyor hava saldırılarıyla birlikte. Sahaya yardım ediyoruz. Eğitim veriyoruz. Suriye güçlerine destek veriyoruz bu IŞİD'in kaynaklarının kesilmesi konusunda. Finansmanının azaltılması konusunda çalışmalarımız var. Sağladıkları petrolü kesmeye çalışıyoruz. Kısa süre önce sivilleri öldüren bir videodaki bir haini öldürdük. Onları hedef alıyoruz. Dolayısıyla askeri açıdan bakıldığında biz yaptıklarımızı artırmaya devam ediyoruz. Sahada etkin ortaklar bulmayı çalışıyoruz olanlarla devam etmeye çalışıyoruz. Daha fazla özel güçler gönderiyorum bu koordinasyonu artırmak için. Terörle mücadele konusunda ise buraya geldiğimden beri bu tür saldırılardan endişeliydik. ABD hükümetinin devamlı Avrupalı ortaklarla yaptığımız iş birlikleri, çok sağlamdır ve devamlıdır.

Her hafta bütün ulusal güvenlik kurumlarıyla birlikte tehditleri gözden geçiriyoruz. Dünya çapındaki ortaklarla paylaşıyoruz. Son birkaç yıldan beri farklı havaalanları yurtdışında da havaalanlarında da ABD'ye girmeye çalışan yolcuları daha ciddi güvenlik önlemlerinden geçiiyoruz

Diplomatik alanda da devamlı bütün partileri bir araya getirerek Suriye'nin içinde muhalefet olduğunu bu muhalefetin bir geçiş hükümetini oluşturabileceğini, İranlılara ve Ruslara anlatmaya çalışıyoruz. 

IŞİD gibi bir örgütün onlar için de çok büyük bir tehlike arz ettiğini anlatıyoruz. Dolayısıyla çabalarımızda şimdiye kadar gösterdiğimizden daha fazlasını göreceksiniz.

 

'Beşşar Esad'ın geleceği yok'

 

Yeni bir anayasa, seçim ve ateşkesin yapılması üzerine hedefleri belirledik. Çok hırslı hedefler. Bu tür ümitler daha önce de vardı ve yıkılmıştı. Bu ümitlerimiz başarıya ulaşamayabilir. Özellikle Suriye’de Beşşar Esad’ın geleceğinin olmadığına inanıyoruz. Bu sefer bize ümit veren şey bütün tarafların temsilcilerinin bir süreç üzerinde anlaşmış olmaları. Ne kadar gerçekçi olmakla birlikte ABD, koalisyon ortaklarıyla askeri, insancıl ve diplomatik alanda çalışmaya devam edeceğiz.

 

'Rakka'ya giremeyeceğimizden değil...'

 

Amacımız Suriye'deki ılımlı muhalefetin geçiş hükümetinde olması. Bana en yakın hem askeri, hem de sivil danışmalarım bana bir yanlış olacağını söylüyorlar, yani askeriyemiz Musul’a veya Rakka’ya giremeyeceğinden değil, geçici olarak IŞİD’in temizleyemeyeceğinden değil, daha önce gördüğümüz durumun tekrar olduğunu göreceğiz.

Eğer yerel halklar yoksa, radikallere karşı gelen halk yoksa bu tür tehditler tekrar ortaya çıkıyor.

Diyelim  ki 50 bin tane askeri Suriye’ye gönderdik diyelim. O zaman terör saldırısı olduğunda ne yapacağız tekrar? Kuzey Afrika’da başka bir örgüt yaptığı zaman oraya da mı göndereceğiz?

Devamlı sürdürülebilecek bir strateji olması gerekiyor. Bizim yaptığımız şey IŞİD hedeflerini yok etmek, altyapılarını engellemek, Suriye ile Iraklı ve Kürt güçlerinin IŞİD’e karşı savaşanları desteklemek. Sınırların güvenliğe alınması. IŞİD üzerinde baskı kurulması. İşte takip edilmesi gereken strateji bu.

Daha fazla ortak bulmaya çalışmaya devam edeceğiz. Bazı denediğimiz şeyler işe yaramayacak. İşe yarayanları bulup ikiye katlayacağız.

 

'65 ülkeyi IŞİD'le savaşmaya ikna ettik'

 

65 ülkeyi IŞİD’e karşı savaşmaya ikna ettik. Benim yönetimim baştan beri  IŞİD gibi bir örgütün bu tür radikal bir ideolojiye sahip bir terör örgütünün, masum hayatlara saygı göstermeyen bu örgütün batıya saldırma kapasitesi olduğunu görmek ve binlerce savaşçının katıldığını görmek, birkaç yüz de ABD’den, çok daha fazla sayıda Avrupa’dan gitti. Evlerine döndüklerinde büyük tehdit oluşturacaklar. Bazı saldırıları önleyebildik, maalesef bunu önleyemedik. Birkaç kişi, kendilerini öldürmeye hazırlarsa o zaman birçok insanı öldürebilirler. Terörle savaşmanın en büyük zorluklarından biri bu. Sofistike değiller, silahları güçlü değil. İdeolojileri ve kendilerini öldürmeye hazır olmaları, her bir kişiyi bulmak ve önlemek gerçekten inanılmaz koordinasyon ve çalışma gerekiyor. Irak ve Suriye’de yaptıklarımızın önemli olmasının bir sebebi de IŞİD’in hilafet söylemi bazı radikallere çok çekici geliyor. Irak ve Suriye’deki yayılmalarını durduruyoruz dediğiniz sürece onların da gittikçe bunu söylemesi zorlanacak. Bu da bizim bu terör örgütüne akan yabancı savaşçıları azaltmamıza yardımcı olacak. Paris’teki gibi saldırıları yapacak kişiler azalacak. El Kaide’ye bunu yaptık.  Onların böyle bir kapasitesi yoktu. Yemen’de devamlı Batı’yı hedef almak istediler. IŞİD kadar dikkat çekmeseler de onlar da çok tehlikeli. Onlar devletmiş gibi davrandığımız zaman onların söylemine güç vermiş oluyoruz.

 

'Sosyal medyayı kullanıyorlar'

 

Tüm dünyadaki bazı radikallere hitap edebiliyorlar sosyal medyadan. O insanlar çok büyük zararlar yaratabiliyor. Çok dikkatli bir şekilde terörle mücadelemizi devam ettirmek zorundayız. Devamlı bu konularda çalışmak zorundayız. Sonuç olarak onların ellerindeki toprakları geri almak Suriye’deki iç savaşın bitmesini gerektiriyor. O yüzden diplomatik çabalarımız çok önemli.

Her gün gelen tehdit raporları var. Her birkaç haftada bir ulusal güvenlik ekibimle ve askeri ekiplerimle bu tehditleri görüşüyorum. Paris’teki saldırıyla ilgili spesifik bir bilgi gelmemişti. Fransız yetkililerine bildireceğimiz, bir bilgi gelmedi. Bazıları çok belirsizdir ve spesifik değildir. Bazıları biraz daha spesifik olabilir. Paris saldırısıyla ilgili spesifik bir bilgiye sahip olduğum söylenemez.

 

Güvenli bölge verimli değil

 

Suriye’de güvenli bölgenin verimli olmayacağına karar verdik. Gerçek bir güvenli  bölge, bizim sahada askerler bulundurmadığımız sürece, bu güvenli bölgeye kim girecek, kim çıkacak? Mıknatıs mı olacak terör saldırıları için. Kaç personel gerekecek, bir sürü ortaya çıkıyor. Benim tek istediğim, acıyı bitirmek ve Amerikan vatandaşlarını güvenli tutmaktır. 

Biz toprak alabiliriz ve askerlerimizi tuttuğumuz sürece topraklar bizim olabilir, ama bu sorunun kökünü çözmüyor. IŞİD tehdidini oluşturan dinamikler sorunu çözmüyor. Dolayısıyla biz başarılı olma şansının en yüksek olduğunu stratejiyi izlemeye devam edeceğiz.Kısa vadede çözüm getirmeyen bir strateji olsa bile bunu yapmaya devam edeceğiz.

Bunu tekrar hatırlatmak istiyorum insanlara; biz bir yere asker gönderdiğimiz zaman askerler zarar görüyorlar, ailelerinden uzak kalıp öldürüyorlar. Ülke milyarlarca dolar harcıyor, inanılmaz bir fedakarlık gösteriyor askerler. Dolayısıyla düşünmeden böyle bir harekat yapmamamız çok önemli.

Tekrar anlatmaya çalışayım; IŞİD örgütünün kapasitesinden ve terör saldırısı yapma kapasitesinden sahip haberimiz var. Bu yüzden çok agresif bir strateji ile peşlerinden gidiyoruz. Birkaç insanın, sofistike askeri silahlarla değil, sadece kendilerini öldürmeye hazır olmaları durumunda bunları engellemek çok zor. Herhangi bir ülke için, eğer bunu durdurmanın hızlı bir çözümü olsaydı sadece ABD değil, Fransa da, Türkiye de ve diğerleri de bunu yaparlardı.

 

'ABD’nin avantajları var'

 

Tabii ABD’nin bazı avantajları var; 11 Eylül’den sonra ülkemizin sınırlarını güçlendirdik, hava sahasını korumak için adımlar attık, dersler aldık, çok daha iyi bir şekilde FBI ve yerel hükümetler arasında korelasyonu artırdık. Coğrafyanın da bazı avantajları var, buna rağmen bizim kendi topraklarımıza da saldırı yapılacağını gördük, Paris’teki boyuttaki saldır değildi ama ciddiydi.

 

'IŞİD Müslümanlığı temsil etmiyor'

 

G20 zirvesi süresince bundan çok bahsettik. Terör mağdurlarının çoğu, IŞİD saldırıların mağdurları Müslümandır, IŞİD kesinlikle Müslümanlığı temsil etmiyor. Müslümanların çoğunluğunun bakış açısını temsil etmiyor. Erdoğan vurguladı. Çoğunluğu Müslüman ülkelerin başkanları bunu vurguladı. Paris’te yaşanan hain saldırıları İslam ile eş değer gören bir görüş verimsiz ve yanlıştır. IŞİD, Müslüman bir sorun olarak tanımlanırsa bu kötü sonuçlara yol açar, aynı zamanda şu anda en kötü terör örgütleri kendilerini gerçek Müslümanlar adına konuştuklarını iddia eden kişiler.

 

 'Sınırları mültecilere açık tutmak insanlığa olan inancın göstergesi'

 

Merkel çok önemli bir şey söyledi; bizim görevimiz insanlara yardım etmek Biliyorum ki mülteciler Avrupa’nın kaynaklarına büyük bir baskı yaratıyor. En büyük yükü taşıyan ülke Türkiye. Lübnan ve Ürdün de aynı şekilde. Onlar da bu mültecilere sınırlarını açık tutuyorlar. Bu onların insanlığa olan inancının göstergesidir. Bizim üzerimize düşen görevi yapmamız gerekiyor.

 

'Biz dini sınavlar yapmayız'

 

Hristiyanları alalım Müslümanları almayalım diyenleri duyuyorum. Savaştan kaçan bir insanı böyle bir şeye tabii tutmak özellikle bunu öneren kişilerin kendilerinin geçmişte bu durumdan geçmiş olmaları utanç verici. Bu ABD değerlerine aykırı. Biz dini sınavlar yapmayız. Papa geldiği zaman sadece Hristiyanlardan bahsetmez, insanlıktan bahseder.

Dolayısıyla bizim şu anda özellikle liderlik konumunda olanların özellikle de bir platformu olanların sesini duyurabilecek olanların bu tür argümanları destek vermemeleri gerekir.

 

'Bush ile gurur duydum'

 

Bush ile bir çok konuda fikir ayrılığımız vardı fakat 11 Eylül’den sonra çok gurur duydum kendisiyle. Çok net bir şekilde İslam’a karşı bir savaş olmadığını söylediği zaman gurur duydum.Ve onun partisinden gelenlerin bunu göz ardı etmeleri bizim kim olduğumuzu yansıtmıyor. Bu konuda Bush’un liderliğini takip etmelidirler. İster Avrupalı olun ister ABD’li olsun, bizim savunduğumuz değerler, ayrımcılık yapmamak özellikle inanç konusunda yapmamak. Biz insanları farklı inançlara sahip olduğu için öldürmüyoruz.

Müslümanların savaş halinde oldukları söylemler yanlış, IŞİD’e karşı savaş içindeyiz. Müslüman camiasının da hiçbir şekilde batıya karşı, Hristiyanlığa karşı kötü söylemlere gelme sorumluluğu varsa bizim de böyle bir sorumluluğumuz var.