Dünya

AB zirvesinde Merkel ve Sarkozy iradesi

AB liderleri, Merkel'in önerdiği "Euro İstikrar Paktı'nın kriterlerini ihlal eden ülkelerin oy haklarının askıya alma" uygulamasını kabul etti.

28 Ekim 2010 03:00

 T24 - Avrupa Birliği zirvesinde Berlin ve Paris’in iradesi geçerli oldu. Krize sürüklenerek Euro İstikrar Paktı'nın kriterlerini ihlal eden ülkelerin oy haklarının askıya alınması üzerinde mutabakata varıldı.


Deutsche Welle'de yayımlanan haber şöyle:



Zirve açılışında Avrupalı işçi sendikaları ve işveren dernekleri yetkilileriyle düzenlenen geleneksel buluşmada bir araya gelen AB Konsey Başkanı Herman Van Rompuy, yılbaşında yaşanan euro krizine değindi.  Van Rompuy, o dönemde Yunanistan'ın içine girdiği borçlanmanın tüm Euro Bölgesi'ni tehlikeye düşürdüğünü hatırlattı. Van Rompuy "Euro için giriştiğimiz kavgayı bir kez kazandık. Ancak sorunlar tamamen ortadan kalkmış değil." dedi.



 

Euro krizinin tekrarlanmaması için Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel AB'nin anayasası konumundaki Lizbon Antlaşması'nda değişikliklere gidilmesini talep ediyor. Getirilen önerilerden biri bundan sonra olası bir kurtarma planı durumunda Yunanistan örneğinde olduğu gibi yükün sadece vergi mükelleflerinin sırtına yüklenmesi yerine, bireysel tasarruf sahiplerine de paylaştırılması. Merkel ayrıca Avrupa Birliği'nin belirlediği mali kuralları sürekli ihlal eden ülkelerin oy haklarının askıya alınmasını da önerdi.


Talebe tepki geldi



 

Merkel AB'nin ortak para birimi euroyu tehlikeye düşürenlerin aynı zamanda AB'nin temel değerlerini de sarstığı yorumunu yaptı.


Ancak oy haklarının askıya alınması talebi AB liderlerinin direnciyle karşılaştı. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso şöyle konuştu: "Anlaşmada yapılan değişiklik üye ülkelerin oy haklarının sınırlanması anlamına geliyorsa, ben bunu kabul edilemez ve ayrıca açıkça ifade etmek gerekiyorsa gerçek dışı buluyorum."



 

Barosso'nun talebi gerçek dışı olarak nitelemesinin nedeni, Merkel'in bunun için 27 üye ülkenin onayını almasının gerekmesi. Bu onayı almanın zorluğunu Avusturya Maliye Bakanı Josef Pröll şöyle dile getirdi: "Lizbon Antlaşması'nın yıllarca hatta onlarca yıl süren zorlu doğum sancıları sonucunda hayata geçirildiğini biliyoruz. Anlaşmanın yeniden değiştirilmesi, birçok ülkede oylama ve referandumların yapılması ve bu sayede belli yaptırımların gecikmesi anlamına geliyor."



 

"Birliğin kriz mekanizmasına ihtiyacı var"



 

Öte yandan liderler oy haklarının askıya alınması talebine karşı çıksa da yeniden benzer bir kriz yaşanmaması için Euro İstikrar Paktı'nın kriterlerinin sertleştirilmesine sıcak bakıyor. İsviçre Başbakanı Fredrik Reinfeldt Birliğin bir kriz mekanizmasına ihtiyaç duyduğunu kaydetti. Reinfeldt "Eğer Almanya bize bunun için anlaşma değişikliğine ihtiyaç duyuyoruz derse ve bu değişiklikler üye ülkeler için sorun oluşturmayacak bir sınırda tutulursa bunu kabul edebiliriz." şeklinde konuştu.



 

Hukukçular kriz mekanizması uygulamasıyla kriz durumlarında oylamaların üye ülkelerin parlamentoları seviyesinde tutabileceğine ve bu sayede referandum sürecinin ortadan kalkacağına dikkat çekiyor.


Bütçe artışına itiraz



 

İngiltere Başbakanı David Cameron ise zirvede farklı bir noktaya parmak basarak bu konudaki itirazlarını dile getirdi. Cameron şunları kaydetti: "Bunun çok zor bir zirve olması mümkün. Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu önümüzdeki yıl AB bütçesinde yüzde 6'lık bir artış hedefliyor. Eğer İngiltere'nin de aralarında bulunduğu Avrupa ülkeleri bütçeleriyle ilgili ağır kararlar alırken, Avrupa kurumları önerdikleri üzere kendileri için daha fazla para harcama yoluna giderlerse bu kesinlikle yanlış olur."

Aralarında İngiltere, Almanya ve Fransa'nın da bulunduğu 11 ülke yaklaşık 130 milyar euro tutarındaki bu artışı reddetti. Diplomatik kaynakların verdiği bilgiye göre üye ülkelerin liderleri Konsey başkanına sundukları ortak bir yazıyla bu talebin “kesinlikle kabul edilemez” olduğunu belirtti.