Ortak basın toplantısında Merkel, Alman hükümetinin Türkiye'nin Suriyeli mülteci yükünü hafifletmek için neler yapabileceğini değerlendirdiğini belirtti. Bu kapsamda çeşitli bakanların katılımıyla mülteci kamplarına yönelik bir gezi planladıklarını ifade etti. Merkel, Suriyeli mültecilerin durumu konusunda Rusya, Çin ve İran ile temaslarda bulunacaklarını ifade etti.
Erdoğan, Merkel ile Almanya Türkiye ilişkileri ekseninde, 2014 yılında başlayan bilim ortaklığından, Suriyeli mültecilerin durumu, Avrupa Birliği müzakereleri ve Almanya'da yaşayan Türk kökenli vatandaşlara dair görüşmelerde bulunduklarını söyledi.
Almanya'dan destek talebi
Erdoğan, Avrupa Birliği tam üyelik müzakereleri süreci ve açılması beklenen fasıllara dair yöneltilen bir soruya, "22, 23 ve 24'üncü fasılların açılması, yargı ve temel haklar, adalet ve özgürlük temelli olmaları itibariyle çok önemli. Gerek Fransa gerekse de diğer ülkelerle görüşmelerimiz sürüyor. Bu konuda Almanya'nın desteğine ihtiyacımız var" yanıtını verdi.
Başbakan Erdoğan konuşmasında, Türkiye ve Almanya'nın Avrupa Birliği'ni, ekonomik ve jeopolitik konumları sayesinde küresel yönde etkileyecek iki önemli ülke olduğunr belirtti. Erdoğan, "Yeni Kabul Anlaşması ve vize muafiyeti konuların Almanya‘nın olumlu bir tavır sergilemesini umuyoruz. Bunun da tabii ki aramızdaki ilişkilere yansımaları olacak" diye konuştu.
Türkiye Başbakanı, Suriye konulu Cenevre 1 ve Cenevre 2 Konferansları'na dair bir soru üzerine ise şunları söyledi: "Cenevre 1 ve 2 beklentilere olumlu bir netice ortaya koymadı. Olumlu neticeler doğuracağı da beklenmiyor. İnsanî yardım konusunda Suriye'de insanlar açlıkla terbiye ediliyor. Anadolu Ajansı'nın, 55 bin kare fotoğrafı var. Bu fotoğraflarla Suriye'deki insanlık trajedisi tüm dünyaya gösterildi. Bu kabul edilir bir şey değil. Tüm insanlığın ortak tavır koyması lazım. 160 bin insanın öldğrüldüğü bir dünyada insanlık futbol izler gibi nasıl izler? Ülkemde 700 bine ulaşan sığınmacı var. Çadır ve konteynırda kalıyorlar. 2,5 milyar dolara yakın harcama yaptık. Birleşmiş Milletler'den ne göreceğiz? 130 milyon destek geldi. BM barış için bir adım atamamıştır. Sorumlular ise BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleridir. Yanlış oluşum nedeniyle tıkanmış durumdadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesi gerekiyor. Edilmedikçe, sorunlar bir ülkenin iki dudağı arasında sıkışıp kalacaktır. Biz elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz."
'Faize karşı bir başbakanım'
Gezi Parkı protestoları ve ardından 17 Aralık'ta ortaya çıkan yolsuzluk skandalı üzerine Türkiye'deki ekonomik göstergelerin, Almanya ile ticari ilişkileri nasıl etkileyeceği sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi: “Türkiyenin son on yılda geldiği nokta, milli gelirde 3 kattan fazla bir artıştır. İhracata baktığınız zaman dört kattan fazla bir artış sözkonusu. Türkiye'nin milli gelire net oranla kamu net borç stokuna baktığınız zaman, göreve geldiğimizde milli gelire oran yüzde 73 idi, şimdi ise yüzde 35'e düşmüştü. Milli gelire oranla kamu borç sınırına bakınca, yüzde 35 e düştü. Enflasyon göreve geldiğimizde yüzde 30 iken şu anda tek haneli rakama düştü. Devletin borçlanma faizi yüzde 63 iken, yüzde dört buçuklara kadar düştük. Tabii son ekonomik krizlerde yükselme oldu. İşin karar verme noktasında, bağımsız bir kurum olan Merkez Bankası belirleyici. Faiz artışına karşı bir başbakanım. Ama bağımsız bir kurum olduğu için müdahale yetkim yok. Ama kendi kanaatimi açıklamaktan da geri kalamam. Halkımın da bazı şeyleri bilmesi lazım. Ama bütün bunlara rağmen, bunların geçici olduğunu ve belli bir süreçten sonra bunun geçici olduğunu düşünüyorum. Hükümet olarak kendi tasarrufumuzda yapacaklarımıza bakacağız. Bir B bir C planımız var, bunu da seçim öncesi ya da sonrası başlatacağız.
Merkel'den Gezi Protestosu hatırlatması
Türkiye'nin AB üyelik sürecine yönelik Almanya Başbakanı Merkel de bir soruyu yanıtladı. Almanya'nın, fasılların açılması yönündeki iyi niyet açıklamasından ileri gidip gitmeyeceği üzerine Merkel Gezi protestolarına işaret ederek şu yanıtı verdi:
"Türkiye'deki tartışmalar, orda yürütülüyor, biz de takip ediyor ve açıklamalarda bulunuyoruz. Gezi Parkı protestoları ile ilgili olarak her zaman toplanma özgürlüğünün temel haklar arasında olduğunu söyledim ve bugün de bu konuyu tekrar konuştuk. Tabii ki her ülke kendi demokratikleşmesini kendi iç kuvvetleriyle sağlayacaktır. Türkiye de bu konuda birçok önlem aldı. Avrupa Birliği tam üyelik müzakerelerinde ucu açık görüşmeler yapılıyor. Ucu açık olması, zaman sınırlaması olmayan görüşmeler olması anlamına geliyor. Adım adım ilerliyoruz. Ama Türkiye'nin tam üyeliği konusunda tereddütlerim olduğu bir sır değil ve bu tutumum devam ediyor. Ancak sürecin ucu açıktır ve ilerlemesini isteriz. Bölgesel politikalar faslının açılmasını, 23 ve 24'üncü fasıllardaki blokajın kaldırılmasını destekliyorum."
Asimilasyon ve uyum
Türkiye Başbakanı Erdoğan, bir Almanya ziyaretinde ülkede yaşayan Türk asıllıların asimilasyonuna dair görüşleri yeniden gündeme geldi. Erdoğan, bu konudaki görüşlerinin sorulması üzerine "Bu genel bir kriter. Biz Almanya'da yaşayan Türk vatandaşlarımızın uyum konusunda olumlu davranmalarını ifade etmişizdir. Asimilasyon ise farklı bir durum" dedi.
Almanya Başbakanı Merkel de "Uyum çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Uyum tek taraflı değildir. Almanya'ya gelenler Almanca öğreniyor, burada yaşıyor. Uyum burada çok daha uzun süredir yaşayan toplumun kucaklamasını gerektirir. İki taraflı bir ilişkidir. Köln'deki asimilasyon değerlendirmenizi, bize yöneltilmiş bir uyarı gibi aldık ve bu hissiyata kapıldık. Böylesi bir isteğimiz ve amacımız yok. Çok yönlü bir ülkeyiz. Örneğin Bavyeralılar da kültürel kimliklerini kabul edilmesini istiyor Farklı kültürlerin bir zenginlik sağladığını düşünüyoruz" diye konuştu.