Gündem

AB Harikalar Diyarında Bir 'First Lady'

01 Mayıs 2010 03:00

T24 - Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın kadın sorunlarının çözümü için Brüksel'de Avrupa Parlamentosu'nda (AP) gerçekleştirdiği toplantılara değinen Nilgün Cerrahoğlu, beraberindekilerle gerçekleştirdiği Brüksel seyahatini "umre gezileri"ne benzetiyor. Düzenelenen toplantıya sadece 15 yabancının takip ettiğine dikkat çeken Cerrahoğlu, Erdoğan'ın AP'ye turistik çıkarma yapıtığını ifade ediyor. Erdoğan'ın toplantısı sırasında Brüksel'in burka-peçe yasağını onayladığını hatırlatan Cerrahoğlu, "böyle bir rahatsızlığın tavan yaptığı AB'de AB adayı ülkenin baş tacı edilen tesettür ikonası olarak, 'Avrupa bizsiz eksik kalır!/Biz Avrupalı kadınlar' söylevi çektini" yazıyor.


Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Nilgün Cerrahoğlu'nun kaleme aldığı "AB Harikalar Diyarında Bir First Lady" (1 Mayıs 2010) başlıklı yazısı şöyle:



AB Harikalar Diyarında Bir ‘First Lady’



Andrew Mango, yapmış olduğumuz bir söyleşide “Jean Paul Sartre’ın bir lafı vardır” demişti: “ ‘Bir insan kendisi için karar verdiği zaman, insanlık için de karar vermiş olur!’ Verdiği kararın evrensel olduğunu düşünür. Kadınlarımızı biz böyle görmek istemiyoruz. İstemediğimiz için bu halde dolaşan kadınlar bizi rahatsız ediyor. Modern Avrupa insanı türbanlı, tesettürlü görünce ister istemez -hoşgörülüdür, kimsenin kimseye karışma hakkı yoktur, herkes istediği gibi giyinebilir ama- rahatsız oluyor. Çok önemli bir kapanma, başörtüsü, türban, kadın meselesi var. Bu manzara rahatsız ediyor...”


Emine Erdoğan’ın AP kürsüsünden yaptığı “Biz Avrupalı kadınlar”(!) seslenişini okur okumaz, bu Mango söyleşini hatırladım…


Kafasından, sımsıkı boğazına… boğazından ayak bileklerine dek… -nerdeyse düğüm düğüm… insanın üzerine klostrofobi getirecek ölçü ve derecede- kapanmış bir “Avrupa first lady”si(!) ağzından çıkan bu “Biz Avrupalı kadınlar!” hitabı, Avrupalı parlamenterler üzerinde tam Mango’nun betimlediği o “yürek daraltma/daral getirme etkisini” yaratmıştır diye düşündüm...


Umre gezilerinin Brüksel versiyonu


Ne var ki ardından Çimen T. Baturalp’in Brüksel haberini okuyunca belli ölçüde teselli buldum.


Emine Erdoğan, Avrupa Parlamentosu’nda zaten “biz bize konuşmuş!”


280 kişilik salonda hepi topu “15” yabancı varmış…


Panel izleyicilerinin geri kalanı Türkiye’den uçakla getirilen Türklermiş…


Emine Hanım Avrupa Parlamentosu’na, uzun lafın kısası, turistik çıkartma yapmış.


Hanımefendiyi izleyenler de bunun “turistik amaçlı gezi” olduğunu açıkça itiraf etmişler. Panelin amacına ulaşıp ulaşmadığı konusundaki bir soruya hanımefendinin beraberindeki bir yetkili; “Hayatında Brüksel’e gelmemiş kadınlar var. Onları buraya getirmek, AP’ ye sokmak bile başarıdır” yanıtını vermiş!!!


Maksat yani, AB’li kadın hareketleri/kuruluşları ile bir “tanışma-tartışma vesilesi yaratmak”, “irtibat kurmak”, “birlikte ortak inisiyatif almak”, “çalışma ağları/network oluşturmak”, “fikir alışverişi yapmak”, “sivil toplum köprüsü”/“ayakları” inşa etmek filan değil; “bizimkileri görmedikleri AP’ye - turistik manada!- sokmak-mış.”


Şimdilerde şık kadınlar bir araya gelip hani umre turizmi yapıyorlar ya…


Bu da onun Avrupa versiyonu…


Kâbe yerine Avrupa Parlamentosu tavaf ediliyor.


Türk kadınlarının Avrupa Parlamentosu’na yaptığı “gezi”, basın organlarına aynen “umre turları” gibi yansıyor:


“Uçakta şıklık yarışı vardı. Heyetteki kadınlar ağırlıklı olarak ceket pantolon takımlar ve yüksek topuklu son moda ayakkabıları tercih etmişti. Emine Erdoğan gezinin ilk gününde bej tonlu, yakası sarı taşlı bir takım giydi. İki günlük geziye katılanlar 1950 Avro ödedi….”


‘Peçe yasağı’ ile çakışan ‘Biz Avrupalı kadınlar’ beyanı


“Avrupa Parlamentosu’nu tavaf gezisinde” “Türkiye’nin kadınları olmadan, Avrupa ailesinin, Avrupa kadın hareketinin eksik kalacağına inanıyorum” diyen Emine Hanım, Avrupa’nın başkenti sayılan Brüksel’de eşzamanlı olarak “burka-peçe yasağının” oylandığını biliyor muydu acaba?


Belçika parlamentosu alt kanadından geçen yasa, örtünmeyi “peçe takmaya” dek vardıranlara, para ya da “bir hafta” hapis cezası öngörüyor...


Büyük bir hükümet krizi içinde olmalarına rağmen -“örtünmeye tepki duymak dışında” her konuda kavgalı -Yeşiller’den sağın en uç gruplarına dek, normal şartlarda yan yana gelmeyi düşünmeyecek tüm siyasi oluşumların onayını alan yasa, “2” çekimser oya karşın “136 evet”le kabul edildi.


Bir sonraki aşamada da “senato” oylaması var...


“Peçeyi yasaklayan ilk Avrupa ülkesi” olmakla övünen Belçika’yı, Fransa ve İtalya gibi başka AB ülkeleri de muhtemelen izleyecek...


Yasak; görünürde yalnız -göreceli bağlamda marjinal örtünme türü olan- “peçeyi” hedef alsa da, gerçekte “İslamiyet adına kadına dayatılan tüm örtünme biçimlerine” duyulan kamuoyundaki birikmiş tepkilerin sonucu sayılıyor.


“Peçe yasağı” kısacası; “Avrupa toprakları üzerinde -Andrew Mango’nun unutulmaz ifadesiyle- biz kadınlarımızı böyle görmek istemiyoruz. İstemediğimiz için bu halde dolaşan kadınlar bizi rahatsız ediyor” makamından verilen simgesel bir mesaj…


“Peçe yasağı”, bu mesajı vermek için uygun mu/değil mi… başka bir yazı konusu…


Ama böyle bir birikimin, böyle bir tepkinin, böylesine dolup taşan bir “rahatsızlığın” tavan yaptığı noktada, AB platformlarında siz “AB adayı ülkenin baş tacı edilen tesettür ikonası” olaraktan; “Avrupa bizsiz eksik kalır!”/ “Biz Avrupalı kadınlar!” söylevleri çekiyorsunuz…


Hayret bir şey.